YENİ KURUMSAL İKTİSAT *

 

                                                                             Yazan: Thrainn Eggertsson

                                                                             Çeviren: Gazi Sonkur

                                                                                               

Burada  neo-kurumsal iktisat olarak geçen alanın ismi üzerine birçok tartışma ve karmaşa yaşanmıştır. Birkaç sene önce neo-kurumsal iktisat ve yeni-kurumsal iktisat arasında bir ayrım yapmıştım(Eggertsson 1990: 6). Eski Amerikan kurumsallığının yeniden dirilişini yeni-kurumsal iktisat olarak ifade ederken, çağdaş ekonominin temel yöntemlerinin uygulamalarını neo-kurumsal iktisat olarak nitelendirmiştim. Neo-kurumsal iktisat ismini belirlerken, özel bir çalışma veya araştırma programının, konuyu rasyonel tercih üzerine alıp almadığını hesaba katmıştım. Bu yoklamayı uyguladıktan sonra, aceleci bir biçimde, sınırlı rasyonellik üzerine olan çalışmaların niteliklerinin de rasyonel tercihe dayalı çalışmalardan ayrıldığı sonucuna vardım.

Yaptığım sınıflandırma zamanın gerçekleri karşısında varlığını sürdüremedi. Yeni-kurumsal iktisat    terimi konuyla ilgili yazılarda yeni-eski yaklaşımların bütünsel, evrimci bakış açısını ve neo-klasik yaklaşımları da içeren kurumsallığın tüm şekillerini temsil etmiştir. Aynı zamanda birçok kişi için neo-kurumsal iktisat,- aşırı olmamakla birlikte- geçerliliğini yitirmiş temel iktisadi çözümlemenin dışına çıkan neo-klasik iktisadın bir alt disiplinini akla getirmektedir. Bu araştırmada, neo-kurumsal iktisat ve kurumlar iktisadı terimlerini masaya yatıracağım.

Böyle olmakla birlikte son yıllarda neo-kurumsal iktisat yöntemleri, hayatı daha karmaşık hale getirmiş,- her ne kadar belirli düzeylerde olsa da- neo-klasik iktisattan önemli bir biçimde farklılaşmıştır.Neo-kurumsal iktisat tercihleri ve işlemler, esas çözümleme birimleri olarak görülürken; geleneksel rasyonel tercih yöntemlerinin optimal olmadığını tanımlamıştır .Örneğin toplumsal sistemlerin uzun vadeli evrimini analiz ederken neo-kurumsal iktisadın görünümünde, kişilerin tercihlerini ve kendi toplumsal çevrelerinin kalıbını nasıl oluştuklarını açıklayan kurumların yanı sıra birçok soru, daha zengin ve gelişmiş tercih kalıplarına ihtiyaç duymaktadır(Denzau and North 1994). Ayrıca bu alan, oluşan farklı davranış biçimlerini hesaba katarak temel iktisattan yola çıkar. Çünkü neo-kurumsal iktisat, bireysel kararların toplumsal bağlamda ortaya çıktığını öne sürer ve toplumsal getirileri açıklamak için bir birikim veya seçim kalıbı gerektirmektedir. Evrimci toplumsal teoriler bazı amaçlar için bu çözümleme düzeyine uygun araçlar sağlarlar(With 1993), fakat bireysel tercihlere dayalı politik süreç kalıpları gibi diğer yaklaşımları da  dışlamazlar(Alt and Shepsle 1990). Son olarak, neo-kurumsal iktisat bireylere verdiği rolü uyumlu düzeye getirmiştir ve örgütlere daha fazla ağırlık yüklemiştir ki bu, bilgiyi toplayan, işleyen, kullanan ve örgütlenen bireylere yaşatan ve de aşan bir davranışla hareket eden toplumsal sistemler gibi görünmektedir(Hutchins 1995). Bazı neo-kurumsal iktisatçıların, rasyonel tercih kalıplarını değiştiren, evrimci teorilere dayanan veya örgütleri sabit bir kurumsal temelden yoksun oyuncular olarak gören yaklaşımları duyumsadıklarını burada eklememiz gerekir.

Son zamanlara kadar, kurumlara ilişkin yazılanlar, kurumun tanımı üzerinde uzlaşmıyordu, fakat şu anda çoğu bilim adamı bu konuda uzlaşmış durumdadır. Kurumlar, anayasalardan- toplumsal kalıplara kadar uzanan yelpazede  kurallar uygulandığı zaman ortaya çıkan sınırlayıcı kurallardır(North 1990). Sınırlayıcı kurallar, geleneksel iktisat teorisindeki bilinen gelir ve teknolojinin baskılarına girerler ve kişilerin seçimlerini ve onları bunda teşvik eden argümanları şekillendirirler.

