HASETLİK VE ÇEKEMEMEZLİK ÜZERİNE.

 

 

 

"...yükselenleri çekemezler;

böyle bir durumda kendileriyle yükselen kişiler arasındaki uzaklık değiştiği için, sanki göz yanılmasına düşer, başkaları yükselirken kendileri alçalıyor sanırlar."

"Çekememezlik en bayağı, en aşağılık duygudur, geceleyin buğday tarlasına ayrıkotu saçan Şeytan kişiye en çok yaraşan niteliktir. Çekememezlik her zaman, buğday benzeri bütün iyi şeylerin zararına, karanlıkta sinsi işler çevirir."

"Çekememezlik çok parlayanları söndürüveren bir kovma cezasıdır,

dolayısıyla da büyükleri ileri gitmekten alıkoyan bir dizgindir."

Francis Bacon

 

 

 

"Demedim mi yolunu vururlar senin,

demedim mi soğuturlar seni.

Söyle bunları sana hep demedim mi?"

Mevlana

 

Belki dedin de ben duymadım! 

Belki söyledin de ben dinlemedim!

Gençtim, o zamanlar...  Bunları düşünemeyecek kadar gençtim!...

 

Yolumu niye vursunlar ki!

Mesleğimden niye soğutsunlar ki!

 

İdeallistim...

Henüz mesleğinin başında bir genç araştırmacı...

Bilimi seven, öğrenmeyi seven, araştırmayı seven, yazmayı seven...

 

Ama sen haklıymışsın Mevlana hazretleri...

Ermiş ve bilmiş bir insan olarak söylediklerinin manasını ancak şimdilerde anlıyorum!...

hAYAT VE hAKİKAT i ancak şimdilerde idrak edebiliyorum...

 

***

 

"Meyve veren ağaç taşlanır" derler ya!

Öylesine taşlandım!...

Sayısız engellemelerle ve ayak oyunları ile karşılaştım...

Çalışma isteğimi yok edecek, köreltecek  sayısız uugulamaya tanık oldum...

Kıskançlıklar...

Çekememezlikler...

Hasetlikler...

Psikolojik yıldırma!.. Mobbing, bullying.... vs. vs.

Gördüm, yaşadım, tanık oldum...

 

Peki kim bunlar!.. Bunları yapan kimler!...

 

 "Hicivlerinde, kimi hedef aldığını niçin açıkça yazmıyorsun?"

diye sormuşlar Şair Eşref'e..

O da şöyle cevap vermiş:

"Yazdıklarım bütün değeri düşük insanlara uygulansın,

numarasız gözlük gibi kullanılsın diye isim belirtmiyorum."

 

Değersiz insanların aylaklık  meşguliyetleri sizi üzebilir, vurabilir, mesleğinizden soğutabilir...

Ama siz ne olursa olsun değersiz insanlarla kişisel bir savaşa girmeyiniz!... Değmez!...

Kişisel magduriyet ve husumet üzerinden ilerlemek erdemli insanların  yolu değildir!...

 

Peki ne gerek var bunları yazmaya!

Değersiz bazı insanlara dedikodu malzemesi vermeye! Ne gerek var!...

 

Ben yaşadıklarımı ve yaşananları hAYAT ve hAKİKAT bilinsin diye yazıyorum...

Çalışma yaşamına henüz yeni girmiş,  zekası, kapasitesi, potansiyeli ile gelecek vaadeden genç insanları hayatta nelerin beklediklerine dair bazı tespitler yapmak istiyorum...

 

Dikkat çekmek istediğim konular şunlardır:

 

1. Hasetlik ve çekememezlik insanın doğasının ayrılmaz bir parçasıdır.

2. Hasetlik ve çekememezlik hastalığı bütün organizasyonlarda az ya da çok mevcuttur.

3. Çalışma ve sosyal sorumluluk ahlakı yüksek başarılı insanlar hasetlik ve çekememezlik içinde kıvranan tembel, miskin, kifayetsiz ve liyakatsiz  insanların mağduru olabilirler.

