ÇIKAR VE BASKI GRUPLARI ÜZERİNE

  

Siyasal partiler ve bürokrasiden ayrı olarak siyasal karar sürecini çok önemli ölçüde doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen çıkar gruplarıdır. Çıkar grupları, ortak ekonomik ve sosyal çıkarlara dayalı, etkin bir şekilde organize olmuş kuruluşlardır. Çıkar gruplarının ortaya çıkmasındaki temel mantık, siyasal karar alma sürecinde bireysel olarak etkin olmanın güçlüğü ve ortak çıkarlara sahip bireylerin ortak hareket ederek bu süreçte daha etkin olabilmeleridir.

Geleneksel siyaset biliminde ve klasik çıkar grupları teorisinde çıkar gruplarının “toplumsal çıkar”a hizmet eden örgütlenmeler olduğu düşüncesi hakimdir. Buna karşın Virginia ve Chicago iktisat okullarının geliştirdikleri özel çıkar grupları teorisi geleneksel inancı bütünüyle değiştirmiştir. Bu iki iktisat okulu, çıkar gruplarını plüralist demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak görmekle beraber bu örgütlenmelerin demokrasi üzerindeki tahrip edici yönlerine işaret etmişlerdir.

Çıkar grupları plüralist demokrasi sürecinin devamı için anahtar rol oynamaktadır. Bu bağlamda çıkar grupları bir sivil toplum kuruluşu olarak demokrasi ve demokratikleşme sürecine önemli katkılar sağlamaktadır. Sivil toplum, demokratik niteliğe sahip kendi siyasi iktidarının varlığı ve gücü açısından da önemli araçlar sağlar. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz, iktidarın kullanılmasında hukuka uygunluk ve iktidarın faaliyetlerinde kamusal denetimin sağlanmasıdır . Çıkar grupları kendileriyle ilgili konularda bir sivil toplum kuruluşu olarak etkinlik denetiminin yanında, hukuka uygunluk, kamusal denetim gibi fonksiyonları da yerine getirmekte ve kamuoyunun bilgilendirme sürecini hızlandırmaktadır. Özellikle siyasi mekanizmanın, toplumun isek ve ihtiyaçlarının belirlenmesi sürecinde, çıkar grupları siyasi karar alma mekanizması ile toplumun ihtiyaçları arasında bir dolgu işlevi görmektedir.

Geleneksel siyaset biliminde yaygın olan bu persepktif kamu tercihi yaklaşımında bütünüyle kabul görmemektedir. Özellikle kamu tercihi mensuplarına göre, günümüzde “demokrasi” olarak adlandırılan çeşitli siyasal yönetimlerde gerçekte “halkın egemenliği” değil, “çıkar ve baskı gruplarının egemenliği” söz konusudur. Kimi zaman hükümetler, sınırsız yetkileri elinde bulunduran siyasal güç odağı konumundadırlar. Kimi zaman da parasal güç odağı olarak zenginler ve bunların kurdukları dernek vs. organizasyonlar (iş veren sendikaları vb.) kendi istekleri dahilinde siyasal iktidarları etkileyebilmektedirler. Enformatik güç odağı olarak medya da kimi zaman demokrasi için ciddi bir tehlike oluşturabilmektedir. Medya bir taraftan kendi isteği doğrultusunda yanlış ve yalan yayınlarla vatandaşların tercihlerini değiştirebilmektedir. Diğer taraftan, medyanın tekelleşme durumunda olduğu ülkelerde, medya kuruluşları kolayca siyasal iktidar üzerinde baskı oluşturarak çıkarlar temin edebilmekte ve seçmen tercihlerini çarpıtabilmektedirler.

Sonuç olarak, adına ister “çıkar grupları”, ister “sivil toplum kuruluşları” ya da “hükümet-dışı organizasyonlar” (non-governmental organizations) diyelim grup örgütlenmeleri  katılımcı-plüralist demokrasinin “sine quo non” unsurlarıdır.  Ancak asla gözden kaçırılmaması ve asla unutulmaması gereken soru şudur: Acaba çıkar grupları, demokratikleşme sürecine katkılar sağlarken, aynı zamanda demokrasiyi ve demokrasinin temel kurumlarını ne kadar yozlaştırmaktadırlar ve tahrip etmektedirler?

