HAYVANLAR ÜZERİNE

 

“İnsanları tanıdığımdan beri hayvanları severim.”
Arthur Schopenhauer

 

Gerçekten de tüm içtenliğimle  buna benzer sözler sarf etmişimdir!...

Bir Yumak'la yanı evde yıllarımız geçti!... Bir güzel kedimiz oldu... Yumak...  Aynı evde yıllarca yaşadık...

 Yumak'la tanışmak için tıklayınız:

Evde her zaman evcil hayvanlarımız oldu... Kuş, kaplumbağa, horoz, tavuk...

Hayvanları her zaman çok sevdim ve çok seviyorum...

Dünyanın en büyük doğal hayvan yaşam alanlarını gezdim, gördüm...

Kruger, Serengeti, Masai Mara, Amboseli, Chobe ve daha birçok safari parklarını gezdim...

Başta NatGeo Wild olmak üzere belgesel programlarını izleyerek hayvanların dünyasını daima öğrenmeye çalıştım ve çalışıyorum...

““Köpekleri sevmeyen insanlara güvenmiyorum; fakat bir köpek bir insanı sevmezse, o köpeğin hislerine güvenirim.”
Albert Einstein

 

***

Hayvanları tanıdıkça hayvanlar hakkındaki yanlışlarımızı daha fazla düşünmeye başladım...

Hemen söyleyeyim... Vejetaryen değilim...  Hayvansal kaynaklardan elde edilen ürünleri de satın alıyorum ve tüketiyorum...

... ama eskiden daha farklı olarak vejetaryen felsefeyi, vejetaryenizmi, veganizmi, vegan yaşam felsefesini anlamaya çalışıyorum...

Örneğin, dağ evimde halihazırda bir çok hayvan besliyoruz... Geçenlerde bir de dört adet bıldırcın aldım... Fakat pisliğini temizlemek ve saire zahmetli geldiğinden dağ evimizde muhafaza etmek istemedik...  "Bıldırcın eti, çok güzeldir. Kesip yiyebilirsiniz.." diyenler oldu... Böyle bir şeyi asla kabul edemeyeceğimi ve yapamayacağımı söyledim... Oysa kendimle çeliştiğim aşikardı. Zira sıklıkla bir bütün olarak bütün bir oğlak satın alıyorum... Ayrıca koyun, kuzu, dana etleri satın alıyorum ve pekala yiyoruz!...

““Hiçbir şart altında... Bir hayvanı; yemek için öldürme. Ben hayatımda asla et yemedim. Asla, tadının nasıl olduğunu bile bilmem. Ve öldürmek; bir endüstri haline gelmiş. İnsanları doyurmak için hayvanları öldürmek...”
Jiddu Krishnamurti

““Yeryüzünü kirlettik. Kuşların ve hayvanların türlerini yeryüzünden sildik. Yavru fokları öldürüyoruz. Nasıl bir insan evladı böylesi bir şey yapabilir? Kadının biri kürk giyecek diye… Ve bu adam dönüp: 'Eşimi seviyorum.' diyecek.İşte budur bizim medeniyetimiz.”
Jiddu Krishnamurti

 

Daha sonra hayvanlara yaptığımız eziyetleri, soykırımları, katliamları sorgulamaya başladım...

Müslüman aleminin kurban bayramı...

Hayvan katliamı mı yoksa!

Plutarkhos'u okuyorum...

“Bana, Pisagor'un o zamanlar et yemekten ne sebeple uzak durduğunu soruyorsunuz. Kendi adıma, ne gibi bir mizaçla, ruh hali veya sebeple yapılmış olursa olsun, ağzına ilk defa et süren, ölü bir hayvanın etini diline değdiren, birilerinin önüne bu ölü bedenleri ve onların hayaletlerini koyan insanların, bu parçalara nasıl et ve erzak olarak isim verebildiklerini, ki bu hayvanlar kısa süre önce boğazlanmış, çığlıklar atmış, taşınmış ve ardından doğranmış hayvanlar oluyor. Bu insanlar; gözlerinin önünde öldürülen, derisi yüzülen ve parçalara ayrılan hayvanların kanının görüntüsüne nasıl tahammül edebiliyor, bu hayvanların başına gelen şey, lezzetini nasıl etkilemiyor, başkalarının etlerini nasıl çiğneyebiliyor, bu ölümcül yaralara baharat gibi şeyler katarak nasıl yenebilir hale getiriyorlar, cidden çok taktir ediyorum.”


