SEÇİM:

DEMOKRASİ İÇİN GEREKLİ, FAKAT YETERLİ DEĞİL!...

 

Prof.Dr.Coşkun Can Aktan

 

 

“..halkın içinden on beş kişiyi seçmeyi akıl ediyoruz, sonra en önemli davamızı tutup bilgisizliğin, adaletsizliğin ve kararsızlığın anası olan halkın oyuna bırakıyoruz. Akıllı bir insanın, hayatını düşüncesiz bir sürünün oyuna bırakması, akıl karı mı?”

 “...Halk öyle şaşkın, öyle başıboş bir kılavuzdur ki, ne kadar zeki, ne kadar becerikli olsak adımlarımızı ona uyduramayız. Her kafadan çıkan bütün o karmakarışık sesler, bizi dört bir yana sürükleyen o aba sözler,  fikirler arasında doğru yolu bulmak olacak iş değildir. Bu kadar kararsız, serseri bir varlığı kendimize kılavuz saymayalım.”

Montaigne[i]

 

Demokrasi konusunda bir yanılgımızı Montaigne’den daha iyi ifade eden bir başka düşünür var mıdır bilemiyorum!..

Günümüzde “temsili demokrasi” olarak ifade ettiğimiz siyasal sistemi  “gerçek demokrasi” olarak görmek trajik bir yanılgıdır. Temsili demokrasi anlayışında seçimden galip çıkan  temsilciler  kendilerini  halkın hür iradesi ile seçilmiş vekiller olarak görmektedirler. Siyasal iktidarın meşruiyyeti,  seçim ve oylama mekanizmasına bağlanmıştır. Bu meşruiyyet inancı, siyasal iktidarların sahip oldukları güç ve yetkilerin de sınırlanmasının doğru olmadığı düşüncesini yaygınlaştırmıştır. Öyle ki, bugün seçimi kazanan her parti kendisini  halkın “hür irade”sinin temsilcileri olarak görmektedir.

Asla unutulmaması gereken;  hiç bir siyasal iktidarın halkın hür iradesini yansıtamayacağıdır.  Şu nedenlerle: [ii]

Siyasal İlgisizlik. Seçim ve oylama mekanizmasının varlığı demokrasi için gerekli, ama yeterli bir koşul değildir. Gerçek demokrasi  için  halkın tümüyle siyasete ilgili olması gerekir. Siyasal katılım eksikliği ya da siyasal ilgisizlik  halkın “tüm” iradesini sandığa yansıtmaz. Ayrıca depolitizasyon politikası da seçmenleri siyasal katılımdan uzaklaştırabilir.

Siyasal Bilgisizlik. Seçmenlerin bir kısmı siyasete ilgisiz iken, bir kısmı da bilgisizdirler. Okuma yazma oranının düşük olduğu bir “cahil” toplumda seçim sonuçlarını halkın “gerçek” iradesi olarak görmek ve kabul etmek ne ölçüde doğrudur? Eksik enformasyona, taraflı enformasyona (propaganda ve medyanın yönlendirmesi ile ) ve aşırı enformasyona sahip seçmenler sonuçta gerçek tercihlerini ortaya koyamazlar. Özetle, siyasal manüpülasyon metotları kullanılarak seçmene gerçek enformasyon sunulmamakta, bu da seçmenlerin bilgisizliğini artırmaktadır.

***

Siyasal karar alma sürecindeki bu temel yanılgı, üniversiteler için de geçerlidir. Üniversitelerde hemen herkes seçim ve oylama mekanizmasının varlığını “demokrasi” ile eş anlamlı görür. Bu ancak kısmen doğrudur.. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi üniversitelerde rektör, dekan, bölüm başkanı seçimlerinde oy kullanan akademik unvan sahibi kimselerin ilgili, bilgili, doğru ve tutarlı tercihlerde bulunacakları varsayılmaktadır.

Şu sorular üzerinde biraz düşünelim:

bullet Bugün oldukça büyümüş bir üniversitede rektör adayları hakkında tam enformasyona sahip olabilmek mümkün müdür?
bullet Öğretim elemanları oy kullanma konusunda ne kadar ilgili-duyarlı davranmaktadırlar?
bullet Beş ayrı fakülteden oluşan bir üniversite düşünelim. Rektör adaylarından birisinin oy kullanacak öğretim üyelerinin yarısının ve hatta daha fazlasının bir tek fakülteden aday olan birisi olduğunu varsayalım. Bu durumda seçimi kim kazanabilir ki? Seçimin adil olduğunu kim söyleyebilir ki?
bullet Görevde bulunduğu süre içinde sırf gelecek seçimlerde kendisine oy vermesi için kadrolaşmaya gitme eğiliminde olan rektör, dekan, bölüm başkanı olmayacak mı? Bu seçim sisteminin bir sakıncası değil mi?

 

horizontal rule

[i]Montaigne, Denemeler, (Çev: S.Eyuboğlu), İstanbul: Cem yayınevi,1989. s. 75.

[ii]Bkz: C.Can Aktan, Anayasal İktisat, Ankara: Siyasal Kitabevi, 2002.s.315.