 

***

 

Çıkar gruplarının en önemli amacı, kendi ortak çıkarlarını korumak ve genişletmek için siyasi süreci etkilemektir. Çıkar gruplarının siyasal süreci etkileme yöntemlerini şu şekilde özetleyebiliriz:

·         Lobicilik (Kanun simsarlığı),

·         İkna ,

·         Kamuoyunu etkileme,

·         Tehdit,

·         Kollektif rüşvet,

·         Rüşvet,

·         Sabotaj,

·         Başka partiyi destekleme,

·         Doğrudan hareket ve lokavt,

Lobicilik

Çıkar grupları siyasal kararların kendi ortak çıkarları doğrultusunda alınmasını sağlamak amacıyla, siyasal karar alma sürecindeki aktörler üzerinde baskı oluşturmaya çalışırlar. Bu aktörler hükümet, parlamento, yargı organları üyeleri ve bürokratlardır. Çıkar grupları bu kurumlarla gizli veya açık görüşmeler yaparak, siyasal kararların kendi ortak çıkarları doğrultusunda alınmasını sağlamaya çalışırlar. Bunun dışında çıkar grupları, bu karar merkezleri içine kendi çıkarlarına hizmet edecek kişilerin atanmasını sağlayarak, bu kişiler vasıtasıyla da lobicilik (kanun simsarlığı) yaparlar.

İkna

İkna yöntemi, yasa tasarısının hazırlandığı sırada çıkar gruplarının devreye girerek, yasadan kendi ortak çıkarları lehine en geniş olanakların sağlanmasına yönelik faaliyetlerdir. Bu iki türlü olur; ya kanun tasarısı ilgililerce hazırlanır, fakat çıkar gruplarının görüşleri alınır ve bu süreçte ikna gerçekleşir, ya da kanun tasarı aşamasında iken çıkar gruplarının yetkilileri de yasanın yazılmasına katkıda bulunur. Çıkar grupları tarafından tercih edilen yol ikincisidir. Çıkar grupları, kanun hazırlanma sürecinde etkide bulunarak, ya da kanun hazırlama sürecine müdahil olarak ikna faaliyetlerini yerine getirmektedir. Bunun yanı sıra çıkar grupları, kendi grup menfaatleri doğrultusunda yüksek düzeydeki bürokratları çeşitli yollarla bilgilendirerek  ve onları ikna ederek grubun menfaatlerini korumaya çalışırlar.

Kamuoyunu etkileme

Özellikle demokratik rejimlerde kamuoyu üzerinde grubun menfaatlerinin haklılığı konusunda olumlu etki oluşturmak, çıkar grubunun menfaatlerinin gerçekleştirilmesine katkısı açısından oldukça önemlidir.

Çıkar grupları kamuoyunu etkileme süreci içerisinde temel olarak iki hedefe yönelik faaliyette bulunurlar. Birincisi, kamuoyuna yeni bilgiler sunmak suretiyle onu aydınlatmak ve kendi menfaatleri doğrultusunda elverişli bir ortam oluşturmak, diğeri ise temsil ettikleri çıkarların korunması için kanun koyucuya veya hükümete tesir etmektir.

Tehdit

Çıkar grupları, grubun ortak menfaatlerini olumsuz etkileyecek kanunları, lobicilik yaparak veya ikna yöntemini kullanarak menfaatleri doğrultusundan değiştirmeye çalışırlar. Gruplar kanunun tasarı aşamasından kanunlaşması aşamasına kadar olan bu süreçte başarılı olamamaları durumunda tehdit yöntemini kullanırlar.

Gruplar kanunlaşma sonrası süreçte, seçimlerde muhalefeti destekleyecekleri tehdidinde bulunarak isteklerini kabul ettirmeye çalışırlar. Özellikle üye sayısı itibariyle politikacılar açısından çok büyük oy potansiyeline sahip bulunan grupların kullanacakları tehdit yönetiminin daha etkin olacağı açıktır. Ancak tehdit yönteminin etkinliği üye sayısının çokluğu yanında, üyelerin grubun ortak menfaatleri etrafındaki bağlılığının gücüne, tehdit altında kalan kamu görevlilerinin yeterli derecede otoriteye sahip olmasına göre de değişmektedir. Söz konusu nitelikler açısından güçlü sayılabilecek grupların oy tehdidini kamuoyu ile etkin bir şekilde paylaşmaları, kamuoyunun seçim kararları üzerinde dahi etkide bulunabilmektedir.

