BİLGELİK VE DELİLİK ÜZERİNE

 

 

''Akıl ne kadar can sıkıcı ve azap vericiyse; delilik o kadar hafif ve keyiflidir. Hayatın kaynağını teşkil eder. Devam eden her şeyde delilikten bir parça vardır. Her güçlük karşısında başvurulan delilikler olmasa ne evlilikler devam eder, ne savaşlar kahramanlar çıkarır, ne yaşlılık çekilir, ne de aşklar ve dostluklar yaşanır. Tüm bu insancıl ilişkilerin devamında aklın zincirlerinden kurtulup deliliğin özgür atmosferinden çalmalar vardır. En akıllı insanın bile ara sıra başvurduğu delilikler olmasa yaşam çekilmez bir hal alır. Aklın avantajlarıyla kendilerine bir statü ve paye alan bilgeler bu durumlarıyla o kadar özdeşleşirler ki bir süre sonra hezeyan ve buhranlar içinde kendi hayatlarına kendileri son verirler. Onlar aklın temsilcileri olduklarından neşe ve mutluluk veren delilikten mahrum kalmışlardır.''

''Felsefe yahut başka bir güç ve ciddi şeyi incelemeye koyulan şu güçsüz, gamlı, neşesiz kimselere bakınız. Birbirinden ayrı birçok düşüncelerle çalkalanan ruhları, bünyelerini etkiler; bedenlerindeki ruhlar pek fazla uçar; nemli kökleri kurur ve genellikle genç olmadan ihtiyarlar. Benim delilerim tam karşıtı daima semiz ve tombuldurlar. Yüzlerinde sağlığın, semizliğin parlak betimlemesini taşırlar. Sanki herbiri Arkania domuz yavrusu imiş gibi. Şüphe yok ki bilgelik derdi biraz kendilerine bulaşmamış olsaydı ihtiyarlığa özgü sakatlıkların hiçbirini hissetmeyeceklerdi. Fakat insan dünya üzerinde tamamen mutlu olmak için yaratılmamıştır!''

 

  

Deliye her gün bayram!..

Dert yok, tasa yok! Keder yok, üzüntü yok!...

Bilgelik ise başa bela!... Gerçek bir delilik!...

Erdemle yoğrulmuş gerçek bir bilge insan olmaktansa  ve kalbinde kederle dolaşmaktansa cahil bir deli ol belki daha iyi!...

 

"Ey, bütün insanların en delisi, sen ki bilgeliğe ermek istersin! Gece gündüz ruhunu parçalayan bütün güçlükleri, bütün kaygıları, rica ederim biraz tart! Bu bilgeliğin ömrünün her anına serptiği dikenlere bir göz at! O zaman teveccühümü kazananları ne kadar çok dertten koruduğumu nihayet anlayacaksın! Daima neşeli ve memnun olan onlar, yalnız, durmadan çalmak, şarkı söylemek, gülmek, eğlenmekle kalmazlar, gülüp oynamaları, zevkleri bütün çevrelerine de saçarlar Sanki tanrılar onları ancak insan hayatının gamını gidermek için dünyaya bağışlamış! Bunun içindir ki bütün diğer şeyler hakkında başka başka hisseden insanlar deliler hakkında birbirlerine uyarlar Onları ararlar, severler, okşarlar, korurlar, beslerler, felaketlerinde yardım ederler nihayet onlara ceza görmeden herşeyi yapmaya ve söylemeye izin verirler Bütün doğa onlara zarar vermekten o kadar uzaktır ki, en yırtıcı hayvanlar bile, sanki masum olduklarını doğal olarak hissediyorlarmış gibi, onlara saygı gösterir ve hiçbir fenalık yapmazlar Delilere böylece saygı göstermek pek yerindedir; zira onlar, tanrılara ve özellikle bana adanmışlardır."

''Felsefe yahut başka bir güç ve ciddi şeyi incelemeye koyulan şu güçsüz, gamlı, neşesiz kimselere bakınız. Birbirinden ayrı birçok düşüncelerle çalkalanan ruhları, bünyelerini etkiler; bedenlerindeki ruhlar pek fazla uçar; nemli kökleri kurur ve genellikle genç olmadan ihtiyarlar. Benim delilerim tam karşıtı daima semiz ve tombuldurlar. Yüzlerinde sağlığın, semizliğin parlak betimlemesini taşırlar. Sanki herbiri Arkania domuz yavrusu imiş gibi. Şüphe yok ki bilgelik derdi biraz kendilerine bulaşmamış olsaydı ihtiyarlığa özgü sakatlıkların hiçbirini hissetmeyeceklerdi. Fakat insan dünya üzerinde tamamen mutlu olmak için yaratılmamıştır!''

 

 

BİLGELİK VE MUTSUZLUK ÜZERİNE

 

“Ne kadar çok bilgiye ulaşırsanız o kadar çok üzülürsünüz;

ne kadar çok şeyi idrak ederseniz o kadar mutsuz olursunuz.”

Desiderius Erasmus

 

“İnsanlar kendilerini bilgeliğe verdikçe mutluluktan uzaklaşırlar.”    

Desiderius Erasmus

 

“Akıllıyla deliyi ayırt eden nedir? Biri aklının, öbürü tutkusunun peşinde gider. Oysa akıllıyı aklının peşinden sürükleyen de tutkusudur. Ama o öylesine bir zavallıdır ki, mutluluk sağlayan bir tutku yerine mutsuzluk sağlayan bir tutku seçmiştir.”  

Desiderius Erasmus