HAİNLİK ÜZERİNE!..
Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz...
Silinmemiş duruyor hepsi yerli yerinde...
***
Uçan giden sözler havada...
Yazdığımız sözler yerli yerinde!
***
Gölgesinde büyüdüğünü ne çabuk unuttun!
Geride bıraktığın bir hainlik!
***
Kankalık.. Kan kardeşlik!
Ama senin ki kalleşlik!
***
Dostluk!
Ama senin ki menfaatinin bittiği yerde bir düşmanlık!
***
Onlar en adi , aşağılık yol ve yöntemlerle ahlaksızlıkları üzerine bir DOSTLUK inşa ettiler!...
Birbirlerini fırsat bulsalar bir kaşık suda boğacak kadar karaktersiz bu insanlar ne gariptir ki adi menfaatleri üzerine bir dostluk inşa ettiler!
Biz ise erdem ve ahlak dolu hayatımızda iyilikler üzerine kötülükler inşa ettik!...
AHLAK VE ERDEM dolu hayatımıza HAİNLİK tohumları ektik...
***
Nankörlük yaptık...
Geçmişimizi unuttuk!
Geçmişte kazandıklarımızı unuttuk!
Ahde vefadan uzaklaştık!
Verdiğimiz sözleri unuttuk!
İyilikler elde ettik!
Ne çok da memnun olduk!
Sadakat yeminleri ettik!
Daha fazlasını yaptık!
Eğilmedik mi!
Sonra...
Vefasızlık ettik!..
Onlar bir ayran-bir köfte ile saatlerce meydanlarda bir zalimi alkışlamak için beklediler!
Ellerine tutuşturulan bayrakları sallayarak!..
O ne çok hainler hep birlikte toplanmayı başardılar!
Ama biz haksızlık ve adaletsizlik için bir araya gelemedik!
Korktuk!
Sustuk!
Sindik! Sindirildik!
***
NE ÇOK HAİN
Sizinle galiba arkadaş filandık
Işıklı günlerinde gençliğimizin.
Hayalleriyle kanatlanırdık
Gelecek, güzel Türkiye’nin.
Fakat nasıl da değiştiniz birden
Arınıp bütün o düşlerden
Buzlu sularında bencilliğin.
Ne çok hain.
Hayır, belki de değişmediniz,
Aslınız belki de buydu sizin.
Sadece zamana ayak uydurdunuz
Ortak ateşinde ısınıp gençliğin.
Sonra neyseniz o oldunuz
Asıl kimliğinizi buldunuz
Uşağı oldunuz zalimin.
Ne çok hain.
Şimdi giydiğiniz her şey markalı
Tadını aldınız zenginliğin.
O fotoğraflar parkalı markalı
Uzak bir anısı oldu geçmişin.
Fakat yine de yeri geldikçe
El atıp eski albüme
Kullanıyorsunuz reklam için.
Ne çok hain.
Aynı arsız kibir suratlarınızda
Erkeğinizin dişinizin.
İçim bulanıyor karşıma çıktıkça
Ekranlarında TV’lerin.
Kiminiz yeni yetme faşist çığırtkan
Kiminiz kaşarlanmış sırtlan,
Sanırsın kardeşi vampirin.
Ne çok hain.
Yoksul aile çocuklarıydınız
Orta halli, belki zengin.
Soyluydu sizden anneniz babanız,
Sade yurttaşları Cumhuriyet’in.
Siz hangi piç köklerden türediniz,
Kimsiniz, neden böylesiniz
Nasıl boğuldunuz içinde ihanetin.
Ne çok hain.
Zaman geçer, devran döner
Yıkılır sarayı, zindanı zalimin
Efendi uşağını terk eder
Gereği kalmayınca hizmetin
Hele azıcık da diklendiniz mi
Yersiniz kaçınılmaz tekmeyi
Hadi, sıkıysa diklenin
Ne çok hain.
Kimliksizler, omurgasızlar
Hedefisiniz şimdi lanetin.
Ne hizmetinde olduğunuz iktidar
Ne sahte parıltısı şöhretin
Kurtaramayacak sizi bu lanetten,
Halkın içinde yükselen nefretten,
Artık hiç değilse susmayı deneyin.
Ataol Behramoglu
***
Ne güzel yazmışsın be Behramoğlu!
Ne güzel yazmışsın!
O Piç köklerinden türemiş insanları ne güzel anlatmışsın!
Hain insan her yerde haindir!
Ünvanı, makamı, mevkiisi ne olursa olsun!
Doğrudur!
Hangi televizyon kanalı açsan orada rastlarsın onlara!
Nasıl da savunurlar haksızlığı, zulmü!
Nasıl da yalan haberler yaparak överler!
Nasıl götürürler o cife kokan paraları evlatlarına!
Sözümona dindarlar! Helalden, haramdan çok söz ederler ama!
O Piç köklerinden türemiş insanlar değil mi onlar!
Günahkarın cifeden daha pis koktuğunu ve pisliğin
başkasını temizleyeceğini bilmiyor musun?
Böyle iken sen, pis pis koktuğun halde başkasınıtemizlemeye nasıl cesaret edersin?
Yazık sana, rezaletlerle yoğrulup dururken, insanlara fazileti nasıl emredersin?
Gazzali
Ne çok hain insan var etrafınıza bir baksanız!
Çok ama çok hain!