ANAYASAL İKTİSAT VE KURAL VE KURUMLAR ÖNEMİ


Prof.Dr.C.Can Aktan

 

“Anayasal iktisat düşüncesi, ekonomi biliminde  bugüne kadar gördüğüm gelişmelerin en önemlilerinden biridir.”

Friedrich A Von Hayek*

 

 

    Anayasal Politik İktisat ya da Anayasal İktisat adı akademik çevrelerde yeni yeni duyulan bir disiplin...  Bu yeni disiplinin doğuşuna öncülük eden Amerika Birleşik Devletleri’nde dahi “anayasal iktisat” kavramı  ilk kez 1984 yılında Washington DC’de yapılan bir sempozyumda kullanıldı. 1984 yılında bu ismin bulunması, teorinin o tarihte ortaya çıktığı anlamına elbette gelmiyor. Modern kamu tercihi teorisinin ve aynı zamanda anayasal iktisat teorisinin öncüsü olarak kabul ettiğimiz  James M. Buchanan 1960’lı yıllardan bu yana bu iki kardeş disiplinin gelişmesinde çok önemli katkılarda bulundu.

   Anayasal iktisadın tarihsel temelleri İngiliz, İskoç ve Amerikan aydınlamasına kadar uzanıyor.  Liberal düşüncenin felsefi temellerini inşa eden John Locke, David Hume, Adam Smith gibi İngiliz ve İskoç aydınlanmasının öncüleri, Montesqieu, Tocqueville gibi Fransız aydınlanmasına öncülük eden isimler  ile James Madison, Thomas Jefferson gibi Amerikan aydınlanmasının gerisinde yatan isimler bugün anayasal iktisat disiplini içerisinde modern anayasacılığın ilk öncüleri olarak kabul ediliyor.

   Her ne kadar adı 1980’li yıllarda konulmuş olsa da, anayasal iktisadın temelleri aslında Magna Carta’ya kadar uzanmaktadır.  Anayasacılık hareketlerinin başladığı 18. yüzyıl devrimleri ve bu devrimin öncüleri  aslında anayasal iktisadın gerçek habercileri ve liderleridir.

   Anayasal iktisat iyi bir sosyal düzen için bireysel özgürlükleri koruyacak anayasal-yasal ve kurumsal normların ve kuralların önemli ve gerekli olduğunu savunan bir liberal öğretidir.  Oyunun kuralları (the rules of the game) anayasal iktisadın temel inceleme alanıdır.  Kurallara neden ihtiyaç duyulur?  Neden gereklidir? Kurallar olmazsa ne olur? Kurallar nasıl oluşturulmalıdır? İyi kurallar nedir? Vs.  Tüm bu sorular anayasal iktisat disiplini içinde son derece önem taşıyan sorulardır.

   Anayasal iktisat, bireysel özgürlüklerin - sivil ve siyasal özgürlüklerin ve özel önemle ekonomik özgürlüklerin- korunabilmesi için devletin ekonomideki rolünün, görev ve fonksiyonlarının ve aynı zamanda devletin güç ve yetkilerinin sınırlandırılmasını savunan bir liberal öğretidir.

   Anayasal iktisat, “devlet gerekli midir?”  şeklindeki bir ütopyanın ve retoriğin  ötesinde  “devlet ne kadar gereklidir? sorusuna cevaplar arayan bir realist ekonomi  felsefesidir.

   Metodolojisi ve varsayımları oldukça basit ve anlaşılırdır. Bireyler ister özel, isterse toplumsal tercihlerinde olsun  Homo Economicus motifi ile hareket ederler.  Karar ve tercihlerde bulunanlar sadece ve sadece bireylerdir. Metodolojik bireycilik ve homo economicus teorinin temel taşlarıdır. Sadece bireyler tercihlerde bulunurlar ve bireyler tercihlerde bulunurlarken kendi özel çıkarlarını maksimize etme eğilimindedirler.

   Anayasal iktisat disiplinin ilk kelimesi yani “anayasa” kelimesi  iki açıdan çok önemlidir:

   İlk olarak, anayasa kavram olarak “kural ve kurumlar” demektir.  Yazılı kurallar ya da yazılı olmamakla birlikte kendiliğinden ortaya çıkan kurumlar son derece önemlidir. Kuralların ve kurumların mevcut olmadığı toplumlarda düzenden sözetmek mümkün değildir. Düzen için kurallar ve kurumlar son derece önemlidir. Kuralların olmadığı durumlarda keyfiyet hakimdir. Adalet, iyiliksever despotların keyfiyetine  ve takdirine bağlıdır. Özetle; anayasal iktisat, kurallara dayalı bir toplumsal düzeni öngörür.

