YENİ MALİYE

 

   

 

YENİ MALİYE, yeni iktisat okullarının[1] maliye teorisi ve maliye politikasına ilişkin görüşleri ve önerileri çerçevesinde ortaya çıkmıştır.

Yeni maliye olarak ifade ettiğimiz okulların ortaya çıktığı dönem, dünyada iktisadi krizlerin yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. İkinci Dünya Savaşı’ndan 1970’lere kadar olan süreçte Keynezyen politikaların verdiği güven nedeniyle yoğun bir şekilde borçlanan birçok gelişmekte olan ülkede iktisadi krizler görülmeye başlanmıştır. Öte yandan Keynezyenlerin durgunluk ve enflasyonun bir ekonomide aynı anda yaşanamayacağı düşüncesinin birçok ülkede yaşanan stagflasyon olgusu ile geçerliliğini yitirmesi, Keynezyen görüşe ve fonksiyonel maliyeye yönelik şüpheleri artırmıştır. Petrol şoklarının da körüklediği bu koşullarda Keynezyen politikalara tepki olarak bazı yeni fikir akımları ortaya çıkmıştır.

Arz yönlü iktisat, monetarist iktisat, kamu tercihi ve anayasal iktisat gibi yeni fikir akımları Keynezyen iktisata tepki olarak ortaya çıkmıştır. Birçok ülkede müdahaleci devlet anlayışının piyasa ekonomisini nasıl olumsuz etkilediği, milli gelirin büyük bir kısmının nasıl verimsiz kamu harcamalarına tahsis edildiğini ortaya koyan bu yaklaşımlar, maliye politikası araçlarının ekonomide kullanımının sınırlandırılması çerçevesinde fikir birliği yapmışlardır. Buluştukları bu ortak paydada bütünleşen fikirleri “yeni maliye” anlayışı olarak adlandırmamız mümkündür.

Bu okullardan parasalcı okulun fikirleri para politikasının etkinliği konusunda olmuş ve birçok ülkede çok sık kullanılan para basımının enflasyonun temel nedeni olduğu üzerinde durulmuştur Kronik enflasyona neden olan emisyon mekanizmasının sık sık devlet tarafından kullanımı eleştirilerek, bu mekanizmanın siyasal güç tarafından kullanımının sınırlandırılması gerektiği vurgulanmıştır.

Yeni maliye içerisinde değerlendirilen diğer bir iktisadi düşünce okulu ise arz yönlü iktisattır. Bu okul çerçevesinde oluşturulan fikirler de yeni maliyenin şekillenmesinde önemli katkılar sağlamıştır. Arz yönlü iktisadın savunduğu mali politikalar kapsamında, üretimi artırıcı politikalar ekonomik sorunlara yönelik bir reçete olarak sunulmuştur. Bu çerçevede arz yönlü iktisadi düşünce, vergi oranlarının belirli bir noktadan sonra vergi gelirlerinde azalışa yol açtığını savunup, buna bağlı olarak üretimi ve dolayısıyla ekonomik büyümeyi artıracak politikanın vergi indirimleri politikası olduğunu belirtmektedir.

Yeni maliyenin çerçevesini çizen en önemli görüşlerden biri kamu tercihi teorisyenleri tarafından ortaya atılmıştır. Kamu tercihi yaklaşımı siyasal aktörlerin tıpkı bireyler gibi kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, siyasal gücün gerek iktisadi gerekse mali uygulamalarının disiplin altına alınması gerektiğini savunmaktadır. Bunun için ise ekonomik faaliyetlerin anayasal çerçevede sınırlandırılması önerilmektedir[2].

Yeni maliye görüşlerinin günümüzde yaygınlaşmasında bazı önemli gelişmelerin de etkileri olmuştur. Özellikle globalleşme sürecinin ivme kazanması, bu okullar çerçevesinde ortaya atılan görüşlerin önemini daha da artırmaktadır. Globalleşme ile birlikte sınırların önemli ölçüde kalkması ile birlikte  ülkeler arasındaki iktisadi etkileşimler artmıştır. Yabancı sermayenin öneminin farkına varılmasıyla, artık özel sektörü sınırlayıcı kamusal alanın da daraltılması gerekliliği ön plana çıkmıştır.  

Bir ülkede ortaya çıkan mali krizin global hale gelmesi nedeniyle mali disiplinin sağlanmasının önemi de artmıştır. Çünkü bir ülkede ortaya çıkan bir mali kriz diğer ülkelere de sıçramakta veya en azından yakın ekonomik ilişki içerisinde olduğu ülkeleri etkilemektedir. Bu nedenle mali disiplinsizlik sorunu bir ülkeyi ilgilendiren bir sorun olmaktan çıkarak, global bir mesele haline gelmiştir.

Piyasa ekonomisi ağırlıklı ekonomik sistemlerin hakimiyeti ve piyasa ekonomisine uygun maliye politikalarının gündeme gelmesi de yeni maliye anlayışının yaygınlaşmasında önemli bir etken olmuştur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte birçok yeni ülke ortaya çıkmış ve bu ülkelerde kamu gücünün ağırlığının azaltılarak piyasa ekonomisine geçmeleri amaçlanmıştır. Bu çerçevede başta özelleştirme olmak üzere pek çok yeni fikir akımı bu ülkelerde etkisini göstermeye başlamıştır.  Dolayısıyla, tüm bu gelişmeler yeni maliye fikirlerinin ne kadar haklı ve gerçekçi olduğunu pekiştirmesi açısından oldukça önemlidir.


 

[1] Yeni iktisat okulları hakkında bkz. C.Can Aktan, Yeni İktisat Okulları, Ankara. Seçkin Kitabevi, 2004.

[2] Ayrıntılı bilgi için Bkz: Coşkun Can Aktan; Anayasal İktisat, Siyasal Kitabevi, Ankara:2002.

 

 


Kaynak: C.Can Aktan, Dilek Dileyici ve Ahmet Özen, "Geleneksel Maliye ve Yeni Maliye" , içinde: C.Can Aktan. Dilek Dileyici, İstiklal Y. Vural,Kamu Maliyesinde Çağdaş Yaklaşımlar, Ankara: Seçkin Yayınevi, 2004.