Plutarkhos

 

Bu satırları okuyunca hayvanlar da acı çekiyor diye düşünüyorum! Daha önce yanı başımda kesilen hayvanları görünce hiç bir zaman böyle düşünmezken şimdi hayvanların da bizler gibi acı çektiklerini, çekebileceklerini düşünüyorum...

Faydacı felsefe  üzerine görüşlerini okuduğum Jeremy Bentham'ın şu sözlerini okuyunca bir yanlış inancımı daha düzeltme ihtiyacı hissediyorum...

“Yetişkin bir at ya da köpek, ussal kapasitesi ve iletişim yetileri bakımından, bir günlük, bir haftalık, hatta bir aylık bir bebekle kıyaslanamayacak kadar gelişmiştir. Kaldı ki öyle olmadığını farz edelim, bunun ne önemi olurdu? Asıl soru, ‘akıl yürütebiliyorlar mı’ ya da ‘konuşabiliyorlar mı’ değil, “acı çekebiliyorlar mı’ sorusudur.”
Jeremy Bentham

 

“Eğer ki cennet varsa, erdem sahibi olmakla gidiliyorsa oraya, köpeğiniz oraya gider de siz dışarda kalırsınız. Bütün yaratıklar içinde İnsan kadar iğrenci yok. Bütün canlılar arasında bilinçli şekilde kötülük yapma becerisine sahip olan tek canlı o. Acı verdiğini bilerek, spor olsun diye bir başka canlıya ızdırap çektiren tek yaratık İnsan.”


Mark Twain

 

Bir küçük kuzu düşünün...  Küçük güzel bir oğlak düşünün..

Keserek onlara verdiğimiz acıyı düşünün!

““Bir kuzunun hayatı bir insanın hayatından daha değersiz değildir.”
Mahatma Gandi

“Diğer hayvanları köleleştiren, hadım eden, üzerinde deney yapan ve onlardan biftek yapan insanların, hayvanların acı hissetmediğine dair anlaşılması kolay bir eğilimi var. İnsanlar ve “hayvanlar” arasındaki keskin ayrım, eğer biz hayvanları zerre kadar pişmanlık ya da suçluluk duygusu hissetmeden irademize boyun eğdirmek, bizler için çalıştırmak, onları giymek, onları yemek istiyorsak hayati öneme sahiptir. Hayvanlar fazlasıyla bizim gibiler.”
Carl Sagan

 

İnsanın doğaya, çevreye, hayvanlara verdiği zararı giderek daha fazla düşünüyorum...

İnsan doğayı katlediyor...

Çevreyi kirletiyor... Yok ediyor...

Hayvanları Tanrı'nın kendisine sunduğu nimetler olarak görüyor.. Acımasızca kesiyor, parçalıyor, doğruyor, ateşte pişiyor ve yiyor!

Okuyun lütfen... Büyük Fizikçi Albert Einstein'ın sözlerini okuyun... George Orwell'i okuyun... Arthur Schopenhauer'ı  okuyun... Osho'yu okuyun...

““İnsanoğlunun en büyük zaafı, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanması. Hatta bütün yiyecekleri, hayvanları ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. Evren dediğimiz bütün içerisinde, kendisini diğer canlılardan ayrı tutuyor. Çevreyi istediği gibi kullanıyor. Yıkıyor, yok ediyor. Halbuki insanoğlu bu evrende zincirin sadece küçük bir parçası. Bunu reddederek aslında kendisine bir hapishane yaratıyor. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük. Tabii bu da tam olarak mümkün olmayabilir ama bu çabanın kendisi de bir özgürlük.”
Albert Einstein

 

