FAYDALI VE FAYDASIZ İLİM ÜZERİNE..

 

 

 “Çok çalışkan olmak yeterli değil; karıncalar da çok çalışıyor. 'Ne' için çok çalışıyorsunuz?”
 Henry David Thoreau

 

 

  1985 yılından bu yana üniversitede dersler veren, araştırmalar yapan bir öğretim üyesiyim...

 

Öğrencilerimize sunulan bilgilere bakıyorum...

Yazılan ders kitaplarına bakıyorum..

Sınavlarda sorulan sorulara bakıyorum...

Lüzumsuz, anlamsız, yerine göre fazlasıyla teorik, karmaşık, gerçek hayatta hiç bir şekilde ihtiyaç duyulmayacak ve kullanılmayacak bilgiler...

Yazık değil mi bu evlatlarımıza!

Utanılacak bir durum değil mi bu biz eğitmenler için!

***

Montaigne gibi düşünürüm! Aynen onun gibi düşünürüm!

Sırf bilim diye gereksiz ve yararsız bilgileri neden öğretmeye devam ediyoruz!...

“Çocuklarımıza kendi dünyalarında önce sekizinci kat göklerdeki
yıldızların ve devinimlerinin bilimini öğretmek büyük bir saflıktır.
Anaksimenes, Pythagoras'a sunu yazmış. Gözlerimin önünde ölüm ve
kölelik dururken yıldızların düzeniyle nasıl uğraşabilirim?
Herkesin şöyle düşünmesi gerekli: Bizi para tutkusu, mevki tutkusu, saygısızlık, geri kafalılık içimizde yıkarken gidip de dünyanın dönüsüyle mi uğraşacağım?
Çocuğa, daha akıllı ve daha iyi olmasına yarayacak şeyleri
öğrettikten sonra mantığın, fiziğin, geometrinin ne olduğunu anlatırız.
Böylece kafası islemeye başladıktan sonra seçeceği bilimin kolayca
hakkından gelebilir.”
Montaigne

“Bilimleri öğrenmeye, bizi kölelikten kurtaracak olan bilimlerden
başlayalım. Nasıl her şeyin ise yarar bir tarafı varsa bütün bilimler de,
su veya bu şekilde, hayatımız için yararlı olabilirler ama biz, amacı
doğrudan doğruya hayat olan bilimi seçelim. Hayatımızın
bağlantılarını en doğru ve doğal sınırları içinde tutmasını bilseydik
isimize yarar diye edindiğimiz bilgilerden çoğunun isimize
yaramadığını görürdük. İşimize yarayan bilimlerin içinde bile atılması
hayırlı gereksiz şişirmeler, derinlikler vardır. Sokrates'in istediği
öğretimi yararlı bilgilere yöneltmek daha doğru olur.”
Montaigne

 

Yığınla gereksiz bilgi!.. Gerçek hayatta bu bilgileri nerede kullanacaksınız!

“Sanıyor musun ki bütün gecelerini okuyup yazmakla, çalışmakla ve incelemekle geçirirsen sana idealist diyeceğim. Elbette hayır. Her şeyden önce bu incelemeleri ve çalışmaları ne için yaptığını öğrenmek isterim."

Epiktetos

 

Fazlasıyla teorik! Pratikte ne işe yarar diye düşünüp durursunuz! Analitik düşünceye yer vermeyen tamamen teorik ve  geometrik yorumlar!... Lüzumsuz şekiller ve grafikler...

İktisat eğitimi aldım... Mikro iktisat, makro-iktisat, uluslararası iktisat ve saire derslerini aldım Üniversite yıllarında...  Diyebilirim ki, bu alanda yazılmış kitapların hepsini neredeyse at çöpe! Aşırı teorik bilgiler, lüzumsuz grafik çizimleri, matematiksel formüller, modellemeler, bir de üstüne üstlük aşırı matematik-istatistik kullanımı... 

Eleştiriye açık olduğu için bu cümlelerimi dikkatle ve özenle yazıyorum...

Tekrar ediyorum: Bugün iktisat eğitimi adı altında verilen müfredatta okutulan dersler/ders kitapları fazlasıyla teorik!... Pratikte işe yaramaz pek çok grafikler, modeller!... Mezun olma aşamasına gelmiş bir öğrenciye "ödemeler bilançosu..." nedir diye basit bir soru sorduğunuzda aldığınız cevaplar karşısında şaşırıp kalıyorsunuz! Halbuki bir iktisat eğitimi almış bir öğrenci için pratik değeri ve anlamı olan bir soru!... Ama o öğrenciye bir Heckscher-Ohlin teorisi öğreteceğiz diye deyim yerindeyse -argo tabirle- anasını ağlatıyoruz!

