ÇOKULUSLU ŞİRKETLERİN İKTİSADİ ETKİLERİ

COŞKUN CAN AKTAN & İSTİKLAL Y. VURAL

 

 

 

 

 

Global dolaysız yabancı yatırımların çok büyük bir kısmını gerçekleştiren çokuluslu şirketler, bu türden yatırımlar ile teknoloji transferine ve endüstriyel yeniden yapılanmaya yol açarak yatırımın yapıldığı ülke ekonomisini olumlu yönde etkileyebilir. Yoksul ülkelere teknoloji ve bilgi transferinde bulunan, bu ülkelerdeki birey-firmaların “yaparak öğrenmesini” sağlayan ve istihdama katkıda bulunan dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının aynı yöndeki etkisi daha güçlüdür. Benzer bir biçimde, çok uluslu şirketlerin verimliliği artırdığı, işgücünün niteliğini artırdığı, teknoloji transferini hızlandırdığı, tekelleri ortadan kaldırarak rekabeti artırdığı (ya da piyasaya bağlı olarak tekelleşmeye yol açtığı) ve modern ve yeni teknikleri gündeme getirerek yerel firmaların yeteneklerini artırdığı ileri sürülmektedir (Blomström ve Kokko, 1997:10).

Çokuluslu şirketlerin ev sahibi ülkeye yaptığı katkıların en önemlisi ev sahibi ülkenin ihracat rekabet gücünü artırmasıdır (UNCTAD, 2002:151). Çokuluslu şirketler herhangi bir ülkede yatırım yaparken beraberinde sermaye, teknoloji ve yönetim bilgisi getirir; ev sahibi ülke global pazarlara kolayca erişme olanağına sahip olan çokuluslu şirkete mal ve hizmet tedarik eden yerli firmalar sayesinde bölgesel ve global piyasalara erişim olanağına kavuşabilir. Yerli firmalar, yaparak öğrenme süreci sonrasında ihraç ürünlerinin çeşitlenmesini sağlarlar. Teknoloji transferi yoğun ise ihracatın teknolojik yoğunluğu da artar ve çokuluslu şirketlerle rekabet ederek iç piyasada palazlanan yerli firmalar global ölçekte rekabet edecek bir hale gelebilirler. Çokuluslu bir şirketin herhangi bir ülkede yatırım yapması halinde çokuluslu şirketin ev sahibi ülkeye getirdiği sermaye, bilgi ve beceri ile teknoloji ölçüsünde ev sahibi ülkenin reel milli gelirinde bir artış olur. Ev sahibi ülkenin vergiler yoluyla elde ettiği ek gelirler ile toplumun elde ettiği dolaylı faydalar (daha yüksek gelir veya daha ucuz mal ve hizmet sunumu) çokuluslu şirketin elde ettiği getiriden daha yüksekse çokuluslu şirketin doğrudan ekonomik etkileri ev sahibi ülke lehine gelişir. Dışsal fayda taşmaları (dolaylı etkiler) ile birlikte ev sahibi ülkenin çokuluslu şirketin faaliyetlerinden olumlu etkilenmesi pazarlık ilişkisinde üstün konumda olmasına bağlıdır (Fieldhouse, 1999:167-170).

Çokuluslu şirketlerin bir ülkeye yatırım yapmaları için her iki tarafın da birbirleri için değerli bazı varlıklara sahip olması gerekir. Bu pazarlık sürecinde her iki taraf da mutlak anlamda kazanır (pozitif toplamlı oyun) ancak pazarlık gücü daha fazla olan taraf göreceli olarak daha fazla getiri elde eder (Şekil 2). Model[1], ev sahibi ülke yeni yatırımlara muhtaçken başka yatırım yerlerini kolayca bulabilen ve belirsizlik nedeniyle yatırım yapmakta tereddüt eden çokuluslu şirketler bir ülkeye yatırım yapmadan önce daha yüksek bir pazarlık gücüne sahip olduğunu varsayar. Bu nedenle ilk yatırım yapılmadan önce ev sahibi ülke teşvik ve diğer özendirici tedbirlerle çokuluslu şirketleri ülkesine çekmeye çalışır. Ancak bir defa yatırım yapılınca dolaysız yabancı yatırımlar nedeniyle ortaya çıkan çeşitli faydalar nedeniyle ev sahibi ülke ekonomisi güçlenir ve sonuçta rekabet ve pazarlık gücü artar. Pazarlık gücü artan ev sahibi ülkenin daha fazla getiri elde etmeye yönelik taleplerine karşılık vermek isteyen çokuluslu şirketler teknoloji, ürün ve ihracat piyasalarına erişim açısından ev sahibi ülkeyi kendisine bağımlı tutmaya çabalar. Ancak her durumda farklı yerlere faaliyetlerini kaydırma yeteneğine sahip olan çokuluslu şirketler ev sahibi ülkeye kıyasla daha avantajlıdır ve bu nedenle çokuluslu şirketlerin faaliyetleri daha çok üçlü ticaret bloğunda yer alan ülkelere yarar sağlar.

