AHLAK KAVRAMI

 

 

Prof.Dr.C.C.Aktan

 

 

 

 “Biz: Ey Adem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet meyvelerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.”

Kur’an-ı Kerim

Bakara:35

 

 “Bir gün ormanda bir ses işittik. Kim olduğunu aradık fakat bulmadık.

Adem, bu sesi daha önce de işittiğini ancak, sesin nereden geldiğini farkedemediğini söyledi... Adem, bunun Tanrı olduğunu söyledi...  Tanrı, bizim o ağaçtan meyve yemememizi, eğer yersek kesinlikle öleceğimizi bildirmişti... Adem, onun iyilik ve kötülük ağacı olduğunu söyledi.

“İyi ve kötü mü?

“Evet.”

“O ne demek?”

“Ne ne demek?

“İyi ne demek?

“Bilmiyorum. Nasıl bilebilirim ki?”

“Peki, o zaman kötü ne demek?”

“Bir şeyin adı olduğunu sanıyorum, fakat ne olduğunu

bilmiyorum.”

“Fakat Adem, onun ne olduğunu sen bilmelisin.”

Benim neden bilmem gerekiyor?” Onu  hiç görmedim ki, ben görmediğim şeyin nasıl olacağını nasıl bilebilirim ki?”

Mark Twain[1]

 

           

 

Tüm insan neslinin babası ve anası olarak kabul edilen Adem ve Havva’nın ilk defa “iyi”  ve “kötü” ile nasıl karşılaştıklarını anlatan yukarıdaki sözler bugün bizim  “ahlak” olarak adlandırdığımız konuları çok sade olarak ortaya koymaktadır.

 

            Ahlak, insan ilişkilerinde “iyi” ya da “doğru”  veyahut  “kötü”  ya da “yanlış” olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade eder.  Ahlak kavramını Katip Çelebi ünlü Keşfu’z-zunun adlı eserinde şu şekilde tanımlamaktadır:

 

“Ahlak ilmi faziletler ve reziletler ilmidir ki, nefsi faziletlerle süsleme ve reziletlerden koruma yollarını gösterir.”

 

Gerçekten de, Katip Çelebi’nin tanımı ahlak kavramını çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

            Ahlak, kelimesinin etimolojik açıdan kökeninin  Arapça “hulk” ; Yunanca “ethos” ve Latince “mos” kelimelerine dayandığı bilinmektedir. Arapça “hulk”, “huy” anlamına gelmektedir. Arapça “ahlak-ı hamide” ve “ahlak-ı hasene” iyi ahlak; “ahlak-ı zemime” ve “ahlak-ı seyyie” ise kötü ahlak anlamlarına gelmektedir.

 

            İngilizce’de ahlak kelimesinin karşılığı olarak kullanılan “ahlak” (ethics) kelimesinin kökeni ise Yunanca “ethos” dan gelmektedir. Yine İngilizce de ahlak kavramını ifade etmek üzere kullanılan “morality” kelimesi Latince “mos” kelimesinden türetilmiştir.

 

Ahlak, bir sosyal bilim dalı olarak toplum içerisinde oluşmuş örf ve adetlerin, değer yargılarının, normların ve kuralların oluşturduğu sistem bütününü inceler. Bu sistem bütünü; bir bireyin, bir grubun ya da tüm toplumun doğru ve yanlış davranışlarını belirler ve yönlendirir.

 

 

 

Ahlak bilimi içerisinde  incelenen başlıca konular ise şunladır:

 

·        İyi ve kötünün ayırdedilmesi,

·        Doğru ve yanlışın belirlenmesi,

·        İnsanın yapması gereken ya da insanlardan yapılması beklenen davranış ve eylemlerin tespit edilmesi,

·        İnsanların yapmaması gereken ya da insanlardan yapılmaması istenen davranış ve eylemlerin tespit edilmesi,

 

            Ahlak bilimi özetle, ahlak kurallarını ele alan bir disiplindir. Ahlak kurallarının temel özelliklerini ise şu şekilde özetlemek mümkündür:

 

·        Ahlak kuralları, belirli bir kişi, grup ya da toplum için geçerli olan değer yargılarıdır. Ahlaki kurallar genel geçerliliğe sahip değillerdir. Bir başka ifadeyle, neyin doğru, neyin yanlış, neyin iyi ya da kötü olduğu kişiden kişiye, gruptan gruba ve nihayet toplumdan topluma değişebilir. Örneğin, bir kişi için doğru olan, diğeri için doğru olmayabilir. Özetle, ahlak kuralları subjektif , yani kişiden kişiye değişen değer yargılarını ifade eder.

 

·        Ahlak kuralları, belirli bir yerde geçerli olan değer yargılarıdır. Herkes için genel geçerliliğe sahip ahlaki kurallar olmadığı gibi her yerde genel geçerliliğe sahip ahlaki kurallar da yoktur. Bununla birlikte, bazı davranış ve eylemlerin (örneğin, yalan söyleme, hırsızlık yapma vs.) herkes tarafından ve her yerde kabul edildiğini söylemek mümkündür. Burada ifade edilmek istenen tüm ahlak kurallarının her yerde geçerli olmadığıdır.

 

·        Ahlak kuralları, belirli bir zamanda geçerli olan değer yargılarıdır. Bugün geçerliliği olan bir ahlak kuralı, önemini zamanla kaybedebilir , hatta değersiz olabilir.

 

            Ahlak insanlararası ilişkilerde nasıl davranılması (ya da nasıl davranılmaması) gerektiğini gösteren kendiliğinden oluşmuş (spontan) ve hazır bir değer yargıları sistemidir. Ahlak kuralları kendiliğinden oluşur, ancak daha sonra “hukuk kuralı” haline dönüşebilir.

 

            Bu açıklamalarımız çerçevesinde ahlak kavramını daha bilimsel olarak şu şekilde tanımlamamız mümkündür. Ahlak, toplumsal yaşamda, belirli kişi, grup ya da toplum için belirli zamanda ve belirli bir yerde geçerli olan (ya da geçerli olması beklenen) değer yargılarının, örf, adet, norm ve kuralların oluşturduğu bir sistem bütünüdür.

 

            Yukarıdaki tanım bazı açılardan eleştirilebilir ve doğru bulunmayabilir. Ancak şu kadarını söyleyelim ki,  ahlak; “iyi” ve “kötü” yü araştıran alandır.


 

[1] Mark Twain, “Eve’s Diary,” Letters from the Earth, New York: Harper &Row, 1974. Pp.75-76. (Şu eserden dolaylı olarak aktarılmıştır: R.C.Solomon, Morality and Good Life, 2nd ed. New York: McGraw Hill, Inc. 1992. P.1.

  Kaynak: C.C.Aktan,  Ahlak ve Ahlak Felsefesi, İstanbul: ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği Yayını, 1999.