Çokuluslu şirketlerin sorumluluklarının vurgulayan önemli
uluslararası bildirgelerden birincisi Uluslararası Çalışma Örgütü
(ILO) tarafından 1977 yılında kabul edilen Çokuluslu Şirketler ve
Sosyal Politika İle İlgili İlkeler Üçlü Bildirgesi (Tripartite
Declaration: Multinational Enterprises and Social Policy
Declaration) dir. Bu uluslararası belgede yer alan
ilkeler çokuluslu şirketlere, hükümetlere, işçi ve işveren
kuruluşlarına; istihdam, eğitim, çalışma ve yaşam koşulları ve
işçi-işveren ilişkileri gibi alanlarda yol göstermektedir. Sözkonusu
bildirgenin amacı sözkonusu metinde şu şekilde belirtilmiştir:
“Çokuluslu şirketler, birçok ülkenin ekonomisinde ve uluslararası
ekonomik ilişkilerde önemli bir rol oynamaktadır. Bu konu, gerek
hükümetlerin, gerekse işçi ve işveren kuruluşlarının giderek daha
çok ilgisini çekmektedir. Bu tür girişimler doğrudan uluslararası
yatırımlar ve diğer yollardan, sermayenin, teknolojinin ve emeğin
daha etkin kullanımına katkıda bulunarak gerek geldikleri gerekse
gittikleri ülkelere önemli yararlar sağlayabilirler. Hükümetlerin
izledikleri kalkınma politikaları açısından bakıldığında bu
şirketler ayrıca ekonomik ve sosyal refaha, yaşam standartlarının
yükseltilmesine, temel gereksinimlerin karşılanmasına, doğrudan ya
da dolaylı biçimde istihdam olanakları yaratılmasına, sendikalaşma
özgürlüğü dahil olmak üzere temel insan haklarının gerçekleşmesine
tüm dünyada katkıda bulunabilirler. Buna karşılık, çokuluslu
şirketlerin etkinliklerini kendi ulusal çerçevelerinin ötesinde
örgütleyebilme alanında sağladıkları ilerleme, tek elde biriken
ekonomik gücün istismar edilmesine, ilgili ülkelerdeki ulusal
politikalarla ters düşülmesine de yol açabilir ve bu şirketlerin
karmaşık yapılanmalarını, işlemlerini ve politikalarını anlamadaki
güçlük zaman zaman ana ülkede, gidilen ülkede ya da her ikisinde
birden sorunlara yol açabilir....Bu Bildirgenin amacı, Birleşmiş
Milletlerin Yeni bir Uluslararası Ekonomik Düzen kurulmasını öngören
kararları ışığında çokuluslu şirketlerin ekonomik ve sosyal
gelişmeye olumlu katkılar yapmalarını özendirmek, çeşitli
etkinliklerinin yol açabileceği güçlükleri asgariye indirmek ya da
gidermektir.”
Çokuluslu şirketlerle ilgili olarak kabul edilen ikinci önemli
bildirge OECD’nin yayınladığı Uluslararası Yatırımlar ve
Çokuluslu İşletmeler Bildirgesi’dir. OECD Konseyi, 27 Haziran
2000 tarihinde Çokuluslu İşletmeler Genel İlkeleri (OECD
Guidelines For Multinational Enterprises) başlığını taşıyan
tavsiye niteliğinde bir karar almıştır. Sözkonusu karar ekinde bir
de Uluslararası Yatırımlar ve Çokuluslu İşletmeler Bildirgesi
yayınlanmıştır.
OECD Çokuluslu İşletmeler Genel İlkeleri,
devletler tarafından çokuluslu işletmelere yapılan tavsiyelerdir.
Bunlar, ilgili yasalara uygun ve sorumlu bir ticari faaliyette
bulunulması dogrultusunda, gönüllülük temeline dayalı ilkeler ve
standartlar getirmektedir. Genel İlkeler, bu
işletmelerin faaliyetlerinin devlet politikalarıyla uyumlu olmasını
saglamayı, işletmeler ile faaliyette bulundukları toplumlar
arasındaki karşılıklı güvenin temellerini güçlendirmeyi, yabancı
yatırımlar için daha iyi bir iklim oluşturulmasına yardımcı olmayı,
ve sürdürülebilir bir kalkınmaya çokuluslu işletmelerin katkısını
arttırmayı amaçlamaktadır. Genel İlkeler, ulusal uygulama,
işletmelere birbiriyle çelişen koşullar konması ve uluslararası
yatırımlara konan teşvikler ve engeller ile ilgili diger unsurları
da kapsayan OECD Uluslararası Yatırımlar ve Çokuluslu İşletmeler
Bildirgesi’nin bir parçasını oluşturmaktadır.
