KUVVETLER AYRILIĞI :: GÜÇLER AYRILIĞI

 

SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASI VE YATAY KUVVETLER AYRILIĞI

Siyasi gücün tek bir elde toplanması son derece tehlikelidir.

İyi bir devlet yönetiminde siyasal güç; yasama, yürütme ve yargı organları arasında dağıtılmalıdır. Buna Yatay Kuvvetler Ayrılığı denir.

Yatay kuvvetler ayrılığının sağlanması için “kanun yapma” (yasama) ile “hükümet etme” (yürütme) yetkilerinin birbirinden kesinlikle ayrılması ve her ikisinin de “bağımsız mahkemeler” kanalıyla (yargı) denetime tabi tutulması gerekir.

 

“Güç, gücü kontrol etmelidir.”

“Yasama iktidarı, yapacağı baskı yasalarını yine kendisi baskı yaparak uygularsa o yerde özgürlük kalmaz. Yargı yasama ile birleşmişse, kişinin ne canı ne de özgürlüğü güvencede olur, çünkü yargıç aynı zamanda yasa koyucudur ve keyfince karar verebilir. Yargıç yürütme iktidarına sahipse, yargıç bir zorba olur.”

“Eğer tek bir insan ya da tek bir makam aynı zamanda, ister soylu , ister demokrat olsun, hem yasa çıkarmak, hem devletle ilgili kararları yerine getirmek, hem de özel kişiler arasındaki anlaşmazlıklar ve işlenen suçlar hakkında yargı kararları vermek kudretine sahip olsaydı, genel bir felaket olurdu bu...”

“Her gücü kendi sınırları içinde tutabilecek bir düzenleyici güce gerek duyulur.”

“Devletin yasama ve yürütme güçleri, yargılama gücünden ayrı ve bağımsız olmalıdır.”


Montesquieu

 

  

“Yasama, yürütme ve yargı güçlerinin aynı ellerde toplanması kesinlikle despotik bir devleti ifade eder.”

“Bütün insanlar yaradanları tarafından yaşam, özgürlük ve mutluluğun elde edilmesi haklarına eşit bir şekilde sahip olarak doğmuşlardır. Devletler bu hakların güvence altına alınması için yönetilenlerin mutabakatı sonucunda kurulmuştur. Bu hakları ihlal eden ve koruyamayan bir devlet sözkonusu olduğu zaman, halkın devlet yönetimini değiştirmeye, kaldırmaya ve yeni bir devlet kurmaya hakkı vardır.”


Thomas Jefferson

 

***


SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASI VE DİKEY KUVVETLER AYRILIĞI


İyi bir devlet yönetimi için güç ve yetki tek merkezde toplanmamalıdır. Merkezi devlet ile yerel yönetimler arasında mutlaka hizmet ve gelir bölüşümü yapılmalıdır.

Güç ve yetkinin merkezde toplanması (merkeziyetçilik) siyasal ve ekonomik sorunların ve yozlaşmaların artmasına neden olur.

İdari ve mali yönden yerinden yönetim (desantralizasyon) daha iyi bir devlet yönetimi için gereklidir.

Siyasal gücün merkezi ve yerel yönetimler arasında bu şekilde dağıtılmasına
Dikey Kuvvetler Ayrılığı adı verilir.

 

“Tarih bize özgürlük için en büyük tehlikenin gücün tek bir elde toplanması olduğunu öğretmiştir. Devlet, özgürlüğümüzün korunması için gereklidir. Fakat gücün politik ellerde toplanması, özgürlüğümüz için bir tehlikedir. Özgürlüğümüzün korunması için devletin gücünün sınırlanması ve paylaştırılması gereklidir.”
Milton Friedman