ŞEKİL  İÇİN ORİJİNAL ÇALIŞMAYA MÜRACAAT EDİNİZ...

Çok Taraflı Yatırım Antlaşması (MAI) ile getirilmek istenen değişiklikler çokuluslu şirketlerin egemenliğini ve elde ettikleri getirileri artırıcı yönde etkiler meydana getirme potansiyeline sahiptir.  Bu düzenlemeye göre çok uluslu şirketler anlaşmanın tarafı olan devletlerle aynı yasal statüye sahip olacak, uluslararası şirketler potansiyel kârlarını azaltabilecek yasalar yürürlüğe koydukları takdirde ulusal hükümetlere karşı tazminat davası açabilecek, yabancı yatırımcılar kolayca global ölçekte hizmet sektörü yatırımlarına girebilecek ve bu şirketlerin kâr transferleri üzerindeki sınırlamalara da sona erecektir (Ellwood, 2002:60). Anlaşma’nın lehinde görüş bildirilen çevreler, MAI’nin var olan küreselleşme sürecinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu ileri sürmekte ve bu anlaşmayla getirilecek düzenlemelerin süreci daha da hızlandıracağını ifade etmektedirler. Ancak MAI girişimi globalleşme karşıtlarının eylemleri ile engellenmiştir ve globalleşme karşıtları MAI’nin yürürlüğe girmesini önlemek için etkin bir şekilde muhalefet yapmayı sürdürmektedirler[2].

Çok uluslu şirketlerin sahip olduğu bu hegemonyayı ortadan kaldırmak için ne yapılabilir? Önemle belirtelim ki, pek çok devletin mali gücünden çok daha fazlasına sahip olan bu dev şirketlerin gücünü sınırlamak oldukça güç görünmektedir. Bu konuda yapılması gereken öncelikle ulusal düzeyde rekabet hukukunun yürürlüğe konulmasıdır. Ülkeler kısıtlayıcı ticari uygulamalar (tarife ve tarife benzeri engeller) yürürlüğe koyarak çok uluslu şirketlerin ülkelerine girişini kısmen önleyebilirler. Ancak global ticaretin yeni kuralları bu türde korumacılığı giderek ortadan kaldırmaktadır. Yabancı firmalara karşı uygulamaya konulan anti-damping soruşturmaları ve vergileri ile anti-kartel düzenlemeleri en etkin önlemler olarak görülebilir. Ülkeler rekabet yasaları ile tröstleri, tekelleri, yatay ve dikey şirket birleşmelerini, şirketlerin el değiştirmelerini ve mülkiyet haklarını düzenleyerek kendi ülke ve firmaları lehine bir ekonomik konjonktürün ortaya çıkmasını sağlayabilir ve uygulamaya koyacakları yatay ve dikey kısıtlamalarla şirketlerin piyasada sahip oldukları gücü kötüye kullanmalarını engelleyebilirler.


 

[1] “Eski Usül Pazarlık Modeli” (obsolescing bargain model) Vernon tarafından geliştirilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Raymond Vernon (1971), Sovereignity at Bay: The Multinational Spread of US Enterprises, New York: Basic Books, ss.46-59.

[2] MAI adıyla bilinen anlaşmanın kapsamı hakkında bkz: Oğuzhan Cevat Dinçer (1998), “Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (Multilateral Agreement On Investment) Üzerine Bir Değerlendirme”, http://www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/tem98/coktrf.htm.

 

 

© 2005, C.C.Aktan ve İstiklal Y. Vural