VASATLARIN HAKİMİYETİ: MEDOKRASİ

devlet yönetiminde ve siyasette vasatlık üzerine

 

En yakınımdaki aile üyelerimden, akrabalarımdan ve kimi zaman başkalarından sitem içeren samimi bir tavsiye duyuyorum:

_ Neden siyasete atılmıyorsun?"

Biraz da espri ile karışık cevap veriyorum:

- Davet etmiyorlar.  Davetsiz bir yere gidilmez.

_ Sahi davet etmiyorlar mı?

_Evet etmiyorlar.

_ İllaki davet mi lazım. Gidip mücadele etmen lazım.

- Ben onu yapamam. Karakterime uygun bir şey değil.

 

***

siyaset, vasatların oyun alanıdır...

bürokraside kalıcı olanlar vasatlardır...

danışmanlar, kifayetsiz muhterislerden seçilir...

makam sahipleri, eğilip-bükülmeyi beceren vasatlarlardır.

 

Siyaset nihayetinde bir oy mücadelesi alanıdır. Siyaset içinde mücadele kimi zaman ( ya da daha doğru bir ifadeyle çoğu zaman) nitelikli insanların yapamayacağı ya da yapmaktan kaçındığı ya da yapmak için fırsat bulamadığı bir alandır. Böyle olunca da deyim yerindeyse “ortam vasatların oyun alanı”na dönüşür. Ben bu oyun alanını “medokrasi” (mediocracy) olarak adlandırıyorum. Medokrasi, siyasal karar alma sürecinde “vasatların egemenliği” ya da "vasatların hakimiyeti” olarak tanımlanabilir.

Nitelikli oyuncular oyun dışında kalınca oyun alanı vasatlara kalır ve oynanan da nihayetinde vasat bir oyundur. En başta aday olan seçmenlerin vasatlığı dikkat çeker. Siyaset vasıtasıyla rant elde etmek isteyenler bu yarışta aktif bir mücadele verirler ve sonuçta aday olmayı ve hatta seçilmeyi başarabilirler. Parlamentolarda seçilmişlerin kompozisyonundaki bu vasatlık çoğun zaman eleştiriye tabi tutulur. Lider ve onun emrindeki oligarşik parti yönetimi meslek ve kariyerlerinde çok başarılı kişileri ileride kendilerine bir alternatif olabilecekleri için düşüncesiyle dışlayabilirler ve bir iddiası olmayacak vasatların seçilmesini arzu edebilirler.

 

***

 

Bu açıklamalardan sonra ilk olarak şu tespiti yapabiliriz. Medokrasinin hakim olduğu bir düzende “millet iradesi”nin bir anlamı ve değeri var mıdır?  Nihayetinde seçmenler vasatlar için oy kullandıklarını bilirler ve bu durum vasat-üstü nitelikli seçmenleri ilgisizliğe ve kayıtsızlığa yöneltebilir. “Bu adam(lar) için mi oy kullanıyoruz?” türündeki küçük tepkiler sanıldığından fazla bir “kelebek etkisi” yaratabilir ve seçmenlerde “sürü etkisi”ne dönüşerek onları ilgisizliğe sevk edebilir.

Öte yandan, vasatlık ya da medokrati (mediocrity)  kararsız ve çekimser seçmen grupları yaratabilir. Vasatlar, vasat bir bilgi ve beceriye sahip olan, kendi halinde, suya-sabuna el dokundurmayan türden insanlardır. Bir konu ile ilgili görüş bildirmekten, yorum yapmaktan bilinçli olarak kaçınırlar. Evet ya da hayır demek yerine susmayı, çekimser kalmayı yeğlerler. Bu medokratik mentalite de siyasal karar alma sürecinde kararsızlığı ortaya çıkarır ve optimal karar alınmasını güçleştirir.