Gruplar tehdit yöntemini kullanırken, yayın organları aracılığıyla kendilerine engel olan milletvekillerini ve yöneticileri kamuoyuna şikayet edebilmektedirler . Gruplar tarafından zorbaca eylemler de kullanılmaktadır. Bu eylemler politikacı veya memurun özel yaşamı açısından rahatsızlık verici durumların kamuoyu ile paylaşılması düzeyinden, meclis kürsülerinin veya koridorlarının işleyişinin engellenmesi düzeyine kadar ulaşabilmektedir.

Kollektif rüşvet

Çıkar grupları, karar alma mekanizması üzerindeki etkinliğini arttırmak için, siyasi partilere örtülü biçimde parasal yardımda bulunmakta veya belirli parlamenterlerle “özel” ilişkiler kurmaktadırlar. Bu ilişkiler bilgi verme amacı taşıyan broşürler basmak, çeşitli geziler ve ziyafetler düzenlemek, politikacıların çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak ve benzeri şekillerde olabilmektedir. Bu teknikler, yasal baskı yoluyla ikna ile rüşvet arasındaki yelpazede kalmakta ve kolektif rüşvet olarak isimlendirilmektedir.

Kolektif rüşvet, esasen grupların kullanmış olduğu ikna yönteminin araçlarından birini oluşturmaktadır. Ancak günümüzde çıkar gruplarının partilere yapmış oldukları örtülü finansman kaynaklarının çeşitlenmesi ve miktarının artması, kolektif rüşvet kavramının ayrı bir başlık altında belirtilmesini zorunlu kılmaktadır.

Rüşvet

Çıkar grupları hükümet üyelerine, bürokratlara ve diğer kamu görevlilerine rüşvet vererek grubun ortak menfaatlerini korumaya, kollamaya ve geliştirmeye çalışabilirler. Bunun yanı sıra çıkar grupları, basın yayın organlarında grubun menfaatlerinin korunması ve kamuoyunun grubun menfaatleri doğrultusunda bilgilendirilmesini sağlamak  amacıyla rüşvet verebilmektedirler.

Sabotaj

Çıkar grupları, hükümetin faaliyetlerini baltalama ve engelleme yoluyla grubun menfaatlerini koruma yolunu seçebilirler. Gruplar, hükümet faaliyetlerini engelleyerek hükümeti başarısızlığa uğratma ve bu şekilde hükümet üzerinde baskı kurarak grubun menfaatlerini korumayı amaçlarlar.

Başka partiyi destekleme

Çıkar grupları siyasal sistem içerisindeki tüm partilerle karşılıklı menfaat ilişkisi içinde olabilmektedirler. Çıkar grupları, özellikle seçim dönemlerinde ve sonrasında siyasal partilere parasal ve mali yardımlar yapabilmektedirler. Ancak siyasi iktidarla ortak menfaatler konusunda çatışan gruplar, diğer partileri destekleyerek siyasi iktidarı grubun menfaatleri doğrultusunda kararlar almaya ilişkin baskı altına alabilmektedirler.

Doğrudan hareket ve lokavt

Çıkar grupları hedeflerine ulaşmak için bazı durumlarda üyelerini ve taraftarlarını harekete geçirerek grevler ve gösteri yürüyüşleri düzenlemek suretiyle siyasal iktidarı baskı altına almaya çalışırlar. Bunun yanı sıra çıkar grupları; e-mail, imza kampanyaları, mektup, telgraf ve telefon yoluyla yetkililere çok geniş bir etki gücüne sahip oldukları imajını vermek istemektedirler.

Çıkar grupları doğrudan eylem yolunu da seçebilmektedirler. Bu yöntem özellikle gücünü üye sayısından alan çıkar gruplarının etkin şekilde kullanabileceği bir yöntemdir.

Çıkar grupları tarafından kullanılan yöntemler, grubun üyelerinin niteliğine, grubun gücünün kaynağına bağlı olarak kullanım farklılığı göstermektedir. Bu şekilde grupların etkileme güçleri de farklılaşmaktadır.

 

Tavsiye: Yukarıdaki alıntı şu kaynaktan yapılmıştır.

Coşkun Can Aktan ve Dilek Dileyici., Kamu Tercihi, Ankara: Seçkin  Yayınları, 2007.

kitap kapağını tıklayınız...