Ey saygıdeğer yargıçlar!

Saygı duyulması gereken  bir mesleğiniz var...

Bunu kabul ediyorum ve derin bir saygı duyuyorum...

 

 

"Yargıçlar görevlerinin “ju dicere” (hakkı söylemek) olduğunu unutmamalıdırlar, 'jus
dare' (hakkı vermek) değil, yasayı yorumlamaktır görevleri,

yasa yapmak ya da yasa koymak değil.”
Francis Bacon

 

 

Adalet, hak, hukuk, hakkaniyet, eşitlik...

Bu evrensel değerleri koruyacak ve gözetecek  insanlar olduğunuz için size saygı duyuyorum...

Bunun için sizi 'saygıdeğer yargıçlar' olarak selamlıyorum...

 

 

“Bir yargıcın zeki olmaktan daha çok bilgili, alkış düşkünü değil saygıdeğer, kendine katı güvenli değil uyanık olması gerekir. En önemlisi de yargıcın kendine özgü başlıca erdeminin, doğruluk olmasıdır.”
Francis Bacon

 

Doğruluk, dürüstlük, vicdan, empati, tarafsızlık....

Sizleri bu değerlere ve erdemlere sahip olmanız gereken insanlar olarak görüyorum ve size derin saygı duyuyorum...

Bunun için sizi 'saygıdeğer yargıçlar' olarak selamlıyorum...

 

***

 

 

 ....size niye saygı duyayım ki!

 

 

Tabii hukuk felsefesini anlamış ve kavramış bir yargıç değilseniz  size niye saygı duyayım ki!

 

Doğal (tabii ) hak ve özgürlükleri korumak için karar veren değil, sadece yasalara bakarak karar veren bir yargıçsanız eğer  size niye saygı duyayım ki!

 

İki altın külçe için karar alan bir yargıçsanız niye saygı duyayım ki!

 

“Yaşlılar cilalı taşlar üzerinde oturuyordu, kutsal çevrede
Çınlak sesli yargıçların değnekleri vardı ellerinde
Kalkıp değnekle yargı veriyorlardı sırayla
İki altın külçe duruyordu ortada
alacaktı altını en doğru yargıya veren.”
Homeros

 

İnsanların can ve mal hakkının en kutsal haklar olduğunu anlamamış bir yargıçsanız niye saygı duyayım ki!

 

İnsanların fikir hürriyetini, düşünce hürriyetini  en ileri derecede korumuyorsanız ve gözetmiyorsanız size yargıç olarak niye saygı duyayım ki!

 

"Tek bir sınır taşını bile yerinden oynatan suçludur" diyor Francis Bacon... Bu sözün anlamını ve değerini kavramayıp insanların mal ve mülklerine kolayca el koyabiliyor, sınırlayabiliyor, devletleştirme kararı alabiliyorsanız size yargıç olarak niye saygı duyayım ki!

 

“Lanet olsun diyor yasa, ‘komşusunun sınırını değiştirene.’

Tek bir sınır taşını bile yerinden oynatan
suçludur. Mal mülk davalarına bakarken doğru karar vermeyen yargıç da, sınır taşını
oynatmak suçunu işler. Doğruluktan uzak tek bir yargının yüzlerce yolsuz örnekten daha
çok kötülüğü dokunur, çünkü yolsuz örnekler derenin yatağına, haksız yargı da
kaynağına atılmış bir ağıdır.”
Francis Bacon

 

 

Mazeretiniz hazır değil mi!

Yasalar böyle emrediyor!

"Biz yasaların gereğini yerine getiriyoruz... " diyorsunuz!...

 

"Yasallık", "hukukilik" (legality ) yönünde kararlar veren , buna karşın "meşruiyyet" (legitimacy) i ihmal eden ve görmezden gelen bir yargıçsanız size niye saygı duyayım ki!

 

Suçu sabit olmayan masum kabul edilir, masum kabul edilmek zorundadır! Masumiyet karinesini vicdanına kazımamış bir yargıçsanız size niye saygı duyayım ki!