Kurum dizinleri  bir arada sınırlı kaynakları bölüştüren sistemleri ve mülkiyet hakkı sistemlerini oluştururlar. Böyle olmakla beraber ortak kullanım, mülkiyet hakları ve kurum terimlerine iktisatta olduğundan daha farklı bir anlam yükleyerek burada küçük bir sorun yaratır. Bir çok kişi için kurum, bir kurallar dizisinden çok şirket, hastane veya okul gibi bir örgüttür; bu sözlerimi içine alan kurumu (Hoover Instıtutıon) adlı eserimde yazmıştım. Hukukta mülkiyet hakları terimi genelde toplumsal olarak değil, yasal kuralların dar bir kategorisi olarak geçmektedir. Bazı okuyucular mülkiyet haklarını, özel sahiplik ve “bırakınız-yapsınlar” politikasının bir göstergesi olarak görmektedir. Örneğin konuları gözden geçiren birisi bana bir seferinde son seçim başarıları yüzünden mülkiyet hakları tartışmasından kaçındığını söylemişti. Ayrıca mülkiyet hakları tartışmalarındaki “hakları” kelimesi hem özel mülkiyetin, karşıtlarına hem de savunucularına ahlaki haklar konusunu göstermektedir. Seçkin bir bilim adamı (Scott 1983) mülkiyet hakları ve mülkiyet yanlışları üzerine bir makale yazmıştır. Her ne kadar iktisadın, kelimeleri ortak kullanım alanı ve onları yeniden keşfeden bir tarih olduğunu tanımlasa da, gereksiz yanlış anlamadan kaçınmak önemlidir. Bu yüzden denetim sistemi terimini sık sık kurumsal çerçeve ve mülkiyet hakları sistemi terimleriyle değiştirmekteyim,buradan da okuyucu genel olarak sınırlayıcı kurallar üzerine konuştuğumu çıkarabilir.

Neden İktisat Kurumsal İktisada Gereksinim Duyar:

Çağdaş temel iktisat, iktisadi sistemlerdeki değişimleri ve onların zaman içindeki dönüşümlerini çözümlemek için bütünsel  bir araştırma programına gereksinim duyar. Toplumsal sistemin kendisinin bir değişken olduğu, Smith’den Marx’a kadar olan klasik iktisatçıların araştırma programını diriltmek amacıyla Schumpeter ve Hayek’in çalışmalarını sürdürmek için  bizim çağdaş toplumbilimi kullanan bir kuruma ihtiyacımız vardır.

Neo-kurumsal iktisat, iktisadi sistemin, toplumsal sistemin diğer alanlarıyla nasıl ilişkide olduğunu keşfeden disiplinlerarası bir yaklaşımdır. Toplumbilim, insanbilim ve politik bilim, hukuk, kamu tercihi,  tarih, nüfus ve son zamanlarda ruhbilim gibi bir çok alan bilgilerini biraraya getirmektedir. Neo-kurumsal iktisat kimliğini belli bir araştırma gündeminden almaktadır. Kurumlar ve zenginlik arasındaki bağlantının incelenmesi. Toplum bilim, politika ve ruhbilim araştırmaları, performans ve iktisadi sistemlerin dinamiklerinin daha iyi anlaşılmasına ilişkin araştırmalar tarafından harekete geçirilir.

Bu yüzden, neo-kurumsal iktisat, iktisadi sistemlerin yapısını araştırmaya elverişli sorunları tanımlama ve geleneksel iktisat yöntemlerinin bu sorunlar için ılımlı hale getirilmesinin zorunlu olduğu ölçüyü keşfetme rolüne sahiptir. Coase’un (1937) şirketin doğası üzerine olan makalesi  bu yaklaşımın klasik bir ortaya sunumudur.Coase, neden bazı işlemlerin piyasada yapılırken bazılarının şirketlerde yapıldığını ve bu iki katman arasındaki işlemlerin dağılımını hangi unsurların belirlediğini sorgulamaktadır. Bunun sonrasında da, şimdi kurumlar iktisadının gerekli bir unsuru olan ve neticede işlem maliyetleri kavramı yönünde gelişen maliyetler düşüncesini tanıtmaktadır.

