EĞER HAYATA TEKRAR GELSEYDİM...

EĞER HAYATIMI YENİDEN YAŞABİLSEYDİM...

 

 Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim....

 

***

...neleri yapmak istemezdim!

***

 

Tanrı'nın beni mükemmeli arayan bir insan olarak yaratmasını istemezdim!...

Kusursuzluk arayışında olan bir insan olmak istemezdim...

Mevlana ile hep çatıştım iç dünyamda!...

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim...

onun tavsiyelerine göre yaşamak isterdim...

 

 

 

'Bilinçli' yapılan kusurları, hataları, yanlışları örtmeyi, gizlemeyi, görmemeyi başaramadım!...  Daima iyiyi, güzeli, mükemmeli aradım, durdum... Ama Mevlana'nın 'iyiyi-doğruyu ararken kusur arama..' mesajını anlayamadım ya da tam idrak edemedim...

 

 

***

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim... küsmek ve darılmak bilmez bir insan olmak isterdim!...

 

Bu dünyada bunu başaramadım!...  Küsmek ve darılmak için bahaneler aramadım ama erdemler dünyasından uzak insanlardan uzaklaşmayı tercih ettim...  İki yüzlü olamadım!... Bile bile haksızlıklar yapan, adaletsizlik yapan, iyi ve doğru peşinde olmayan insanlarla dostluk kurmak istemedim... Nankörlük ve vefasızlık yapan insanlarla hiç bir şey olmamış gibi dostluğumu devam ettiremedim!... Bu fani dünyada böyle yaptım... Hep üzüldüm, üzülen oldum!...  Mevlana'yı bu dünyada anlayamadım!..

 

 

 

***

 

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim kusur aramayan, mükemmellik peşinde koşmayan, idealist olmayan, kimseye kırılmayan ve darılmayan bir insan olmak isterdim!...

 

O zaman güzel bir insan olur muydum!.. Sahi olabilir miydim? Elbette ki olamazdım!...

 

Hayat üzülmeye değmez!... Onun için belki de öyle olmayı isterdim!...

 

***

 

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim hiç kimseye ama hiç kimseye hak ettiğinden daha fazla değer vermezdim...

 

Hak ettiği kadar değer verirdim...Hak ettiği ne neyse o kadar! Daha fazlasını değil!...

 

Bu hayatta hiç bir zaman öyle yapmadım... İnsanlara hak ettiklerinden daha fazla değer verdim... Fırsat verdim.. İmkanlar sundum... Takdir ettim, motive ettim, maddi ve manevi faydalar sundum... Sonra da vefasızlık ve nankörlükle karşılaşınca fazlasıyla ve derinden üzüldüm...

 

***

 

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim tereddütsüz daima yine iyilikler yolunda ilerlerdim.. Fakat , bu defa iyilikleri yaparken biraz iyi düşünürdüm!... 'İyilikten ve merhametten maraz doğar' diye düşünmeden edemezdim!...

 

 

"İyilik yapayım mı?" ya da "ne kadar iyilik yapayım?" diye düşünseydim iyi bir insan olabilir miydim? Ol(a)mazdım herhalde... Ama  Mehmet Akif'in ve Mevlana'nın nasihatinden alacağımı alıp ona göre iyilik yapardım!...

 

 

 

 

 

***

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim doğruyu her zaman ve her yerde söyleyen bir insan olmak istemezdim!...

 

O zaman güzel bir insan olur muydum!.. Sahi olabilir miydim? Elbette ki olamazdım!...

 

Her zaman ve her yerde doğru ne ise onu söyledim.. Zaman ve mekanı düşünmeme ve ona göre davranışlarımı ayarlamaya aklım izin vermedi ki!... Ne gördüysem, onu gördüm!...  Doğru ne ise onu söyledim... Üzülen ben oldum!... Anlaşılamayan ben oldum!... Yalnız kalan ben oldum!...

 

 

Ey Mevlana hazretleri, bazen anladım seni bu dünyada, bazen de anlamadım!...

