MUTLULUK FELSEFESİ VE MUTLULUK AHLAKI ÜZERİNE...

 

Mutluluk nedir?

Nasıl mutlu olunur?

Mutlu olmak için ne yapmalı? Nasıl yaşamalı?

Neler yapmalıyız ya da yapmamalıyız ki mutlu olalım ve mutluluğumuzu sürdürelim?

Mutluluk getirecek şeyler nelerdir? Bizi mutsuzluğa götürecek şeyler nelerdir?

 

***

Zor sorular!

Mutluluk ahlakı üzerine düşünerek bu zor sorulara yanıtlar arıyorum...

***

Eski Antik Çağ Ahlakı, ahlaki değer yargılarını mutluluk amacına yönelik olarak belirlemeye çalışmıştır. Antik Çağ düşünürlerinin hemen hepsi (Sokrates, Platon, Aristo, Epiküros ve diğerleri) “mutlu olmak için insanoğlu ne yapmalı, nasıl yaşamalı?” sorusu ile ilgilenmişlerdir. Bu bakımdan bu eski Antik Çağ ahlak anlayışı Mutluluk Ahlakı (Eudaimonism) olarak isimlendirilir.  Önemle belirtelim ki, hemen hemen tüm Antik Çağ ahlak öğretileri eudaimonist karekter arzeder. Örneğin, Demokritos’ a göre mutluluk “euthymia” (ruhun iyi durumda olması) ve “ataraksia” (ruh dinginliği) ile olur. Haz ve acı, yararlı ve yararsızın temel kriterleridir.

Demokritos’un mutluluk ahlakı anlayışı, Kirene Okulu’nun kurucusu Aristippos ’ da daha net bir şekilde görülebilir. Aristippos’e göre “haz” (hedone) veren şey iyi, acı veren şey kötüdür. Kirene Okulu’nun bu Haz Ahlakı anlayışına (Hedonizm) adı verilir. Bu anlayışı Epikuros ve Epiktetos’ un düşüncelerinde de görmek mümkündür. Yakın Çağ’da bu haz ahlakı anlayışına benzer bir ahlak anlayışı da Jeremy Bentham  ve onu takiben John Stuart Mill tarafından savunulmuştur. Bentham ahlakında “en üstün iyi” (Summum Bonum) faydadır.

 

***

Mutlu olmak mı istiyorsun!

Kayıtsız, ilgisiz, sorumsuz, vurdum-duymaz bir insan olacaksın!

Üç maymun karakterine sahip olacaksın: görmedim, duymadım, konuşmadım...

Aptal olacaksın!

Cahil olacaksın!

"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.." diyen bir insan olacaksın!

"Gölge etme başka ihsan istemem..." diyen bir insan olacaksın!

"Bana ne!", "Ben mi değiştireceğim..", "Böyle gelmiş böyle gider.." diyen bir karakter olacaksın...

Korkak olacaksın!..  Bir kavga, haksızlık ya da sorun mu gördün hemen oradan sıvışacaksın!

Velhasıl karaktersiz bir insan olacaksın!

O zaman mutlu olabilirsin! En azından mutlu olmazsan bile kendine mutsuzluk alanları yaratmamış olacaksın!

***

Bırakalım bu ahlak-dışı mutluluğu biz gerçek mutluluk ahlakının arayalım!

***

 

Aristo ile başlıyorum..  

“Mutluluk bize bağlıdır.”
Aristoteles

Doğrudur!...

Mutluluk bizim içimizdedir!

Hamurumuzdadır!

Mayamızdadır!

Genlerimizdedir!

Mutluluk bazen insanın tam içindedir!..

Negatif dışsal faktörlerden bağımsız olarak  bazı insanların çok mutlu oldukları gözlemlemiş bulunuyorum!

Parasız, işsiz-güçsüz ama tüm olumsuz koşullara rağmen o hayatta yine de gülmeyi, eğlenmeyi biliyor!

Böyle çok insanlar gördüm ve tanıdım...