O halde neo-kurumsal iktisat, toplumbilim, politik bilim ve ruh bilim gibi alanlarda farklılaşmaktadır. Çünkü bu bir iktisat dalıdır. İktisat ve kurumlar iktisadı arasındaki farkı vurgulama konusunda bu kadar sabırsız olmamalıyız, zira bunu yaparken  ikisi arasındaki bağlantı unutulabilir. İktisadi sistemlerin kurumsal yapısına ilişkin araştırma,  makro ve mikro iktisattaki bulgular üzerine kurulmalıdır ve böylelikle iktisat da buna benzer şekildeki farklılığı tanımlamaktan kaçamaz.

Denetim ve Bilgi:

İktisadi sistemlerin alanı, birbiriyle bağlantılı iki konu çevresinde dönmektedir:Birincisi  sınırlı kaynakları oranlama yöntemleri veya denetim sorunu,bir diğeri toplumsal örgütlenmeye ilişkin sınırlı bilgi veya bilgi sorunu.

İnsanın durumu, sadece teknik bilgilerimizi değil, aynı zamanda işlemlerde eşgüdüm sağlama ve onları onaylama, karmaşık bağlantıları ölçme, verileri yorumlama ve toplumsal sistemleri anlama gücümüzü sınırlayan bilgi edinme sınırlılığı tarafından şekillendirilir. Her ne kadar toplumbilimciler uzun süre denetim etkileşiminin, bilim adamının ve onu yönlendirenlerin iktisadi performansı nasıl şekillendirdiğini anlamak için çaba sarfettilerse de sonuçlar göreli olarak yetersizdir. 20. yy’ın başlarında F.A.Hayek, toplumbilimde bir bilgi devrimi başlatmış ve hala hak ettikleri genel kabulden yoksun olan büyük katkılarda bulunmuştur.Neo-kurumsal iktisat 1970’lerde bilgi- denetim konularına yönelik büyük bir çalışma dalgasıyla ortaya çıkmıştır (Eggertsson 1990) ve bir çok noktadan önemli olan düşünceler doğmuştur, fakat bunlar kendilerini kurumsalcılar olarak gören kişiler değillerdi .Zamanla ben de çalışmaları  Los Angales- Seattle-Chicago yaklaşımı olarak görülen bilimadamları kanalıyla mülkiyet hakları iktisadına ve işlem maliyetlerine alışık duruma geldim: A.Alchian (Los Angales), H.Demsetz (Chicago- Los Angales), R.H.Coase ve G.J. Stigler (Chicago), Y.Barzel, S.N.S.Cheung ve D.C.North (Seattle) ve diğerleri bu alana farklı yaklaştı, örneğin kamu tercihi alanında çalışanlar da neo-kurumsal iktisada bu ilk yaklaşımlara önemli katkılarda bulunan Furubotn ve Pejovich tarafından önemli katkılar sağlanmıştır(1972). Bilgi -denetim perspektifi politik örgütleri ve süreçleri çözümlemede de kullanılmaktadır. Bana göre Rochester Üniversitesinde ve Caltech’te filizlenen yaklaşımlarda da birçoğu ( W.H.Piker, K.A.Shepsle, B.R.Weingast, R.H.Bates ) özellikle önem taşırken, J.M.Buhtemeln, G.Tullok, A. Dawns ve M Olson  ve diğerleri gibi birçok iktisatçı önemli  rol oynadılar. Kapitalizm adı altında iktisadi örgütlenme teorisiyle, O.E. Williamson(1985)  neo-kurumsal iktisadı büyük ölçüde etkilemiştir. Son olarak bir iktisat  tarihçisi olan D.C.North(1993), parçaları birleştirmiş ve denetim- bilgi perspektifinin iktisadi sistemler ve zaman içindeki evrimlerine ilişkin çağdaş teorilerin temeli olduğunu savunmuştur.

Biraz kaçamak bir kavram olsa da, işlem maliyetleri, neo-kurumsal çözümlemenin birleştirici kurumsal aracıdır(Allen 1991). Anlamlarını kavramanın en iyi yolu ise, işlem maliyetlerini kaynakların belirsiz denetimi olarak görmektir. Denetim sorunu, sınırlı kaynaklara yönelik rekabetin bir veya  birtakım şekillerde çözülmesi zorunluluğu yüzünden ortaya çıkmaktadır; örneğin piyasalardaki özel denetim ve alış-veriş kanalıyla, devlet veya topluluk mülkiyeti tarafından doğruda bölüştürme kanalıyla veya rekabet ve fiziksel müdadeleler kanalıyla. Bu geniş düzenlemelerde düzenli bir şekilde haklar, görevler, uygulama yöntemleri ve ihtilaflı kararlara yönelik usulleri bulmaktayız. İşlem maliyetleri denetim sistemlerinin denendiği ve uygulamanın maliyetli olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır ve denetim maliyetlidir.

