ORTAK MALLAR TRAJEDİSİ

ORTAK KULLANIM TRAJEDİSİ

 

“Tanrı dünyayı yarattı ve insanlara verdi. Demek ki; dünyanın toprağı ve bu toprağın bütün ürünleri insanların ortak malıdır. Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin.

Çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizin malıdır.”

Şeyh Bedreddin

 

 

Şu insanoğlu yok mu!

Yeryüzünün tüm kaynaklarını fütursuzca ve sınırsızca kullanmıyor mu?

Doğal kaynakları açgözlülükle tüketmiyor mu?

Doğayı ve çevreyi tahrip etmiyor mu?

Ortak malların aşırı kullanımı ile gelecek nesillerin haklarını gasp etmiyor mu?

Ortak malların aşırı kullanımı ile türleri yok etmiyor mu? Biyolojik çeşitliliği azaltmıyor mu?

Güzelim yabani hayatı katleden ve yok eden bir vahşi insan topluluğu...

Kendini ve gelecek nesilleri yok eden bir ortak tüketim trajedisi...

***

Garret Hardin, 1968 yılında Science dergisinde ‘’The Tragedy of Commons’’ yani,  "Ortak Malların Trajedisi" başlıklı bir makale yayınlar... Gardin'e  göre ortak malların (otlaklar, ormanlar, denizler, deniz ürünleri vs. ) bir sahibi bulunmadığından kişiler bu tür malları kendi çıkarları uğruna aşırı biçimde kullanırlar ve sonuçta bu kontrolsüz tüketim  o malın gelecek nesiller tarafından kullanımını engeller ya da tamamen imkansız kılar.  Bir kişi sahipsiz bir ortak malı kullanırken başkalarının da o malı tüketmesi ve kendisine daha az tüketme imkanı kalacağını düşünerek ihtiyacından ya da gereğinden fazla tüketim yoluna gidebilir.  Eğer her birey tek tek  buna benzer bir güdü ile hareket ederse o maldan uzun dönemde yararlanma imkanı ortadan kalkmış olur.

***

"Ortakçılık", "Ortak Mal", "Kollektif Mülkiyet", "Devlet Müllkiyeti", "Korporatif Mülkiyet", "Kooperatif Mülkiyet" ve saire...

Bu tür kollektivizm uygulamalarının sonu israfdır, savurganlıktır, verimsizliktir, hırsızlıktır ve yolsuzluktur...

 

BİR ÖRNEK:

Hardin, ortak malların trajedisini anlamamızı kolaylaştırmak için makalesinde bir örneğe de yer vermiştir. Aslında bu örnek o zaman yaşanmaya yeni başlanan ve tarihte de insanların karşılaştığı kıtlık gibi sorunları açıklamak için verilmiştir. Ancak bu kavram günümüze de uygulanabilir. Hardin ilk olarak bir mera hayal etmemizi söyler. Bu mera devlete aittir ve bir çok çoban koyunlarını otlatmaktadır. Otlağın uzun süre kullanılması herkesin yararına olacağından çobanların koyunları gereğinden fazla otlatmaması önemli bir konudur. Bu da basitçe herkesin açgözlü davranmaması sonucunu doğurur. Fakat burada bir sorun vardır; insanların sahibi oldukları koyunları günü geldiğinde satmaları gerekiyor ve koyunları kolayca satabilmek için semiz koyunlar yetiştirmeleri gerekiyor. Bu çobanların en doğal amacıdır. Öyleyse koyunlarnı olması gerekenden daha fazla otlatılması gerekir. Fakat bu davranış diğerlerinin haklarını yemekle aynı anlama gelir.  Bu düşünceyi diğerleri ve otlak açısından olumsuz olarak değerlendirirseniz, şu davranış benimsenebilir: Koyunları diğer çobanların otlattığı kadar otlatmak. Fakat burada da başka bir sorun vardır. Diğer çobanların davranışlarını kontrol edemeyeceğimize göre; içlerinden biri bile koyunlarını biraz fazla otlatmış olsa bütün iyi niyetleri boşa gidecektir. Öyleyse bu ikilemden şu sonuca ulaşabilirsiniz. Koyunları gereğinden fazla otlatma kararı, diğer çobanların da aynı kararı vermesi durumunda istenilen sonuca ulaşılacaktır. Bunun da kırılgan bir durum olduğu ortadadır. Eğer çobanlardan biri koyunları biraz fazla otlatırsa, misilleme olarak yapılacak tek şey, diğer çobanların da koyunlarını daha fazla otlatmak olacaktır. İşte o an ortak malların trajedisinin başladığı andır. Yani otlağın sonunun başlangıcı.

 

Kaynak:  B. Sürcan, "Ortak Malların Trajedisi",

http://www.tuicakademi.org/ortak-mallarin-trajedisi/