“Dünyada mutlu dediğimiz insanların en göze çarpan özellikleri

kendilerinde yaşama zevki olmasıdır.”


Bertrand Russell

 

***

Sokrates ve Seneca ile devam edelim...

“Mutluluk daha fazlası için uğraşarak değil; daha azdan keyif duyma kapasitesine ulaşma ile elde edilir.”


Sokrates

“İnsanlığa bahşedilmiş en büyük nimet, herkesin içinde ve ulaşabileceği bir yerdedir. Bilge kişi sahip olmadığını istemek yerine, kendinde ne varsa onunla mutlu olmayı bilir.”


Seneca

Doğrudur!...

Mutluluk, yetinmek ile olur!..

İhtiraslarına gem vurmakla olur!

Bütün ızdıraplar, ihtiraslardan doğar ve beslenir!

O zaman mutlu olmak istiyorsan eğer ihtiraslarını, isteklerini, arzularını sınırlandır!

Mutlu olmanın bana göre tavsiye edilecek altın kurallarından birisi budur...

“Mutluluğu; isteklerimi tatmin etmek yerine, onları sınırlayarak buldum.”


John. S. Mill

“İnsanın çok mutlu olması için, ihtiraslarından uzaklaşması yeter.”


Voltaire

 

***

Ortaçağda Hiristiyan ve İslam dini de eudaimonist karakterdedir. Bazı dinsel ölçüler ve normlar “öteki dünya mutluluğu” için gereklidir. Gerek Hiristiyan ve İslam dininde, gerekse diğer dinlerde temel dinsel inançlar ve buyruklar, ahlaki değer yargılarının temelini oluşturur.

 

***

 

Dindar bir insan, bu dünyadaki mutluluğun ancak "öte dünya mutluluğu" kavranarak mümkün olacağını savunur... 

Bu idrak ve iman olmadan insanın mutluluğu yakalayamayacağı ifade edilir...

Hakiki mutluluk bu mudur?

Bir dindar için böyledir...

 

“Hakiki mutluluk, varlığın yaradılış hikmetini kavramak suretiyle yüce yaradana yükselmek ve ona inanmak, ilahi alemi tefekkür etmektir.”


İbn-i Sina

 

***

 

Dinsel ahlakın karşısında bir Laik Ahlak  anlayışını  ilk savunanların başında ise Francis Bacon  gelir. Bacon’a göre dinsel inançlar ve buyruklar olmadan da ahlaka ulaşılabilir. Ahlaki değer yargılarının akıl (logos) yoluyla bulunabileceğini savunan ahlak felsefesi öğretileri de geliştirilmiştir. Stoa Ahlakı buna bir örnek olarak gösterilebilir. Stoacılara göre genel doğru yasalar ancak “akıl” (logos) yolu ile bulunabilir. Bu bakımdan stoa ahlakını rasyonalist ahlak felsefesi olarak adlandırmak mümkündür.

 

***

 

Mutluluk ahlakının dışında ahlakı başka açıdan ele alan bir diğer öğreti de “ödev ahlakı” dır. Ödev ahlakında “nasıl mutlu olabilirim” sorusu değil “benden istenilen ve beklenilen nedir” sorusu  önem taşır. Ödev ahlakını en iyi ortaya koyan düşünür ise Immanuel Kant’dır. Kant’ın ödev ahlakı Kategorik imperatif (koşulsuz kesin buyruk) olarak bilinir. Kategorik imperatif, Kant tarafından şu şekilde ifade edilmiştir:

 

“Aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebileceğin bir maxime göre hareket et.”

Immanuel Kant

 

Bu ilke, neyi yapmamız gerektiğini değil “neyi istememiz” gerektiğinin önem taşıdığını belirtmektedir. Burada “yapma” değil “isteme” önemlidir. Kant’ın ödev ahlakında dışarıdan gelen bir buyruk ya da emir  değil, aksine “ben” den gelen bir “iç isteme” sözkonusudur.

***