Politikacılar Güven Üzerine…
Madison’un Meleklerini Görebilir miyiz? Krallar Kılığına Bürünmüş Melekler Bulabilir miyiz?
“Devlet insan tabiatının bütün özellikleri ile yansımasından başka bir şey değil midir? Eğer, insanlar melek olsalardı, o zaman devlete gerek olmazdı. Eğer melekler insanları yönetselerdi, o zaman da devleti kontrol etmeye ve sınırlamalar getirmeye gerek olmazdı.”
James Madison
“Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir. O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin.”
Thomas Jefferson
James Madison Amerikan aydınlanmasının ve Amerikan devrimin liderlerinden birisidir. Amerikalılar onu “founding fathers” olarak kabul ederler... Bugünkü Amerika Birleşik Devletleri’ni kuran liderlerden birisidir... Madison İngiliz sömürgelerinde yeşeren devrimci fikirleri paylaşan bir kişiydi. 1779 yılı sonlarına doğru müttefik sömürgeler meclisine üye olarak seçildi. Amerika’nın bağımsızlığı için mücadele verdi. Federal bir hükümet anayasası taslağı hazırlanmasında çok önemli bir rol oynadı. 1801 yılında Başkan Thomas Jefferson’ın sekreterliği görevine getirildi. 1809 yılında Jefferson’un desteği ile ABD başkanlığına seçildi.
Gerçekten düşünüyorum da eğer yeryüzünde yaşayan biz insanlar Madison’un melekleri olsaydık o zaman devlete gerek olur muydu? Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz... Yeryüzünde dinsel kaynaklarda atfedilen türden ve nurdan yaratıldığına inanılan varlıklar mevcut değildir. En azından maddi anlamda görülebilir bir varlık olarak meleklerin olmadığını söyleyebiliriz. Meleklerin “manevi varlık” olarak var olup olmadığını ise bilemiyoruz... Bildiğimiz şu: yeryüzünde yaşayan hiç bir insan melek değildir. Melek sıfatlarına uygun ya da benzer olarak yaratılmamıştır. İnsanlar, iyi ve kötü doğaları ile mevcutturlar.
Madison diyor ki, “eğer, insanlar melek olsalardı, o zaman devlete gerek olmazdı. Eğer melekler insanları yönetselerdi, o zaman da devleti kontrol etmeye ve sınırlamalar getirmeye gerek olmazdı.” Gerçek şu ki yeryüzünde insanlar melek değil ve meleklerin mevcut olmadığı bir yeryüzünde devleti meleklerin yönetmesi diye bir şey sözkonusu olamaz.
Thomas Jefferson’un söylediği şu söz de bu açıdan çok anlamlı: “krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz?” Maalesef, yeryüzünde krallar kılığına bürünmüş melekleri değil, fakat melekler kılığına bürünmüş kralları bulabiliriz? Fakat böylesine bir kılık değiştirmeye yeltenen insanların iki yüzlü sahtekarlar olduğuna herhalde şüphe olmasa gerektir!...
Saint Paulus’a atfedilen “omnis potestas a deo” (bütün iktidar Tanrı’dan gelir) sözünün tarihin kimi zamanlarında kendine bir yer edindiğini biliyoruz. İktidar gücünü Tanrı’dan aldığını sanan ya da halkı böyle kandıran melekler (!) yeryüzünde yaşamışlar ve egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Fakat tarihten öğrendiklerimizle biz artık biliyoruz ki, o melekler halk için değil, kendi çıkarları ve zevkleri için yaşamışlardır. Bu yeryüzünde güvenebileceğimiz hiç bir melek yoktur!..
O halde...
O halde, yeryüzünde yaşayan biz insanlar bizi yönetmesi için melekler bulamayacağımızı bilmeliyiz... Bizi yönetme görevini devredeceğimiz varlıkların sadece “insan” olacağını bileceğiz ve insanların kendi çıkarlarına yönelik eylem ve davranışlarının olabileceğini bir varsayım olarak kabul edeceğiz... Yönetme görevini devredeceğimiz kişilere sonsuz yetkiler devretmeyeceğiz... Güç ve yetkilerin sınırlarını mutlaka ama mutlaka sınırlayacağız...