“Ne zaman ki yöneticiler egemenliği tekeline alır, egemenliği toplumdakilerle paylaşmak istemez, herkesin dizginini çeker, mali olanaklarla diğerleri üzerinde etkin olma yoluna gider. İşte o zaman insanlar “gaza ve ganimetlere” koşmak istemezler, tembelleşirler, güçlerini yitirirler, köleleşmeyi kabullenirler, onlardan sonra gelen kuşaklar da aynı yolda gider. Egemenin bekçiliğini, koruyuculuğunu ve destekçiliğini yaparak aldıkları ücretten başka bir şey düşünmez olurlar, o zaman devlet gücünü yitirir, devlet ihtiyarlık, güçsüzlük dönemine girer.”
İbn Haldun

“Devletin faaliyet alanı sınırlandırılmalıdır. Devletin başlıca görevi, kanun ve düzeni sağlamak, özel teşebbüslerin kendi yürürlüğünü temin etmek ve rekabetçi piyasaları teşvik etmek suretiyle özgürlüğümüzü korumak olmalıdır. Özgürlüğün korunması, devletin gücünün sınırlandırılması ve desantralize edilmesi ile mümkündür.”
Milton Friedman

“Güç her zaman kontrol altında tutulmalıdır.”
William Proxmire

“Devletin yasama ve yürütme güçleri, yargılama gücünden ayrı ve bağımsız olmalıdır.”
Virginia İnsan Hakları Bildirisi

“Hakların güvence altına alınmadığı kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda anayasa yoktur.”
Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi
(26 Ağustos 1789, Madde 16)

 

***

BARON DE MONTESQUIEU,

KUVVETLER AYRILIĞI, 1748

Her devlette üç çeşit erk vardır: yasama erki, ülkenin kanunlarına bağlı olan şeylerle alakalı olarak yürütme erki ve vatandaşlarla ilgili kanunlara bağlı konularla alakalı olarak yürütme erki.

İlkine binaen prens ya da üst düzey kamu görevlisi geçici ya da daimi kanunlar yapar, daha önceden yürürlüğe konulan kanunları değiştirir veya ilga eder. İkincisine binaen savaşa ya da barışa karar verir, büyükelçileri atar ya da kabul eder, kamu güvenliğini tesis eder ve saldırılara karşı önceden hazırlık yapar. Üçüncüsü sayesinde, suçluları cezalandırır ya da bireyler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar konusunda karar verir. Sonuncuyu yargı erki, diğerini ise basitçe yürütme erki olarak adlandırabiliriz.

Vatandaşların siyasi özgürlüğü, her bir ferdin görüşlerinden ortaya çıkan bir fikirdir. Bu özgürlüğe sahip olmak için bir kişinin diğer her hangi bir kişiden korkmayacağı şekilde devletin teşkil edilmesi zorunludur.

Yasama ve yürütme erkleri aynı kişide ya da aynı üst düzey kamu görevlilerinin organında birleşirse özgürlük ortadan kalkar, zira monark ya da senato zalimce kanunlar çıkaracak ya da bu kanunları müstebitçe uygulayacak korkusuyla büyük endişeler ortaya çıkar.

Yine, eğer yargı erki yasama ya da yürütme erkinden ayrılmazsa özgürlük olmaz. Yargı erki yasama erki ile birleşirse tebaanın yaşamı ve özgürlüğü keyfi kontrole maruz kalır ve bu durumda yargıçlar kanun yapan konumuna ulaşırlar. Eğer yürütme organı ile birleşirse yargıçlar şiddet ve baskı oluşturacak şekilde hareket ederler.

İster bir kişi, ister aynı organ, isterse asiller ya da halk olsun bu üç erki kullanırken bir amacı olmalıdır: kanun yapmak, kamusal kararları yürütmek ve fertler arasındaki davaları çözüme kavuşturmak.

 

 

Montesquieu ve diğer özgürlük düşünürlerinin yazıları için yukarıdaki kaynağa müracaat ediniz:

 

 

Can Aktan tarafından özgürlük üzerine yazılan kitaplar...

 

kitabın içeriğine ulaşmak için yukarıdaki kitap kapaklarını  tıklayınız: