BUCHANAN'IN MALİ FEDERALİZM ÜZERİNE GÖRÜŞLERİ

Mali federalizm, federal devlet ile eyaletler arası mali ilişkileri ifade etmek için kullanılır. Federal sistemlerde, genellikle, vergileme yetkisi büyük ölçüde merkezi hükümette olmakla birlikte, harcama yetkisi eyaletlere verilmiştir. Bu durum, merkezden eyaletlere bir gelir transferini zorunlu kılmaktadır. Yapılacak gelir transferinin veya başka bir ifade ile mali denkleştirmenin nasıl olacağı ve neye göre yapılacağı tartışmalı bir konudur. Bu konuyu tartışmaya açan ilk kişi Buchanan’dır.

A. Federalizm ve Mali Denkleştirme

Dünyada üniter veya federal yapıdaki bütün ülkelerde, merkezi hükümetlerden yerel yönetimlere ve eyaletlere mali yardımlar yapılmaktadır. Mali denkleştirmeye konu olan bu yardımlar federal ülkelerde üniter ülkelere göre çok daha fazla tartışılan bir konu olmuştur. Tartışmalarda mali denkleştirmeyi kabul etmeyen ve eleştiren fikirlerin yanında (Scott, 1950), savunan yaklaşımlar da yer almıştır.

Mali denkleştirmeyi savunanlar iki ayrı yaklaşım üzerine odaklanmışlardır. Bunlar “mali kapasite denkleştirmesi” (fiscal capacity equalization, FCC) ve “yatay eşitlik denkleştirmesi” (horizantal equity equalization, HEE) yaklaşımlarıdır.

Buchanan 1950 yılında yazdığı “Federalizm ve Mali Eşitlik” isimli çalışması ile bu konudaki ilk tartışmaları başlatmıştır. Yatay eşitlik denkleştirmesi yaklaşımını ilk ortaya atan kişi Buchanan’dır. Buchanan bu çalışmasında mali kapasite denkleştirmesini reddederek yatay eşitlik denkleştirmesini savunmuştur (Buchanan, 1950; 583).

 Buchanan yatay eşitlik denkleştirmesi modeli ile mali federalizm içerisinde hem eyaletlere verilecek paylar ile ilgili olarak yeni bir bakış açısı ortaya koymaya çalıştı, hem de herkes tarafından kabul edilebilir bir formül ileri sürdü (Mieszkowski ve Musgrave, 1999; 239).

Buchanan, ortaya koymaya çalıştığı bu model ile eşit olan bireylerin benzer bir şekilde değerlendirilmesi gereği üzerinde durmuş, buna karşın dikey eşitlik fikirlerini reddetmiştir. Çünkü Buchanan temelde devletin dağıtımcı felsefesine kendi metodolojisi içerisinde hiç bir sapma göstermeden hep karşı çıkmıştır (Buchanan, 1996b; 6).

Buchanan’a göre merkezi hükümetin yapacağı ödemelerin bireylere yapılması gerekmektedir. Aynı konumda bulunan benzer bireyler yaşadığı yerden bağımsız olarak eşit bir şekilde federal devletten pay almalıdır.

Buchanan çalışmasında (1950) özellikle net mali fark (net fiscal residuum)  üzerinde durmaktadır. Örneğin birey ödediği 100 birimlik vergiye karşın 150 birimlik fayda elde etmiş ise, 50 birimlik negatif bir net mali fark ortaya çıkacaktır. Bu modelde net mali farkın ölçülmesinde, kamu sektörünün sağladığı mal ve hizmetler aynı özel mal ve hizmetler gibi değerlendirilir ve kamu sektörünün sağladığı mal ve hizmetlerden elde edilen faydanın kişi başına eşit olarak dağıtıldığı varsayılır (Buchanan, 1950; 586).