   Anayasal iktisat kelimesinin ilk kelimesi olan anayasa şu açıdan da son derece önemlidir. Eğer iyi bir sosyal düzen içerisinde barış, özgürlük, adalet ve refah içerisinde yaşamak istiyorsak o zaman iyi bir sosyal düzenin temel kuralları ve kurumları üzerinde anlaşmamız lazımdır.

   Bireyler, kendi çıkarları için doğal toplum aşamasında sahip oldukları sınırsız özgürlükten vazgeçmek zorundadırlar.. Hobbesian vahşi ormanında özgürlük, özgürlük değildir... Bireyler, özgürlük için Leviathan’a katlanmak zorundadırlar... Leviathan’ı kendi elleriyle oluşturmak zorundadırlar... Leviathan, özgürlük için gereklidir... Bireylerin kendi aralarında anlaşarak ve uzlaşarak leviathan’a bir kısım yetkiler devretmelerinde bir sakınca yoktur...  Leviathan, bireylerin can ve malını koruyacaksa eğer, bunu sağlayabilmesi için bireylerden  vergi almak pekala hakkıdır ve bu hak ve yetki hiç kuşkusuz meşrudur.. Hobbes’un sosyal sözleşme teorisinin temelini oluşturan leviathan modeli aslında anayasal iktisadın da temelidir. Bir farkla, Hobbes’un leviathanına gem vurulmamıştır.. Dizginlenmemiştir.. Oysa anayasal iktisat, bir sosyal sözleşme ve uzlaşmanın gereği olarak leviathan’ı kabul eder, fakat bu leviathan’ın yetkilerinin sınırlandırılmasını savunur.

   Anayasa bir toplumsal sözleşme belgesidir. Böyle bir toplumsal sözleşme belgesinin bireylerin iradeleri ile oluşturulması gereklidir. Kurucu rasyonalizm ve sözleşmeci felsefe anayasal iktisadın temellerini oluşturan ilkelerdir.

   Tekrar ifade etmek gerekirse, anayasal iktisat, bireylerin ekonomik hak ve özgürlüklerinin korunabilmesi ve güvencesi için devletin ekonomik yetkilerinin anayasal düzeyde sınırlandırılmasını savunan liberal öğretidir. Anayasal iktisat, anayasal düzen ve anayasal demokrasinin tesis edilmesini savunur.

   Anayasal iktisat, toplumsal sözleşme (sosyal kontrat) felsefesine dayalı bir sosyal teoridir. “Anayasa”,  konjonktüre ve günübirlik değişikliklere maruz yasalardan, tüzük ve yönetmeliklerden farklıdır ve farklı olmalıdır.  Başka  bir ifadeyle,  toplumsal düzenin genel kuralları sık değişikliklere maruz olmamalıdır ve bu yüzden anayasa içerisinde güvence altına alınmalıdır.

   20. yüzyılın hiç şüphesiz en etkili düşünürlerinden birisi olan Friedrich A. von Hayek, 1984 yılında Anayasal İktisat konusunda düzenlenen bir sempozyumda sunulan bildirisinde şeyle demektedir:

“Anayasal iktisat düşüncesi, ekonomi biliminde  bugüne kadar gördüğüm gelişmelerin en önemlilerinden biridir.”*

   Hayek’in bu tespitini çok ciddiye almamız gerektiğini düşünüyorum. Anayasal iktisat, sadece ekonomi biliminde değil siyaset biliminde ve diğer sosyal bilim dallarında yeni ufuklar sunan bir araştırma alanıdır.

   Hayek, akademik yaşamı boyunca yazılarında ısrarla sınırsız demokrasilerin tehlikelerine işaret etmiş ve anayasal demokrasinin önemi üzerinde durmuştur. Anayasal iktisat, anayasal demokrasinin tesis edilmesi için son derece önemli reform önerileri sunmaktadır.

