HAYAT VE HAKİKATİ ANLAMAK...

Çok Okudum :: Çok Yazdım :: Çok Gezdim :: Çok Gördüm

 

 

Hayatımın özeti şudur: 

 

Ömrüme bir değil bir çok hayatlar sığdırdım!...

 

Bir ömre kaç hayat sığar ki?

 

Ben öyle yapmadım!... Çok hayatlar sığdırdım hayatıma!...

 

Çok okudum.. Çok yazdım... 

"Okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır..."
Francis Bacon

Çok gezdim... Çok gördüm...

 

"Hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur."
St. Agustine

 

Dedim ya, ben ömrüme bir çok hayatlar sığdırdım!... Hayatı dolu dolu yaşadım...

"Hayatın değeri, uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır. 

Öyle uzun yaşamışlar vardır ki, pek az yaşamışlardır.

Doyasıya yaşamak, yılların çokluğuna değil, sizin coşkunuza bağlıdır."

 Michel de Montaigne

"Okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır..."
Francis Bacon

 

Hissederek... Acısı ve tatlısıyla...

 

 "En çok yaşamış insan, en çok yıl saymış olan değil,
fakat hayatı en çok hissetmiş olandır."
J.J. Rousseau

 

Çok hayatlar sığdırdım hayatıma!... Hem ön yüzünde hem de arka yüzünde!..

 

“Hayat bir parça nakış işlemesine benzetilebilir. Hayatının ilk yarısındaki herkes işlemenin ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. ikincisi o kadar güzel değildir, ama daha öğreticidir, çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar.”
Arthur Schopenhauer

 

Hayatımın uzunluğu  değil, genişliğidir beni mutlu eden, onurlandıran ve gururlandıran...

 

“Hayatın genişliği, uzunluğundan daha önemlidir.”
İbni Sina

 

Hayatın zevkleri ve hazları değil sadece; acıları, çileleri ve zahmetleridir bana gerçek hayatı öğreten ... hakikati görmemi sağlayan...

 

 

“Sefilce rahatlık doktrinini değil, ‘zahmetli hayat doktrini’ ni öğütlemek istiyorum; meşakkat ve emekle, çalışma ve mücadeleyle dolu bir hayatı vaaz etmek istiyorum ben; en yüce başarının , tek arzusu huzur içinde, zahmetsiz bir hayat sürmek olan insana değil; tehlike karşısında, güçlükler karşısında ya da acı dolu çabalardan yılmayan insana ait olduğunu; en görkemli zaferlerin bunların üstüne kurulacağını vaaz etmek istiyorum.”

Thedore Roosevelt

 

***

 

Hayatın kısa olduğunu ve kıt bir kaynak olduğunu genç yaşımda anladım ve kavradım... Hayat felsefemi bu kavrayışla geliştirdim, geliştiriyorum...

 

 "Hayat, kısadır... hayatın değerini biliniz..."

 

 "Hayat, geçiverir... nasıl geçtiğini anlayamazsınız..."

 

Bu sözlerle başladım...  Bu kavrayışla kendime bir yaşam felsefesi oluşturdum...

 

"Yaşam insana verilmemiş, kiralanmıştır."

Publius Syrus

 

Hayat, akıp giden bir nehir gibidir... Akan suyu geriye çeviremezsiniz!...

Giden yıllarınızı geriye getiremezsiniz!...

 

"Hayata yeniden başlasaydım , saniyelerin nabzını tutardım."

Dostoyevski

 

***

 

Madem hayat kısa, madem  hayatta yaşananları geriye getiremeyiz o zaman hayatı yaşayalım!...

 

Ama nasıl!

 

Hayatımı okuyarak, yazarak, gezerek, dolaşarak yaşadım ve yaşıyorum... 

 

Okuyarak...

Yazarak...

Gezerek...

Görerek...  

 

Felsefe bilgi sevgisidir...  Felsefe, öğrenme, sorgulama ve arama sevgisidir.

 

Ben bu sevgiyle varlığın felsefesi, bilginin felsefesi ile yoğruldum...

 

Metafizikle dünyayı anlamanın ve kavramanın mümkün olduğuna inandım...

 

Çok okumakla kalmadım; felsefe, etik, sosyoloji, siyaset bilimi, ekonomi alanlarında çok sayıda kitaplar ve yazılar kaleme aldım...

 

Özetle, çok okudum.. Çok yazdım... 

 

Bununla kalmadım...

 

Yeryüzü coğrafyasında insan yerleşimleri olan hemen her yere ayak bastım!

 

Çok mu iddialı bir cümle kurdum!...

 

Kuzeyden güneye, doğudan batıya gelmiş geçmiş en büyük medeniyet topraklarına birden çok kez seyahatler yaptım...

 

İnsanlar gördüm, insanlar tanıdım!...

 

Cebinde parası olmayan, açlıktan ağzı kokan, ayağında bir lastiği dahi bulunmayan; ne bulursa onunla karnını doyurup bir ertesi güne sıfırdan başlayan; mal-mülk derdi-davası olmayan;  basit aritmetik dışında trigonometri bilmeyen; ekonomiyi cebindeki üç beş kuruş gelir ve yaptığı harcama kadar bilen, ekonometri falandan habersiz olan; boynunda kravatı, ütülü takım elbisesi olmayan; bebek bezi için gecenin geç saatlerinde yollarda müşteri bekleyen ve vücudunu yavrusu için satan....

 

Gezdim, gördüm, tanıdım, yaşadım...

 

ve sonunda

 

hAYAT VE hAKİKAT'le buluştum...