 

Ve bir kralın, bir despotun, bir tiranın, bir zorbanın, bir sultanın gücü ve iktidarı için kararlar alıyorsanız yazık size!...  Size  niye saygı duyayım ki!

 

 Sözde bir temsili demokraside seçilmiş bir yöneticinin güç ve yetkilerini istismar ve suiistimaline göz yumuyorsanız size niye saygı duyayım ki!

 

 

***

 

Ey eşek arıları!...

Siz bir  apis mellifera değilsiniz!

Siz bir eşek arısısınız!

Bir apis mellifera çiçeklere konar,  güzel çiçekler üzerinde dans eder, ve sonra sofralarımıza eşsiz bir bal getirir...

Siz onlardan değilsiniz!

 

 

Ey eşek arıları!...

İğneleriniz!... İşte sizin yaptıklarınız!..

Hani nerede adaletiniz?

 

‘Görürsünüz nasıl bütün huyumuz suyumuzla Eşekarılarına benzediğimizi

Önce, bir kızdırdılar mı bizi

Bizden daha öfkeli, daha belalı hayvan yoktur

Sonra biz hep eşekarıları gibi yaşarız:

Onlar gibi bölük bölük yuvalarımızda

Sürüyle toplanıp yargılarız:

Kimimiz başyargıcın yanında,

Kimimiz Onbirlerin yanında, Kimimiz Odeon'da.

Sıra sıra duvarlara yapışır otururuz

Ne yazık ki, sahte arılar da vardır aramızda:

Bunların iğneleri falan yoktur;

Yerlerinden kıpırdamaz, suya sabuna dokunmaz

Bizim bunca zahmetle topladığımızı yerler.’

Aristophanes

 

Rahatınızı biraz bozup da haksızlıklara karşı durmanız gerekmez mi, ey eşekarıları!...

 

Irritare crabrones
"Eşekarılarını rahatsız etmek"

 

 Ey eşekarıları!... Göreviniz nedir sizin?

 

‘Yargıçların görevi adalet dağıtmaktır;  meslekleri ise bu dağıtımı geciktirmektir.

İçlerinden ancak birkaçı görevini bilir ve mesleğini uygular ’

La Bruyere

 

Ey eşekarıları!.. Nedir sizin göreviniz?

Haksızlık yapmak mı?

Suçu delil ile ispat edilmemiş olan insanları keyfi olarak tutuklamak mı?

Sahte delil üreterek onları suçlu konumuna düşürmek mi?

İnsanları hiç bir şiddet unsuru içermeyen  ifadeleri ve düşünceleri dolayısıyla gözaltına almak mı, hapse atmak mı?

Sonra da aylar/yıllar sonra bu suçsuz ve günahsız olan insanların suçlu olmadığı kararını alarak serbest bırakmak mı?

İnsanların mal ve mülklerine haksız yere  el koymak mı?

 

***

 

Ey eşekarıları!...

Hukuk tahsili gördüyseniz bilmeniz gereken Tabii Hukuk felsefesidir en başta...

Doğal hukuk ve doğal hak ve özgürlükler...

Yürürlükteki anayasa ve yasalar her zaman saygı duyulacak hukuk kuralları olmayabilir...

En başta bir hukukçunun saygı duyması gereken yürürlükteki yasalar değildir, tabii hukuk felsefesine dayalı kurallar ve kurumlardır.

 

Michel de Montaigne

 

Yaşam hakkı...

Düşünme hakkı ... fikir hürriyeti...

Mülkiyet hakkı..

Bunlar tabii haklardır...

Bunlar bireylerin kutsal hakları ve özgürlükleridir...

 

Ey Hukuk adamları pekala biliyorsunuz ki,

Hangi gerekçe ile olursa olsun bu temel haklar kolayca ihlal edilemez ve edilmemelidir...

 

ve siz Ey eşek arıları!

Siz yargıç değilsiniz!

Siz hak ve hukuk adamı değilsiniz!

Siz vicdanı olan bir insan değilsiniz!

İktidarın yanındasınız.

Zalimin ve zulmün yanındasınız.

Bir makam için, bir mekan için iktidar adına, güç ve kuvvetli adına kararlar alıyorsunuz!...

