GELENEKSEL MALİYEYE KARŞI YENİ MALİYE
Vergileme
Genel olarak, vergi konusunda geleneksel maliye ve yeni maliye yaklaşımlarının görüşleri taban tabana zıttır. Öyle ki geleneksel maliye; vergilemede ödeme gücü yaklaşımını ve artan oranlı bir tarifesini savunmaktadır. Yeni maliye anlayışında ise vergilemede ödeme gücü yaklaşımı yanında belirli alanlarda fayda yaklaşımı da ön plana çıkmıştır. Bu anlayış çerçevesinde kişilerin yararlandıkları kamu hizmetlerinin masraflarına katılmaları söz konusudur. Vergi tarifeleri açısından da yeni bir anlayış giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Yeni maliyeye göre düz oranlı vergi tarifesinin artan oranlı tarifeye göre özellikle vergilemede etkinlik ilkesi açısından daha önemli olacağı kabul görmektedir. Düz oranlı vergilemede vergi indirim ve istisnalarının son derece sınırlı tutulması ve aynı zamanda düşük bir vergi oranını öngörmesi nedeniyle sanıldığı gibi adalet ilkesine ters düşmediği de vurgulanmaktadır. Öte yandan geleneksel maliye anlayışında vergilemede adalet ilkesi diğer ilkelere göre daha üstün bir yer edinirken, yeni maliye anlayışında etkinlik ilkesi de adalet ilkesi kadar önem taşımaktadır. Bir vergi sistemi piyasada sapmalara yol açmadığı ölçüde etkindir. Geleneksel maliye ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanması açısından teşvik edici bir vergi politikasını öngörürken, yeni maliye teşvik edici vergi politikasının her zaman için etkin olmadığını ve vergi istisna ve muafiyetlerinin toplumdaki belirli kesimlere yönelik bir imtiyaza dönüştüğünü ileri sürerek tarafsız vergi politikasını savunmaktadır. Vergilerin piyasanın işleyişini bozmayacak şekilde tarafsız olması gerekir. Bu yüzden de yeni maliye anlayışında muafiyet ve istisnaların daraltılması söz konusudur. Bir başka ifadeyle, yeni maliye yaklaşımında vergilemede genellik ilkesi (geniş kapsamlı vergileme ile) yerine özellik ilkesi (particularity principle) benimsenmektedir.
Geleneksel maliyenin müdahaleci devlet anlayışının önemli bir unsuru olan sınırsız vergileme gücü, devletin tüm kaynaklardan kamusal ihtiyaçlarını karşılamak üzere vergi almasını ifade etmektedir. Ekonomik faaliyetlerin işlerliğinin olumsuz etkilenme ihtimalinin dikkate alınmayarak sadece devlete gelir sağlama amacıyla vergi alınması yaklaşımı, yeni maliye tarafından şiddetle reddedilmektedir. Yeni maliyeye göre önemli olan piyasanın işlerliğini aksatmayacak şekilde vergilendirmedir. Bu ise anayasal çerçevede belirlenmiş sınırlı bir vergileme gücü ile güven altına alınabilecektir.
Geleneksel maliyenin ihtiyari vergi politikası, vergilemede esneklik ilkesini de esas almaktadır. Bu ilke vergileme ile ilgili konu, oran vs. kuralların sıklıkla yeniden düzenlenebilmesine imkan vermektedir. Buna karşın, yeni maliye bu tür bir anlayışın piyasa ekonomisinin işleyişini ve alacağı kararları olumsuz etkileyeceğini belirterek, vergilemede istikrar ilkesinin esas alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu ilke, vergilemenin sık sık düzenlemelere maruz kalmamasını ve böylece piyasa ekonomisinin işleyişini saptırmamasını ifade etmektedir. Bu ilkenin sağlanması ise ancak sınırları ve kapsamı belirlenmiş bir anayasal vergileme ile mümkün olabilmektedir.
Geleneksel maliye vergilemede yasallık ilkesini esas almaktadır. Bu ilke çerçevesinde kanunda yer verilmiş her türlü vergi uygulanabilir. Dolayısıyla, verginin piyasayı bozucu etkisinin olup olmamasına ve tüm toplumun benimseyip benimsemediğine bakılmamaktadır. Dolayısıyla kanun koyucunun keyfi şekilde belirlediği ve basit çoğunluk ilkesine dayalı olarak kanunlaştırdığı bir vergi yasal kabul edilmektedir. Buna karşın yeni maliye anlayışı toplumun üzerinde uzlaşmaya vardığı bir vergi sistemini savunmaktadır. Bu ise vergilemenin meşruluğu ilkesi olarak ifade edilebilir. Bu tür vergiler ise anayasal kurallara dayalı ve kaliteli çoğunluk tarafından kabul edilmiş vergileme ile söz konusu olabilir.
