PROLOG

 

 

Madem ki insansın...Madem ki duyuyor, düşünüyor, seziyorsun...

Büyük hakikati bulmak için gönlünü ve idrakini

yoracaksın...

Duyduklarını ve bulduklarını söyleyeceksin...

Sen söyleyemezsen, ruhunun vasıl olduğu sırları, şiirlere, sazlara, semalara söyleteceksin...

Bütün bunları dahi söylenemeyecek ölçüde büyük sırlara erdiğin zaman ise...

İşte o zaman susacaksın! der Mevlâna Celaleddin Rumi...

 

 

Profesör olmuşsun ne yazar!... Ordinaryüs olsan ne yazar!..

Başkan, Bakan, Başbakan olsan ne yazar!...

Hakikati bulmak için gönlünü ve idrakini yormadıysan, neye yarar!...

Neye yarar ki, o gözlerinin cevherlerini o büyük hakikati bulmak uğruna eskitmediysen, eğer!...

Bir yazarsan eğer!... Yani yazar olsan ne yazar!...

 

Hiç bir kimse görmek istemeyen kadar kör değildir der İbn-i Sina... Yazık o gözlere ki,  o hakikati görmek istemiyor!...

 

***

 

Hayat ve hakikati anlamak ve kavramak yolundaki sonsuz yolculuğumuza bir kapı aralamak ister misiniz?

 

Yazdıklarımızın  boşa, boşuna olduğunun farkındayız,

her ne kadar bir şeylere hizmet edeceğini bilsek de!...

 

Bu dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan ibaret ise (Hadid:20) , öyle ise eğer...

biz de kendi kendimizi yazarak eğlendiriyoruz, oyalıyoruz, diyelim!...

Biliyorum ki:

 

"Uğraşma boşuna.  Seni ancak gördükleri

 ve duydukları kadar anlayacaklar.

Gördükleri, ancak kendi anladıkları kadarı olacak."  

 Mevlâna Celaleddin Rumi