 

 

 

Yargıçlar Komedyası'nda Philokleon'un Yargıçlık İle İlgili Sözleri

 


Her girişten ve önsözden önce

Şurasını belirtmek zorundayım ki

Bizim egemenliğimiz bütün egemenliklerin üstündedir.

Yaşadığımız çağda hangi mutluluk

Bir yargıcın mutluluğundan daha mutludur?

Hangi yaratıktan korkulur, ondan daha çok,

Kocamış, beli bükülmüş olduğu halde?

Ben daha yatağımdan kalkmadan

Bir sürü insan bekleşir mahkeme kapılarında.

Anlı şanlı adamlar da vardır aralarında.

Yanlarından geçerken hemen yapışır elime

Devlet malı çalmış kolu uzunlardan biri,

Başlar yalvarıp yakarmaya:

"Gel etme, acı bana, yargıç baba;

Senin başına da gelmiştir bu işler

Orduda ya da başka bir işte

Sen de birkaç para aşırmışındır elbet

Arkadaşlara yiyecek alırken pazardan.

Kim yalvarırdı bana böyle, yargıç olmasam?

(...)

Bunlarla öfkem biraz yatışır,

Ama dışarıda verdiğim sözleri tutmam içeride.

Suçlular türlü diller dökmek zorundadırlar

Pençemden kurtulabilmek için.

Bir yargıçtan çok kime dalkavukluk edilir?

Kimi fakirliğini anlata anlata bitiremez

Kimi Ezop Masalları Anlatır.

Kimi beni güldürüp öfkemi yatıştırmak için

Soytarılıklar, maskaralıklar yapar.

Bütün bunlar işe yaramadı mı

Kimi de tutar kız erkek çocuklarının elinden

Getirir hepsini mahkemeye.

Çocuklar boyunlarını büküp ağlaşırlar önümde;

Sonra baba çocukları adına yalvarır bana

Bir tanrıdan günahlarını bağışlamasını ister gibi.

"Kuzuların sesini seversen,

Bu oğlancığın sesi de dokunur sana" der.

Dişi domuz yavrularını seversem

O zaman da kız çocuklarını ağlatır.

Biz de birazcık gevşetiriz artık

Öfkemizin gergin tellerini.

Az güç müdür bu? Para nedir bunun yanında?

(...)

Gençler yurttaşlık muayenesine gelince

İstediğim yerlerine bakabilirim.

Oyuncu Oiargos suçlu olarak geldi mi karşıma

Niobe'nin en güzel parçalarını okumadan

Zor kurtulur elimden.

İyi bir kavalcı beraat etmek istiyorsa

Yargıçların çıkışına kavalıyla katılmak zorundadır.

Zengin bir baba öldü diyelim,

Ölürken de biricik kızına bir koca seçti.

Biz adamın vasiyetini sepete atar,

Kızı bize yaranmasını bilene veririz.

Kimseye hesap da vermeyiz, az şey mi bu?

(...)

Bundan başka, halk kurultayları

Önemli bir işte bocaladılar mı,

Yargıçlara yollarlar suçluları.

O zaman Evathlos kalkanı gelir önümüze

Bırakıp kaçtığı kalkan üzerine yeminler eder,

Size bağlı kalıp halk için savaşacağım diye.

Yargıçların her davadan sonra dinlenmesini istemeyen

Halk kurultayında lafını dinletemez.

Kleon, o yaman söz bezirganı bile

Diş geçiremez bize; tam tersine,

Sırtımızı okşar, sineklerimizi kovar.

Sen yargıç babanı küçümseye dur,

Theoros, o kos koca şarlatan,

Alır eline süngeri, bandırır çanağa

Pabuçlarımızı boyar bizim.

Anlıyor musun şimdi, neymiş

Elimden almak istediğin haklar?

Bunlara mı kölelik diyorsun sen?



(Bdelykleon)

Konuş konuşabildiğin kadar!

Er geç çıkacak meydana yüce tahtının

Bir oturak bile olmadığı.

 

Aristophanes, Eşek Arıları Yargıçlar, Çeviren. Sebahattin Eyüboğlu, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966.