Sözkonusu bildirgede çokuluslu şirketlerin az gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerin ekonomik kalkınması açısından sağladığı veya
sağlayacağı yararlar sağladığı şu şekilde ifade edilmiştir:
“Çokuluslu işletmelerin faaliyetleri, uluslararası ticaret ve
yatırımlar aracılıgıyla, OECD ekonomilerini birbirine ve dünyanın
öbür kısmına baglayan bagları güçlendirip derinleştirdi. Bu
faaliyetler, gerek ana ülkelere, gerekse ev sahibi ülkelere önemli
yararlar saglıyor. Çokuluslu işletmeler, tüketicilere almak
istedikleri ürün ve hizmetleri rekabetçi fiyatlarla sunup
yatırımcılara adil getiriler sagladıgında, bu yararlar daha da
artıyor. Bunların ticaret ve yatırım faaliyetleri, sermaye,
teknoloji, insan kaynakları ve dogal kaynakların verimli bir şekilde
kullanılmasına katkıda bulunuyor. Dünyanın farklı bölgeleri arasında
teknoloji transferini ve yerel koşulları yansıtan teknolojilerin
geliştirilmesini kolaylaştırıyorlar. Gerek formel, gerekse iş
üzerinde egitim aracılıgıyla, bu işletmeler, ev sahibi ülkelerdeki
insan sermayesinin gelişmesine de yardımcı oluyorlar.”
OECD
tarafından yayınlanan Uluslararası Yatırımlar ve Çokuluslu
İşletmeler Bildirgesi’nde çokuluslu şirketlerin yatırım yaptıkları
ülkeye ve o ülkede yaşayan topluma karşı sorumlukları da ortaya
konulmuştur. Sözkonusu bildirgeye göre çokuluslu işletmeler:
1.
Sürdürülebilir bir kalkınma saglanması amacıyla ekonomik, toplumsal
ve çevresel ilerlemeye katkıda bulunmalıdır.
2. Ev
sahibi devletin uluslararası yükümlülük ve taahhütleriyle uyumlu
olarak, faaliyetlerinden etkilenenlerin insan haklarına saygı
göstermelidir.
3.
Saglıklı bir ticari uygulama geregiyle uyumlu olarak, işletmenin iç
ve dış pazarlardaki
faaliyetlerinin geliştirilmesinin yanı sıra, yerel toplumla yakın
işbirligi yoluyla, ticari çıkarlar dahil, yerel kapasite gelişimini
teşvik etmelidir.
4.
Özellikle iş olanakları yaratarak ve çalışanlar için egitim
olanaklarına yardımcı olarak insan sermayesi oluşumunu teşvik
etmelidir.
5.
Çevre, saglık, güvenlik, iş, vergi, mali teşvikler ve diger
konularla ilgili yasa ya da düzenlemeler çerçevesinde öngörülmeyen
istisnalar saglamaktan ya da kabul etmekten kaçınmalıdır.
6.
İyi kurumsal yönetişim ilkelerini destekleyip savunmalı, ve iyi
kurumsal yönetişim
uygulamaları geliştirip uygulamalıdır.
7.
İşletmeler ile bunların faaliyette bulundukları toplumlar arasında
karşılıklı güven ilişkisi geliştiren etkin öz-düzenleme uygulamaları
ve yönetim sistemleri geliştirip uygulamalıdır.
8.
Şirket politikalarının, egitim programları dahil, çeşitli yollarla
yaygınlaştırılarak çalışanlarca bilinmesini ve bunlara uyulmasını
teşvik etmelidir.
OECD
Uluslararası Yatırımlar ve Çokuluslu İşletmeler Bildirgesi’nde
çokuluslu şirketlerin başlıca sorumlulukları bir kaç ana başlık
altında daha detaylı olarak sunulmuştur. Bunları da kısaca
özetlemekte yarar bulunmaktadır:
Saydamlık.
