UTANGAÇLIK ÜZERİNE...

 

Öylesine saf.. Öylesine duru... Öylesine berrak...

Öylesine utangaç... Doğal bir utangaçlık...

İlk aşkımız da öyle başlamadı mı?

Şimdi böyle utangaç aşıklar göremiyorum?

Sahi onlar da aşık mı? Yani aşk var  mı? Utangaç olmadıkları için birbirilerini tam olarak sevmiyorlar mı acaba?

“Aşk, utanma ve çekinmenin olduğu yerde vardır.”
Montaigne

 

***

 

İnsanın biraz utangaç olması güzel bir şeydir... Hele utanma duygusunun olması onu onur ve erdem sahibi bir güzel insan yapar....

 

“İnsan ne kadar fazla şeyden utanırsa, o kadar şeref ve onur sahibi olur.”
Bernard Shaw

 

“Utanma, insanın ruhunda asıldır, insanı insan olarak, muhafaza eden de budur.”
Nasr-ı Hüsrev

 

Utanma duygusu olan bir insan muhtemelen daha az dedikodu yapar!

Zulmeden br zalim insan olma ihtimali daha düşüktür muhtemelen....

 

“Utanan adam, zalim değildir.”
Edward Young

 

 

  

 UTANMAZLIK ÜZERİNE...

 



Ankara'da lise öğrencilik yıllarım... Arada Gırgır ve Fırt satın alıyorum... Oğuz Aral'ın yaratıcısı olduğu fenomen bir adam vardı.. Utanmaz Adam... Hayatı alavare-dalavere ile geçen bir sevimli soytarı tiplemesi!... Sefalet ve sefahati aynı anda yaşayan bir karakter!...  Adı Şeref'ti... ama Şerefsizin önde gideniydi! Soyadı da Haktanır! 

***

Bir de yine lise öğrencilik yıllarımdan bildiğim bir roman....  İflah olmaz bir dolandırıcı Avnussalah...  Öyle utanmaz ki! Aklınıza gelecek envai çeşit üç-kağıtçılık onun marifeti!  Utanmazlık ile bir de  şarlatanlık birleşti mi, gerisini siz düşünün artık!

 "Şarlatanlık da bir tür bilgidir. Bu bilgi, öğrenimden çok yetenekle genişler, bu mesleğin az çok bazı bilimlere bağlı olanlarıyla kızıl cahil bulunanlara kadar dereceleri vardır. Evet, şarlatanın da çoğu azı olur. Şarlatanın en belirgin işareti hiçbir gerçeğe karşı kayıtsız kalmak istemeyerek seksen dereden su getirmeye uğraşmak; dille, kalemle her konuya atılmak; bilmediği şeylerden bilir gibi bahsetmek; cahilliğini örtmekte büyük başarı göstermek; bazı bölümlerini ömründe bir defa okuduğu hafazanallah yahut hiç okumadığı ilimlerde, bilgilerde ihtisas iddia etmek; iki kere iki dört eder kesinliğiyle haksızlığı ispat edildiği halde asla kanaat getiremeyerek karşımdakine anlatamadım ki sözünden ayrılmamak; kısacası Nuh deyip de durmak; kaleminden çıkan boş şeylerin gizli hakikatler olduğuna herkesi inandırmak yolunda sıkılmayı bir kenara bırakıp her tür ikna yolunu mübah saymak; tartıştığı kişinin sözlerini ne kadar açık, düzgün, somut hakikat olsa yine anlamaz görünerek meseleyi safsatalara, karışıklığa boğmak; nihayet karşısındakini usandırarak, nefret ettirerek, iğrendirerek bir zafer kazanmış bir tavırla: Gördünüz mü şiddetli bir ispatla karşımdakinin ağzına ot tıkadım? Tartışmaya dayanamadı. İşte kaçtı... demek..."

Hüseyin Rahmi Gürpınar

 

 

***

 

Utanmazlık , utanç vericidir...

 

“Utanmamak kadar, utanç verici bir şey yoktur.”
Saint Augustinus

 

Utanmazlık , yüzsüzlüktür...

 

 

“İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni hiç şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum.”
Goethe

 

Utanmazlık , rezilliktir...

 

“Bu rezil durumdakiler kötülük de iyilik de yapmadan yaşamış olanların ruhları, Tanrı'ya başkaldırmayan, ama yanında yer almayıp, yansız kalan kötü meleklerle birlikteler. Cennet, güzelliği gölgelenmesin diye kovdu bunları, isyancı meleklere onur katmayacakları için cehennemin dibine de almıyorlar onları.”
Dante Alighieri