 

Ama buluyorum teselli yine sözlerinle...

 

Adım Can... Sanki bana sesleniyormuşsun gibisin!... 'Belki iyiler bir gün kazanır" demiyorsun!... "Bil ki iyiler mutlaka kazanır" diyorsun...

 

 

***

...neleri yapmak isterdim!

***

 

Dedim ya!... Ömrüme bir değil bir çok hayatlar sığdırdım!...

Bir ömre kaç hayat sığar ki?

Ben öyle yapmadım!... Çok hayatlar sığdırdım hayatıma!...

Dolu dolu yaşadım...

 

Bu yüzden "...neleri yapmak isterdim! " sorusuna belki yetinme-şükretme duyguları ile bir cevap veremem!....

 

"...neleri daha fazla yapmak isterdin..!" sorusu daha yerinde olur...

 

***

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim dünyayı daha fazla gezmek, dolaşmak isterdim... Bir ermiş gibi... Bir derviş gibi... Bir berduş gibi değil ama kimi zaman 'nerde bulmuş, orda yermiş' gibi!... 

 

"Özgürlüğe öyle düşkünüm ki, koca Hindistan'ın bir köşesini bana 
yasak etseler dünyanın tadı kaçar neredeyse. Hiçbir yerde saklı, eli 
kolu bağlı yaşamak da istemem, orada pineklemektense alır başımı 
havası, toprağı bana açık bir yere giderim. Hey Allahım! çekilir şey 
midir ülkenin bir bucağına çivilenip kalmak? Niceleri, yasalarımıza 
aykırılık ettiler diye kentlere, alanlara herkesin gidip geldiği yollara 
uğrayamadan yaşayabiliyorlar. Benim hizmet ettiğim yasalar küçük 
parmağımı bile köle etmeye kalksalar, nereye olsa gider başka yasalar 
arardım."

Michel de Montaigne

 

 

Hayatımı belki daha az planlayarak!.. Daha az sigortalayarak!.. Temkinli ama daha özgür!...  Bir kelebek gibi mesela...

 

 

 

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim 'vazgeçme' konusunda daha cesur olmak isterdim!...  Hayat kısa!... Akıp giden yıllar!...

 

***

 

Ve son olarak...

 

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim bilgi-liyakat-adalet-hakkaniyet gibi   üstün erdemlere  değer veren bir  değerli insanlar topluluğunda değerlere sahip olan, koruyan ve geliştiren bir insan olarak var olmayı ve yaşama katma değerler sunmayı çok isterdim... Tanrı'dan bunu dilerdim...

 

Bu dünya 'balçık dünya'!... 'Adaletsiz dünya!... Haksızlıklarla dolu bir dünya!...  Değersizlerin değer gördüğü bir dünya!...  Bilenlerle bilmeyenlerin ayırt edilmediği bir dünya!... Liyakatin değil, ehil insanların değil değersizlerin hakim olduğu bir dünya!...

 

 

***

 

Münacaat

 

“yönelir ya yüreğim ‘rahm’ine,
bir kupa baldırandır
hüznüm erir…
eritir ya med-cezir bir suyu
dünyaya tutunan yüzüm erir
harf erir, kelime erir;
erir de akkor bir metal olur cümlelerim
yakarış kıvılcımları ağar,
düşmeden toprağa sözüm erir.
kar serper bu közlerin yakıcı çevresine…
yüreğimde umut o
elimde ağlamakların erittiği bir mendil
sürerim gözüm erir…
gece, açılmış çiçekleriyle kuşatıp gider çepeçevre; yalnızken,
kendime yönelişlerin dipsiz sularında bir batık gemidir,
özüm erir.
kişneyen bir baharken taşırdım utanç boğçalarında suçu.
korkudan yazım sessiz,
kışım tanınmaz peçeli;
çırılçıplak güzüm erir.
bu münacat göğerir,
affolma topraklarına uzatmış boynuma umudum,
bir şiir menekşesi arzolunur niyaz ellerine,
tek çözüm erir…”

Cumali Ünaldı Hasannebioğlu