Bu modelde, ülkenin her yerinde aynı vergi oranının uygulandığı ve böylece bir eyalette gelirleri eşit olan bireylerin aynı net mali farka sahip oldukları kabul edilir. Fakat eyaletler arası ortalama gelir düzeyi farklılık göstermektedir. Zaten mali denkleştirmenin temelinde de bu vardır. Buchanan’a göre ortalama geliri daha fazla olan bir eyalette bireylerin net mali farkları da fazla olacaktır. Çünkü elde edilen faydalar bir bölgenin ortalama gelirinin fonksiyonudur. Bu noktada Buchanan, bu eşitsizlikleri azaltmak için federal devletin bireylere mali yardımda bulunmasını önermekte ve sonuç olarak bireylerin net mali farklarının, yaşadıkları yerden bağımsız olarak aynı seviyeye getirileceğini iddia etmektedir (Buchanan, 1995c; s.21).

Buchanan yatay eşitlik denkleştirmesini savunurken iki temel unsurun altını çizmeye çalışmıştır. Birincisi; ekonominin ulusal boyutlu olmasıdır. Bu tür bir yaklaşım kaynakların bölgeler arası dağıtılmasında ortaya çıkacak etkinsizlikleri önlemek için gereklidir. İkincisi ise, bireyler arası gelir dağılımı ulusal boyutlu politikalardan etkilenir, bunun için herhangi bir denkleştirme eyaletler arası değil, ülke geneli için olmalıdır (Buchanan, 1950; s.590).  

Buchanan, yatay mali denkleştirme modelini daha net bir şekilde ifade edebilmek için aşağıdakine benzer değişik veriler içeren tabloları analize etmeye çalışmıştır.

 

Eyaletler

 

Bireyler

Gelirler

($)

Ortalama gelir($)

Toplam vergiler (%10) ($)

Toplam

Faydalar

($)

Net mali fark

 

J-1

A-1

20,000

 

16,667

2,000

1,667

333

A-2

20,000

2,000

1,667

333

A-3

10,000

1,000

1,667

-667

 

J-2

B-1

20,000

 

13,333

2,000

1,333

667

B-2

10,000

1,000

1,333

-333

B-3

10,000

1,000

1,333

-333

Buchanan eyaletler arası yatay eşitlik denkleştirmesini formüle ederken üçer kişiden oluşan J-1 ve J-2 isimli iki eyaletin olduğunu ve bu eyaletlerin yüksel gelirli ve düşük gelirli bireylerden oluştuğunu varsaymıştır. Tabloda görüldüğü J-1 eyaleti iki yüksek gelirli, J-2 eyaleti ise bir yüksek gelirli bireye sahiptir. Buna karşın J-1 eyaletinde bir, J-2 eyaletinde ise iki düşük gelirli birey vardır. Diğer bir varsayım da her iki eyalette bulunan bireylerin yüzde 10’luk bir vergiye tabi olmalarıdır.

Bu formülasyonda toplanan vergiler eyalette yaşayan bireylere eşit birer fayda olarak geri dönmektedir. J-1 eyaletinde yaşayanların gelir seviyesi yüksek olduğu için J-2 eyaletine göre daha fazla bir faydaya sahiptirler. Buchanan’a göre mali denkleştirme, farklı eyaletlerde yaşayan ve eşit gelir seviyesine sahip olan bireylerin net mali farklarına göre yapılmalıdır. Buradaki “net mali fark” kavramı, bireylerin üzerindeki pozitif veya negatif sübjektif vergi yüklerini ifade etmektedir. Eğer net mali fark negatif ise, bireyin üzerinde negatif bir vergi yükü olduğu anlamına gelecektir.

J-2 eyaletinde bulunan B-1, diğer eyaletteki A-1 ve A-2 ile aynı vergiyi vermesine rağmen, 334 dolarlık daha az bir faydaya sahiptir. Diğer taraftan B-2 ve B-3’ün sahip olduğu net mali fark –333 dolar iken, A-3 –667 dolarlık net bir mali farka sahiptir.

Buchanan’a göre bu noktada bir mali denkleştirmeye ihtiyaç vardır. Daha önce de ifade edildiği gibi, Buchanan, ortaya koyduğu bu modeli birey üzerine odaklamış ve bu model “yatay eşitlik denkleştirmesi” olarak isimlendirilmiştir. Bundan dolayı mali denkleştirme, eşit bireyler arasındaki net mali farka göre gerçekleştirilecektir.