Yeni maliye anlayışı ile gündeme gelen bir başka konu da vergilemenin uluslararası boyutudur. Globalleşme süreci ile birlikte önem kazanan bu boyut, ülkelerin vergi sistemlerini bu değişime göre yeniden reforme etmelerini ve uluslararası işbirliğine gitmelerini gerektirmektedir.
Tablo-3: Geleneksel Maliye İle Yeni Maliye Yaklaşımlarının Karşılaştırılması : Vergileme |
||
GELENEKSEL MALİYE |
MALİ KONULAR |
YENİ MALİYE |
Artan oranlı vergi tarifesi savunulmaktadır. |
Vergi tarifelerindeki değişim |
Düz oranlı vergi tarifesi savunulmaktadır |
Adem-i Tahsis İlkesi ( Belirli kamu gelirlerinin belirli kamu hizmetlerine kullanılmaması) |
Kamu gelirlerinin kamu hizmetlerine yönelik kullanılması |
Tahsis İlkesi (Belirli kamu gelirlerinin belirli kamu hizmetlerine kullanılması) |
Sınırsız vergileme gücü: Devletin vergileme yetkisinin sınırları üzerinde durulmamaktadır. |
Devletin vergileme gücünü kullanımı |
Sınırlı vergileme gücü: Devletin vergileme yetkisini sınırlayacak anayasal ve yasal kuralların önemi üzerinde durulmaktadır |
Ödeme gücü yaklaşımı |
Vergilemede adaletin sağlanması için kullanılan yöntem |
Ödeme gücü yaklaşımı + fayda yaklaşımı |
Klasik vergileme ilkeleri yanısıra vergilemede esneklik ve yeterlilik (adequacy) ilkeleri üzerinde durulmaktadır. |
Vergileme ilkeleri |
Vergilemede istikrar ve öngörülebilirlik ilkeleri üzerinde durulmaktadır. |
Vergi yönetimi vergi yasalarını ve vergi ile ilgili kuralları değiştirme konusunda takdir hakkında sahiptir. (Esneklik ilkesi) |
Vergilemede takdir sorunu |
Vergi yönetiminin vergi yasalarını ve vergi ile ilgili kuralları değiştirmesi anayasal kurallara tabi olmalıdır. Bağlayıcılık ilkesi (binding principle)
|
Vergilemede yasallık ilkesi genel kabul görmektedir. |
Vergilerin temel dayanakları |
Vergilerin yasal olması yetmez, meşruiyeti de önem taşır. |
Yasama organı, vergi ile ilgili yasa çıkarma hakkına ve yetkisine sahiptir. Yasama organı kararlarını basit çoğunluk kuralına göre alır. |
Vergileme ile ilgili kurallar |
Anayasal kurallara dayalı vergileme esastır. Vergi ile ilgili genel kurallar anayasada ter almalıdır. Yasama organı kaliteli çoğunluk kuralına dayalı olarak anayasal vergileme kurallarında değişiklik yapabilmelidir. |
Adalet ilkesine ağırlık verilmesi |
Vergileme ilkeleri açısından |
Etkinlik ilkesinin öneminin artması |
İstisna ve muafiyetlerin yoğun şekilde kullanımı (Vergilemede özellik ilkesi) |
Vergilemede muafiyet ve istisnaların kapsamı |
İstisna ve muafiyetlerin sınırlı şekilde kullanımı (Vergilemede genellik ilkesi) |
Geniş kapsamlı vergiler |
Vergilerin Kapsamı |
Dar kapsamlı vergiler |
Teşvik edici vergi politikası |
Vergilerin ekonomiyi yönlendirme fonksiyonu |
Tarafsız vergi politikası |
Ulusal vergilemenin önemli olması |
Vergilemenin ulusal-uluslararası boyutu |
Uluslararası vergilemenin öneminin artması |
Vergi oranlarındaki indirimin vergi gelirlerini artıracağı hipotezi (Laffer etkisi) savunulmamaktadr. |
Vergi oranları-vergi gelirleri ilişkisi |
Vergi oranlarının artırılmasının vergi gelirlerini artırcağı hipotezi (Laffer etkisi) savunulmaktadır. Öte yandan, her vergi artışı vergi gelirlerinin artması anlamına gelmez. Vergi kurallarının istikrarı sağlanmadığı sürece Laffer etkisi gerçekleşmeyebilir. |
Gelir üzerinden alınan vergilerin ağırlık kazanması |
Vergi konusunun tercihi |
Gelir yanında tüketim üzerinden alınan vergilerin de önem kazanması |
Piyasanın etkinliğini bozucu vergileme |
Vergilerin piyasa üzerindeki etkisi |
Piyasada sapmalara yol açmayan vergileme |
Kaynak: C.Can Aktan, Dilek Dileyici ve Ahmet Özen, "Geleneksel Maliye ve Yeni Maliye" , içinde: C.Can Aktan. Dilek Dileyici, İstiklal Y. Vural,Kamu Maliyesinde Çağdaş Yaklaşımlar, Ankara: Seçkin Yayınevi, 2004.