“Yaradılış Kitabı'nın en başında bize Tanrı'nın insanoğlunu balıklar kuşlar ve tüm yaratıklar üzerinde egemenlik kursun diye yarattığı söylenir. Yaradılış Kitabı'nı yazan insandı elbette, at değil. Tanrı'nın insana hayvanlar üzerinde egemenlik kurma iznini verip vermediği pek belli değil. Daha akla yakın olanı, insanın inekle at üzerinde kurduğu egemenliği kutsasın diye Tanrı'yı yaratmış olması. Evet, bir geyiği ya da ineği öldürme hakkı insanoğlunun üzerinde görüş birliğine vardığı tek şey, en kanlı savaşlar sırasında bile. Bu hakkı verili saymamızın nedeni hiyerarşinin en tepesinde olmamız. Ama hele oyuna üçüncü kişi girsin -kendisine Tanrı tarafından, 'bütün öteki yıldızlardaki yaratıklar üzerinde egemenlik kuracaksın' denen, başka gezegenden bir yaratık - Yaradılış Kitabı'nı elde bir saymamız o an imkansızlaşır. Bir Marslının arabasına koşulan ya da Samanyolu sakinleri tarafından şişte kızartılan bir insanoğlu belki tabağındaki dana pirzolasını hatırlar da, inekten (çok geç olarak!) özür diler.”
Milan Kundera

 

““Ben her zaman vicdan azabı ile hayvan eti yedim.”
Albert Einstein

 

“Gençliğimden bu yana et yenilmesine karşıyım. Bir gün insanların hayvanları öldürmeyi tıpkı insan öldürmek gibi cinayet kabul edeceğine inanıyorum.”
(Verrà il tempo in cui l'uomo non dovrà più uccidere per mangiare, ed anche l'uccisione di un solo animale sarà considerato un grave delitto)
Leonarda Da Vinci

 

“Eğer samimi şekilde kendinizi et sektöründe köleleştirilmiş, suni bir dünyaya mahkum edilmiş, uzun, sağlıklı yaşama şansı elinden alınmış, zamanın çoğunda güneş ışığından mahrum edilmiş hayvanların yerine koyup sonrada mezbahada bacağınızdan baş aşağı asılı bir şekilde asılı dururken, birisinin, boğazınızı kesip, vücudunuzu parçalara ayırdığını hayal ederseniz, vicdansız bir gelenek olan et yeme geleneğinin neden ortadan kaldırılması gerektiğini anlardınız. Evrimi destekleyen kuvvet, kibir, hırs ya da açgözlülük değil, merhamet olmalıdır.”
Gary Yourofsky

 

“Zevk ve acıyı, mutluluğu ve ıstırabı hissetme kabiliyetleri esas alındığında, insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur.”
Charles Darwin

 

“İnsancıl kesim diye bir şeyin olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?
Sizce insancılın tanımı nedir?
İnsancıl tecavüz diye bir şeyin varlığına inanıyor musunuz peki?
İnsancıl çocuk tacizi?
İnsancıl kölelik?
İnsancıl soykırım?
Size göre soykırımın tanımı nedir?
İnsanların topluca katledilmesi mi; yoksa masum varlıkların topluca katledilmesi mi?
Ben masumların katledilmesi olduğunu düşünüyorum.
Bu da bizi en büyük soykırım katliamına getiriyor; her yıl sadece Amerika'da 10 milyar kara hayvanı, 18 milyar deniz canlısını öldürüyoruz.
Sağlık, hayatta kalma, nefsi müdafa nedenleriyle değil.”
Gary Yourofsky

 

“Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.”


George Orwell

 

“Hayvanlar ve insanların aynı madde ve tozu paylaştığına ilişkin bu son derece basit ve sorgulanamaz gerçek, insanların zihinlerinde yer ettiği zaman, hayvanların gerçekten hakları olacak ve canları rezil bir serserinin ruh hali ve vicdansızlığına bağlı olmaktan kurtulacaktır. Ancak o zaman, şarlatan doktorlar sayısız hayvan üzerinde en cani işkenceleri deney adı altında uygulayamayacak, tüm tuhaf ve cahilce arzularını gerçekleştiremeyecekler.”
Arthur Schopenhauer

 

““İngilizcedeki karşılığı “animal” olan bu hayvan kelimesi kötü bir şey değil; “anima” kökünden geliyor. Tek anlamı var: Canlı olmak. Canlı olan herhangi bir kimse hayvandır. Ama insana hep şöyle dendi : “Sen hayvan değilsin; hayvanlar senden çok daha aşağıda. Sen insansın.” Sahte bir üstünlük duygusu aşılandı sana. İşin gerçeği, varoluşta üstünlük ya da aşağılık yoktur. Varoluş için her şey eşittir; ağaçlar, kuşlar, hayvanlar, insanlar. Varoluşta her şey olduğu gibi kabul edilir, aşağılama yoktur.”


Osho