İşletmeler, faaliyetleri, yapısı, mali durumu ve performansı
hakkında, zamanında, düzenli, güvenilir ve konu ile ilgili
bilgilerin açıklanmasını saglamalıdır. Bu bilgiler, bir bütün olarak
işletme hakkında ve, duruma göre, ayrıca faaliyet alanlarına ya da
cografi bölgelere göre açıklanmalıdır. İşletmelerin açıklık
politikaları, işletmenin niteligine, boyutuna ve bulundugu yere göre
şekillendirilip maliyet, ticari sır ve diger rekabet konuları
dikkate alınmalıdır.
İstihdam ve İşçi-İşveren İlişkileri.
Yürürlükteki yasa,
yönetmelik ve cari işçi-işveren ilişkileri ve istihdam politikaları
çerçevesinde, işletmeler, çalışanlarının sendikalar ve diger
gerçek işçi temsilcileri tarafından temsil edilme hakkına
saygı göstermeli, ve çalışma koşulları üzerinde anlaşmaya varılması
amacıyla bu temsilcilerle bireysel olarak ya da işveren
sendikaları aracılıgıyla yapıcı görüşmeler
gerçekleştirmelidir. Sözkonusu bildirge içerisinde çokuluslu
şirketlerin çalışma yaşamına ilişkin sorumlulukları çok daha geniş
biçimde ifade edilmiştir.
Çevre.
İşletmeler, faaliyette bulundukları ülkelerdeki yasa, yönetmelik ve
idari uygulamalar çerçevesinde, ve ilgili uluslararası
anlaşma, ilke, amaç ve standartları dikkate alarak, çevreyi, kamu
saglıgı ve güvenligini koruma, ve genel olarak faaliyetlerini
daha genel sürdürülebilir kalkınma amacına katkıda bulunacak
şekilde gerçekleştirme geregini hesaba katmalıdır.
Rüşvetle Mücadele.
İşletmeler, iş ya da başka
bir usulsüz avantaj elde etmek ya da devam ettirmek amacıyla,
dogrudan ya da dolaylı olarak, rüşvet ya da başka bir haksız avantaj
teklif, vaat ya da talep etmemelidir.
Tüketici Çıkarları.
İşletmeler, tüketicilerle
ilişkilerinde adil ticaret, pazarlama ve reklam uygulamalarına uygun
hareket etmeli ve sundukları mal ya da hizmetlerin güvenli ve
kaliteli olmasını saglamak için makul bütün önlemleri
almalıdır.
Bilim ve Teknoloji.
İşletmeler,
faaliyetlerinin faaliyette bulundukları ülkelerin bilim ve teknoloji
politikalarına ve planlarına uygun olmasını ve duruma göre yerli ve
ulusal yaratıcılık kapasitesinin gelişmesine katkıda bulunmasını
saglamalıdır.
Rekabet.
İşletmeler, yürürlükteki yasa ve yönetmelikler çerçevesinde,
faaliyetlerini rekabetçi bir tarzda yürütmelidir.
Vergilendirme.
İşletmelerin vergi yükümlülüklerini zamanında ödeyerek ev sahibi
ülkelerin kamu maliyesine katkıda bulunması önemlidir. Özel
olarak, işletmeler, faaliyette bulundukları bütün ülkelerdeki vergi
yasa ve yönetmeliklerine uymalı, ve bu yasa ve
yönetmeliklerin özüne ve sözüne uygun hareket etmek için her
türlü çabayı göstermelidir. Faaliyetleriyle ilgili olarak tahakkuk
eden vergilerin dogru olarak tespit edilmesi için gerekli
bilgilerin ilgili makamlara verilmesi ve transfer fiyatlandırma
uygulamalarında dirsek mesafesi ilkesine uyulması, buna dahil
edilebilir.
OECD
tarafından yayınlanan karar ve bildirgede devletlerin de çokuluslu
şirketlere karşı ayrımcılık yapmamaları ve faaliyetlerini
engelleyici kararları yürürlüğe koymamaları tavsiyelerinde
bulunulmaktadır. Karar içerisinde devletlerin, kamu düzenini
koruma, zorunlu güvenlik çıkarlarını savunma ve uluslararası barış
ve güvenlikle ilgili taahhütlerini yerine getirme gereklerine uygun
olarak, topraklarında faaliyet gösteren ve başka bir devletin
yurttaşları tarafından dolaylı ya da dolaysız olarak sahip olunan ya
da kontrol edilen işletmeleri yasa, yönetmelik ve idari
uygulamaları altında uluslararası hukuka uygun ve benzer durumlarda
yerli işletmelere uygulanandan daha az elverişli olmayan bir
uygulamaya tabi tutmaları gerektigi ifade edilmektedir.