DİN ADAMLARI ÜZERİNE

 

 

“İnsan en az bildiğine en çok inanır. Bize masal anlatanlar çok rahat konuşurlar; simyacılar, kâhinler, hukukçular, falcılar, doktorlar. Korkmasam bunlara daha başkalarını da katardım: Mesela Tanrının isteklerine sözcülük eden bir takım adamlar vardır; her olayın nedenlerini bilir görünürler; Tanrının yaptıklarında yüce iradesinin hangi sırları gizlediğini görürler. Olup bitenlerin birbirini tutmaması, bir o yana bir bu yana kaçması, bir doğudan bir batıdan gelmesi bu adamları caydırmaz: Yine hep bildiklerini okurlar, aynı kalemle akı da karayı da yazar dururlar.”

Michel de Montaigne

 

  

Saygımı muhafaza ederim ama aklımı asla teslim etmem onlara:

ne haham, ne imam; ne hoca, ne vaiz;

ne derviş, ne molla, ne de ayetullah;

rahip, rahibe; aziz, azize;

pir, dede, evliya; papa, patrik, papaz...

 

Tanrıların sözcülerini dinlemektense   Tanrıya kendim el açarak, diz çökerek konuşmak isterim... İbadetimi kendim yaparım.. Duamı kendim okurum...

***

İnsanın elinde her şey dejenere olur ve bozulur... Ben buna inandım ve buna inanırım...

Din ve inançları bozan da, çarpıtan da, yozlaştıran da din adamları olmuştur...

Tanrı'ya ekmek ve su gibi muhtaç olan zavallı insanları insanlık tarihi boyunca istismar eden, suistimal edenler yine din adamları olmuştur...

Tanrı'nın kutsal kitaplarını, ayetlerini, sözlerini sözmüna alim ve müctehid sıfatıyla yorumlayanlar da yine din adamları olmuştur...

Dindeki bölünmelerin ve kavgaların gerisinde de yine din adamları olmuştur...

Mezhepler, tarikatlar, cemaatler... Dinden sapmaların gerisinde de yine din adamları olmuştur...

Din tüccarlığı yapanlar da yine onlar olmuşlardır...

Zihin kontrolü, beyin yıkayanlar da yine onlar olmuşlardır...

Şehadet makamına ereceksin diyerek insanları canlı bomba yapmaya teşvik edenler de onlar olmuşlardır...

***

Hurafelerden uzak oldukları ve doğruları, sadece doğruları söyledikleri sürece bilgilerine, ilimlerine  saygımız sonsuz olsun...

Ama din adamlarının yeri ve görevleri de belli olsun...

Tanrıların elçileri ve sözcüleri olmayı bıraksınlar...

Tanrı'nın kitabı ve sözleri ana rehberimiz olsun...

Gerisi din adamlarına kalsın...

***

“Keşke din bilimcileri hakkında hiç söz etmeseydim. Çok iyi olurdu. Fena kokulu bir nesneye dokunmak, onu sallamak, doğru bir hareket olmaz. Bunlar alaydan anlamayan, önemsiz bir sorun yüzünden alev alan insanlardır. Bunlar, kanıtları üzerime dolu gibi yağdırarak beni tövbe etmeye zorlamak isterler; reddedersem, herkese beni bir “sapkın” diye ihbar edebilirler; iyilikseverlikleriyle onurlandıramadıklarına karşı genellikle kullandıkları korkutma işte budur.”

Desiderius Erasmus

 

“İlahiyatçılar kendilerini beğenmişlikleri sayesinde göğün üçüncü katında yaşadıklarına inanırlar. İnsanların geri kalanlarına tepeden bakarlar. Bununla yetinmeyip hiçbir zaman bilinemeyecek olan gizemleri kendi işlerine geldiği gibi açıklamaya koyulurlar. Cehenneme bile sanki yıllarca kalmışlar gibi ince ayrıntısına kadar anlatmaktan büyü haz alırlar.”

Desiderius Erasmus