HAYAT FANİ!

 

  

“Bilmediğiniz kelimelerin altını çizin derdi öğretmenim.. Bunca yıl, bunca yol, bunca hayat ve kitaptan sonra bütün kelimelerin altını çiziyorum.. -öğretmenim, artık izin istiyorum...” Murathan Mungan’ın bu dizeleri benim de duygularıma tercüman oluyor...

Yıl 2008... Yaşım 45...

Yıl 2017... Yaşım 54...

Galiba artık bir şeyleri farklı düşünmenin zamanı geldi, benim için de... Aynen Mevlana’nın ifade ettiği üzere; bunca yıl, gözlerimin cevherlerini kitaplarda eskittim... Artık, şöyle durup geriye baktığımda “ne için?”, “kimin için?”, “kiminle birlikte?” sorularıyla bu fani dünyaya kendimi feda etmenin ne anlama geldiğini sorguluyorum... Asla, yüreğimin içinde saklı tuttuğum etik, erdem, adalet, yardımseverlik, sosyal sorumluluk, hümanite gibi değerlerden uzaklaşmayarak!... Kişisel hedonizmin ve egoizmin esiri olmayarak!... Fakat sorgulayarak!...


“ne için?”

“kimin için?”

“kiminle birlikte"

 "nereye kadar?"...

Bu fani dünyada bugüne değin yaptıklarımla bir izini hak ettiğimi düşünüyorum...

Yaşam felsefemi yeniden düşünüyorum, sorguluyorum, yeniliyorum...

 

Yürü bre yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün


Karacaoğlan

 

Ne bilginler geldi,neler buldular
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar…

Niceleri geldi neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenlerde hep senin gibiydiler


Ömer Hayyam

 

Gittiler... Bana dünyam
Birdenbire boş geldi.
Seçilmiş oldu eşyam.
Odalarım loş geldi.

Gözlerim müebbette,
Günü gelir elbette...
Gelir Melek nöbette,
Safa geldi, hoş geldi.
Necip Fazıl Kısakürek

 

Yürü yürü yalan dünya
Yalan dünya değil misin
Yedi kez boşalıp yine
Dolan dünya değil misin
Bir od bıraktı özüme
Duman girdi gözüme
Bu gözle bugün yüzüme
Gülen dünya değil misin
Bir od bıraktın vay dile
Tutuştum yandın dert ile
Kıyamete bir kurt ile
Kalan dünya değil misin
Nide idim dağlar aşıp
Dağlar aşıp sular geçip
Havanın önüne düşüp
Yelen dünya değil misin
Yunus Emre’m sür sefayı
Sür sefayı çek cefayı
Ol Muhammed Mustafa’yı
Alan dünya değil misin
Yunus Emre

 

Yürü bre yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün

Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün

Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün

Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün

Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün

Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün

Karac'oğlan der nasıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşına
Baykuş konar öter bir gün
Karacaoğlan

 

 

Yalan Dünya
Yürü bire yalan dünya
Yalan dünya degil misin
Hasan ile Hüseyin'i
Alan dünya degil misin

Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz Kurt ile kiyamete
Kalan dünya degil misin

Tanri'nin Aslan'in alan
Düldül'ü daglara salan
Yedi kere işsiz kalan
Kalan dünya degil misin

Bak şu kişa, bak şu güze
Ciger kebap oldu köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya degil misin

PIR SULTAN'im ne yatarsin
Kurmuş çarkini dönersin
Ne konarsin. ne göçersin
Kalan dünya degil misin


Pir Sultan Abdal