   İnsanoğlu, tarih boyunca geleceğini şekillendirecek karar ve tercihlerde bulunmuştur. Bugünü şekillendiren geçmişteki davranışlarımız, kararlarımız ve tercihlerimizdir. Geçmişteki davranışlarımız, karar ve tercihlerimiz zaman içinde “informel kurallar” olarak oluşur ve kurumsallaşır. İnformel kuralların bir kısmı, mitler (efsaneler), inançlar, örf ve adetler, alışkanlıklar, gelenekler şeklinde tezahür eder ve varlığını sürdürür. İnformel kurallar bütününe “kültür” denilebilir. İnformel kurallar dışında “formel kurallar” da sosyal düzenin inşasında önem taşır. Formel kurallar, insanların bilinçli çabaları sonucu oluşturulmuştur. Anayasalar, kanunlar, tüzük ve yönetmelikler vs. formel kurallara örnek teşkil eder. Formel kurallar bütünü ise “hukuk” olarak adlandırılır.

   Anayasal iktisat, iyi bir sosyal düzenin oluşturulması için “formel kurallar” yani “hukuk”un önemi üzerinde durur. Ancak bu anayasal iktisatçıların informel kuralları önemsemedikleri anlamına gelmez. İnformel kurallar kolaylıkla değiştirilmesi mümkün olmayan bazı kurumlardır. İnsanların alışkanlıklarını, örf ve adetlerini, inançlarını bir anda ortadan kaldırmak hiç de kolay değildir ve kimi zaman imkansızdır. Oysa formel kurallar çok daha kolay değiştirilebilirler.  Anayasal iktisatçılar, siyasal ve ekonomik düzenin iyileştirilmesi için formel kuralların değiştirilmesini önermektedirler.

   Burada hemen şu hususu belirtelim ki, kural ve kurumların (rules and institutions) önemi üzerinde duran Freiburg İktisat ve Hukuk Okulu ile Kurumsal İktisat (Institutional Economics) okulu öğretileri arasında çok yakın ilişki mevcuttur. Her üç okulun da öğretilerinin temelinde kural ve kurumlar vardır.

   Anayasal iktisat, kurumsal iktisat ve Freiburg iktisat ve hukuk okulu üzerine çalışmalar yapan bir araştırmacı olarak hem formel kuralların, hem de informel kuralların bir toplumun gelişmesinin temeli olduğuna inanıyorum. Bir bütün olarak “kurumsal altyapı” adını vereceğimiz kavram ile bugün ortak değerler olarak savunduğumuz Adalet, Özgürlük, Barış, Refah arasında çok yakın bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Kurumsal altyapısını iyi oluşturmuş milletlerin medeni bir toplum olma yolunda daha fazla mesafe katettiklerini düşünüyorum.

   Kural ve kurumlar kadar “insan” faktörünün de ihmal edilmemesi gerektiğine inanıyorum.  İyi bir oyun için, hem oyunun kurallarını, hem de oyuncuların kalitesini bir arada iyileştirmek için çaba sarfetmeliyiz. Bunun için eğitim ve ahlaka daha fazla önem vermeliyiz. Sistem (oyunun kuralları) ve insan (oyuncu) kalitesi mevcut olmadan kaliteli bir oyun seyredemeyeceğimizi bilmeliyiz. Eski bir Latin özdeyişi bu açıdan anlamlıdır:

   De maximis non curat lex. (Hukuk herşeye çare değildir.)

   Anayasal iktisat felsefesi ile formel kuralların (hukukun) önemi üzerinde dururken eğitim, ahlak ve kültürün üzerinde yeterince durmadığımız sonucunun çıkarılmaması gerekir. Aslında kurumsal atyapıdan sözederken, bunun içine insana yapılan yatırım olarak beşeri sermayeyi de dahil ettiğime hiç şüphe yoktur.

   Özellikle, kültürel değişim olmaksızın, sadece kurallarla iyi bir sosyal düzeni oluşturmak mümkün değildir. Sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar sadece ve sadece anayasal ve yasal düzenlemeler yapılarak çözüme kavuşturulamaz. Ünlü İngiliz siyaset bilimci John Gray’in dediği gibi “hiçbir anayasa, eğer ekildiği toprak, tiranik veya barbar kültürüyle beslenmişse yeşermez, hatta kök bile salmaz.” Bu bakımdan, medeni bir toplum oluşturulması sadece bir anayasanın mevcudiyetinin ötesinde bir kültürel değişim ve yenilenme meselesidir.

 


 

* F.A. von Hayek, “Reflections On Constitutional Economics”, in: Richard McKenzie, Constitutional Economics, Constraining the Economic Powers of Government, Mass:Lexinton Books, 1984.

 

** F.A. von Hayek, “Reflections On Constitutional Economics”, in: Richard McKenzie, Constitutional Economics, Constraining the Economic Powers of Government, Mass:Lexinton Books, 1984.