4. Meyve veren ağaç taşlanır.

5. Doğruyı söyleyen dışlandır.

6. Hasetlik ve çekememezlik ile yaşayan insanlar aylak geçen zamanlarının önemli bir kısmını başarılı insanlar hakkında dedikodu yararak, itibarsızlaştırarak , makam ve iktidarları var ise engeller çıkararak geçirirler.

 

***

 

Her kim bu sayfayı ziyaret ederse bilsin ki, insanlar ikiye ayrılır: değeri yüksek insanlar ve değeri düşük insanlar... Değeri yüksek insanlar, çalışırlar, üretirler, kendilerine, çevrelerine, ülkelerine ve tüm insanlığa katkılarda bulunurlar. Değeri yüksek insanlar; bilgi, liyakat, erdem, etik, kalite, adalet gibi "en yüksek iyi" leri ararlar, bu değerleri benimserler, bu değerlerin yaygınlaşması ve kurumsallaşması için çaba sarf ederler.

 

Değeri düşük insanlar ise kem gözlü insanlardır... Tembellik, aylaklık, rehavet ve atalet içinde olmakla kalmazlar... Çekememezlik gibi adi bir hastalık içinde kıvranıp dururlar... Çalışan ve üreten insanları engellemeye, yıkmaya çalışırlar...

 

Eski bir Roma atasözünün dediği gibi:

 

 "invidia festos dies non agit."

 

Yani ; "çekememezlik durmak eğlenmek bilmez."

 

Ünlü filozoflardan Francis Bacon da çekememezliği "aylak bir tutku" olarak yorumlar... Aylak bir insanın durmaksızın başkalarını engellemek , yolunu kesmek için kötü düşüncelerle meşgul olması ne tezat değil mi!...

 

 Yine  Bacon'un dediği gibi: "çekememezlik, güneş ışınlarını andırır; sırtlara, dik yamaçlara, düzlüklerden daha sert vurur." 

 

Yaşadığımız dünyada da böyle değil midir?

Çalışan ve üreten insanların  önüne setler çekildiğini görmez miyiz, bilmez miyiz!...

 

Bir yazarın dediği gibi...

 

"Yengeç sepetine kapak gerekmez; yengeçlerden biri yukarı doğru tırmanmaya başlarsa, ikinci bir yengeç onun arkasından tırmanır ve onu aşağı doğru çeker. Bazı insanlar da yengeçler gibidir." (C.Allen)

 

Ya da Mevlana'nın Mesnevi'nde ifade ettiği gibi...

 

"Alem nimetlerle dolu bir bağ olsa,

yılanlar fare avından geri durmayacaktır."

 

 

Bu sayfadaki tüm sözler, değeri düşük kem gözlü insanlar ve çekememezlik gibi aylak bir tutku peşinde koşan herkes için!...

 

Numarasız gözlük gibi kullanılsın diye ben de isim belirtmiyorum...

Şair Eşref'in dediği gibi...

 

 Hem birilerine, hem de herkese...

 

Aynaya baksınlar ve kendilerini görsünler!...

***

 

 

"Yüreklerinizdeki nefret ve kıskançlığı bilirim. Nefreti ve kıskançlığı tanımayacak kadar büyük değilsiniz; bunlardan utanmayacak kadar büyük olun hiç olmazsa."

 

"İncinmiş büyüklenme ve saklanmış kıskançlık. Bunlar bir yalım ve kin çığı gibi kopar onlardan. Ama şunu salık veririm size dostlarım. Cezalandırma eğilimi güçlü olanların hiç birine güvenmeyin. Doğruluklarından çok söz edenlere güvenmeyin."

 

"Ama zehirli örümcekler, başka türlü olsun isterler –“Dünyanın öcümüzün fırtınalarıyla dolması, doğruluğun ta kendisidir”- böyle konuşurlar birbirleriyle. –'Bize benzemeyene öç ve aşağılama kullanacağız!- böyle sözleşir örümcek yürekleri."

Friedrich W. Nietzsche