ALKIŞ ÜZERİNE :: ALKIŞLAMAK ÜZERİNE
“Çağları tanımak istiyorsanız, çağların alkışladıklarına bakın.”
A.B.Alcoot
Aydınlanma çağıydı!
Alkışlanacak o kadar çok kişi ve eser vardı ki!
Öylesine büyük ressamlar vardı ki!
Leonardo da Vinci, Raffeello, Caravaggio...
Öylesine büyüleyici müzisyenler vardı ki!...
Bach, Vivaldi, Chopin, Beethoven, Mozart, Brahms..
Michelangelo, Donatello, Bologno gibi büyük heykeltraşlar...
Edebiyat tarihine ismini altın harflerle yazdıran büyük edebiyat ustaları ve eserleri...
Felsefe... Büyük düşünürler... Büyük filozoflar...
“Alkış zayıfların amacı ve sonudur”.
Charles Caleb Colton
Çağları tanımak istiyorsanız, çağların neyi alkışladıklarına bakınız diyor bir yazar...
İnsanları tanımak istiyorsanız, insanların neyi alkışladıklarına bakın!
Alkış deyip geçmeyin!...
Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma eylemidir alkış...
Ama manası ve anlamı büyüktür...
Yeri ve zamanı bile önemlidir...
Bir insanın karakteri neye alkış tuttuğu ile alakalıdır...
Bir milletin asaleti neyi alkışladığıyla bağıntılıdır...
“Halk var gücüyle seni ıslıklarken sen kendini alkışlarsan, bunun ne zararı olabilir? İşte kendini alkışlamanı mümkün kılan tek şey deliliktir.”
Desiderius Erasmus
Bazıları şak-şakçıdır!...
Devranın adamıdırlar!... Devran değişirse onlar da değişirler!...
Devran neyi alkışlarsa onlar da onu alkışlar!...
Güç ve makam kimde ise onun yanındadırlar ve onu alkışlarlar...
İki işaret parmağını dilinin altına koyup ıslık çalarlar ve sonra da alkış tutarlar!
Neyi alkışladığını, kimi alkışladığını bile bilmezler!...
Bir zalimi delice alkışlarlar!...
Önlerine atılan bir kemiğe karşılık kolayca alkış tutarlar!...
Ellerine tutuşturulan bir bayrak ile meydanlara taşınırlar ve zalimi "sen çok yaşa!" diye alkışlarlar...
“Havas beğendikçe alkışlar, avam alkışladıkça beğenir.”
Cenap Şahabettin