Eğer J-1 eyaletindeki yüksek gelirli A-1 ve A-2’den 167’şer dolar olmak üzere toplam 334 dolarlık bir kaynak J-2 eyaletindeki B-1’e aktarılırsa, bunun yanında yine J-1 eyaletindeki A-3’ten 334 dolarlık bir kaynak 167’şer dolar olmak üzere B-2 ve B-3’e aktarılırsa, yatay eşitlik denkleştirmesi gerçekleştirilmiş olacaktır.

Buchanan’ın bu mali denkleştirme modeli Kanada’lı iktisatçıların ilgisini çekmiştir. 1964 yılında John F. Graham bu modelin “mali kapasite denkleştirmesi” modeline göre üstünlülerini   ortaya koymaya çalışmıştır (Mieszkowski ve Musgrave, 1999; s.241).

Bu model ile ilgili en önemli gelişme ise 1982 yılında gerçekleşti. Kanada, kendi eyaletleri arasındaki mali denkleştirmeyi yapmak için bu modeli tercih etti. Bu tercihte Buchanan’ın formülasyonunu kullanan ve analiz eden Robin Broadway ve Frank Flatters’ın etkisi büyüktür. Bugün hala Kanada mali denkleştirme için Buchanan’ın geliştirdiği “yatay eşitlik denkleştirmesi” modelini kullanmaktadır (Broadway ve Flatters, 1982).

B. Federalizm ve Mali Rekabet

Buchanan, Musgrave’in aksine, federal sistemlerde eyaletler arasında mali rekabetin olması gerektiğini savunmaktadır. Buchanan’a göre her kim eyaletler arası mali rekabeti reddediyor ise, dolaylı bir yoldan bölgesel etkinsizliği istiyor anlamına gelir (Buchanan ve Musgrave, 1999; 179).

Buchanan’a göre eyaletler arası etkili bir mali rekabet etkinliği artıracaktır. Ayrıca vergi rekabeti yerine vergi ahenkleştirmesine gidilmesi, etkinliğin önündeki diğer bir engeldir.    

C. Federalizm ve Avrupa Birliği

Buchanan, Avrupa Birliği’nin rekabetçi federal bir yapıya sahip olduğunu ileri sürmektedir. Ancak 1990’larda bu fikri ortaya attığında Avrupa’nın hem sağ hem de sol kesimlerinden eleştiriler almıştır (Buchanan, 1991b; 619).

Sağ kesim, özellikle muhafazakar İngilizler, Buchanan’ın Avrupa Birliği’ni federal bir sisteme benzetmesini kabul edememişler ve eleştirmişlerdir. İngilizlere göre Avrupa Birliği için federal kelimesinin kullanılması çirkin bir ifadeden başka bir şey değildir. Sol kesimin eleştirisi ise, rekabet kelimesi üzerine odaklanmıştır.  Buchanan’a göre Avrupa’daki sol fikirler özellikle rekabet fikrine karşıdırlar. Ülkeler arası bir rekabetin olması taraftarı değillerdir (Buchanan ve Musgrave, 1999; 181).

Buchanan’a göre Avrupa Birliği’nin tek para (Euro) sistemine geçmesi, bunun ötesinde üye ülkelerin önemli yetkilerini Brüksel’e devretmeleri, bu birliğin federal bir yapıya doğru gitmelerinin bir göstergesidir. 

Üye ülkelerin mali uyumlulaştırmaya gitmelerini, mali rekabetin önündeki en büyük engellerden bir tanesi olarak gören Buchanan, Avrupa Birliği’nin büyük bir fırsatı teptiğini iddia etmektedir.

 

Buchanan’a göre Avrupa ülkelerinin zenginliğinin temelinde rekabet vardır. Bu rekabetin yok edilmesi, Brüksel bürokrasisinin egemenliğini artıracak, çok daha fazla uyum ve düzenlemeler rekabeti azaltacak ve sonuçta Avrupa zenginliği azaltacaktır (Buchanan, 1994; 220).   

Kaynak: Hakkı Odabaş, James M. Buchanan’ın Kamu Tercihi Ve Anayasal İktisat Alanındaki Katkılarının Değerlendirilmesi, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İzmir: DEÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001.

Not: Bu bilgiler sayın Odabas'ın izni ile yayınlanmaktadır. Kendilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

REFERANSLAR İÇİN TIKLAYINIZ.