Bakın bir öğrencinin şu isyanına...

 "Bize çekiçle çivi çakmayı değil de, o çekicin çiviye kaç newton'luk kuvvet uyguladığını neden anlatıyorlar ? Bize tabure, sandalye, masa yapmayı değil de, neden o masanın eş kenarlarının bilinmeyen köşesinin karekökü olan y'ye paralel x'in elemanı olan z bilinmeyenini falan filan bulmamızı istiyorlar ? Tamam, matematikte ölçüm yapmayı, cetvel kullanmayı, 4 temel işlemi, karesini ve küpünü bulmayı öğretsinler, bunlar işimize yarıyor. Ancak bunlar tutup da neden elin adamının bulduğu karekök belasını, bilinmeyeni bulma denklemlerini öğretiyorlar? Biyolojide, tamam bitkiler kloroplast yüzünden yeşildir, bağırsak şöyle çalışır yeri burasıdır, midemiz şöyle çalışır diye öğretin. Ama neden bize şu bitki 12 ATP alırsa şu nişastayı kaç saniyede eriterek ne kadar H2O elde eder diye soruyorsunuz ? Tarihimizi öğretin, sorun yok. Ama neden bize tarihi araştırmanın aşamalarını ezberletiyorsun ?
Bana kimyadan kimyasal karıştırmayı değil, kimyanın nasıl bir şey olduğunu öğretin ki ilerisi hakkında bir bilgi sahibi olayım. Bana sınavlarda şu şu şu kimyacı kaç tarihinde hangi elementi keşfetmiştir diye değil de, ileride bir kimyacı olursan ne yaparsın diye sorun ki gelecekte bir planım olsun ! "
Sosyal Medyada Bir Öğrenci  İsyanı (!)

 

Aynen böyle öğrenci kardeşim! Akılsızlık, mantıksızlık, geri-zekalılık almış başını gidiyor!

Bir işkencedir ki gidiyor!

Zaman israfı, gereksiz eziyet, yorgunluk...

Yazık!  Çok yazık!

***

Konu faydalı/faydasız ilim tartışması olunca ilahiyat geleneğindeki bir yanlışı da burada ifade etmek gerekir...

 

Hz. Peygamberimizin sıkça okuduğu iki dua cümlesi:


"Allah'ım¸ senden faydalı ilim isterim…"

 "Allah'ım¸ faydasız ilimden sana sığınırım…."

Dindar olup olmamanız önemli değil! 

Gereksiz ve faydasız bilgi öğrenmek ve bununla meşgul olmak neye yarar ki!

Bilimin bize sunduğu gelişmeleri kötü amaçlar için kullanmak insanlığa ne sağlar ki!

 

“Bilim atom bombasını üretti, fakat asıl kötülük insanların beyinlerinde ve kalplerindedir.”
Albert Einstein

 

Hindistan'da yaşamış İslâm âlimi ve tasavvuf önderi  İmâm-ı Rabbânî'nin şu sözüne kulak verelim:

  

“Matematik ve geometri, astronomi gibi ilimler, eğer Allahü teâlânın gösterdiği yerlerde, yani insanlara hizmet etmek için kullanılmazsa bunlarla uğraşmak, boşuna vakit öldürmek olur. Kıble ve namaz vakitleri için ve dine hizmet için bu ilimleri öğrenmekte mahzur yoktur.”
İmâm-ı Rabbânî

 

İlahiyat özünde bir bilim dalı değildir.

Bir bilginin sadece dini amaç ve gayeler için yararlı olup olmadığı perspektifinden ilerlemek de sağlıklı bir yol değildir! Bu açıdan Rabbânî açıklaması eleştirilebilir..

İlahiyat geleneğinde faydalı ilim/faydasız ilim tartışmaları çok sık yapılır ve sıklıkla Kur'an ayetine atıfta bulunulur:

“Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş merkebin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan kimselerin durumu ne kötüdür! Allah zalimleri doğru yola eriştirmez.”
Kur’an: Cum’a, 5. ayet

 

Doğrudur! Sırtında cilt cilt kitapları taşıyan bir merkep, yükünün kitap mı yoksa saman mı olduğunu fark edebilir mi? Merkep zahmetler çekerek bu yükü taşır ve gideceği yere götürür! Üstüne üstlük, sırtında taşıdığı ona bir yarar da sağlamaz, aç kalır!

 

Bu teşbihte ya da örneklendirmede hatamız olabilir!

 

Kur'an ayetinde açıkça ifade edilen güzel bir örnektir...

 

Doğru ve güzel bir sözdür.

 

Ancak ilahiyat /teoloji,  faydalı/faydasız ilim tartışmasını Tanrı üzerinden yapmamalıdır!

Bu hatalıdır.. Eksiktir...