Kişiler kaynakları ellerinde bulundurmayı  iki şekilde kaybederler:Birincisinde kaynakları tamamen ayırarak veya ortaklardan birisinin işlemlerde fırsatçı ve aldatıcı olması kanalıyla ve yahut da istemeden gerçekleşen  kayıplar arasındaki ayrımın açıkça belirsiz olduğu durumlarda. Gece arabanızın çalınması ve arabayı alırken kusurlarının saklanamaması-kaynakların istemeden kaybedilmesi. Beklenen işlem maliyetleri, uygulanan denetim maliyetleri, hem kişilerin işlerini örgütlediği açıdan hem de tercih ettikleri proje yatırımları açısından davranışları derinden etkiler.

Kişilerin, kaynaklar üzerindeki uygun denetimi sağlama maliyetine ilişkin beklentileri, devletten ve çevresindekilerden almayı umduğu desteğe bağlıdır. Bireylerin kaynaklar üzerindeki denetimi, iki çıkış noktasına sahiptir. Devlet (kanunlar,polis,mahkemeler) ve diğer toplum bireyleri (kurallara uyum, ticari ahlak) tarafından sağlanan korunum, dış denetim derecesini belirler; işletme sahiplerinin  kendi çabaları (kilitler,koruyucular,güvenlik kamerası) ise iç denetim seviyesini belirler. Korunma altında ve uygulamadaki özel yatırımın yokluğunda ve birinin kendi kaynaklarını elinden alacağı düşüncesinin düşük olduğu durumlarda, bireyler düşük işlem maliyetleri beklerler.

Bir topluluğun kurumsal çevresi, iş yapmanın genel maliyetini etkilemekten  çok daha fazlasını gerçekleştirir; belirli etkinliklere ve örgütlenme türlerinin ilerlemesine katkıda bulunur(North 1990). Kurumlar, özel şirketleri cezalandırabilir, tarımda elverişsiz bir çevre yaratabilir, ağır sanayii destekleyebilir ve teknolojik yenilenmeyi yavaşlatabilir. Çabaların tercih edilen alanlara aktarılmasıyla kurumsal çevre, zihinsel sermaye düzeyini, niteliğini ve toplumsal sistemin uzun vadeli yönlendirmelerini etkiler.

İktisatçılar, açıkça belirli etkinliklerden yana olan politikalara genellikle karşı çıkarlar. Çünkü böyle politikalar kaynakları yanlış bölüştürmeye meyillidir. Böyle olmakla birlikte, durağan olmaktan çok hareketli etkinlik görüşü cephesinden bakıldığında ve uzun vadede, belirli etkinliklerden yana kurumlar ya büyük oranda üretken ya da yıkıcıdırlar. Yıkıcı düzenlemeler, hem politik olarak güçlü çıkar gruplarını tatmin etmek için hem de sınırlı bilgi dünyasında hükümetlerin geleceği yanlış tahmin ettikleri  için benimsenirler.

Kaynakların yönetimi konusu, doğrudan bilgi edinme sorununa işaret eder. Birçok bilimadamı, bilgiyle donatılmış bir dünya teorisi geliştirerek sınırlı bilgileri canlandırmaya çalışmıştır.Fakat böyle araştırmalar kısır anlaşmazlıkları doğurmuştur, örneğin işlem maliyetleri olmadığında mülkiyet hakları dağılımına ilişkin Coase’un teorisinin geçerliliği üzerinde(Cooter 1982) çelişkiye düşenlerin bilgi çevresiyle ilgili dolaylı olarak veya açıkça farklı varsayımlar ürettiği için anlaşmazlıklar ortaya çıkmaktadır. Bilgi sınırlılığının üç şeyi içerdiğini düşünmenin yararlı olacağına inanıyorum: veri sağlama, bilgiyi işleme yetenekleri ve bilgi birikimleri.

Neo-kurumsal iktisadın ilk aşaması ve iktisattaki bilgi devrimi(Stiglitz 1994), sınırlı veri göstergelerini ve veriye ulaşmanın oyuncudan oyuncuya değiştiği zaman ne olacağını keşfetmiştir. Sözleşmeli ilişkilerde, bilgiye ulaşmaları göreli olarak ucuz olan partiler, -diğer şartlar eşit olduğunda-, sınırlı bilgiye sahip oyunculara karşı  kendilerini koruma yolları bulmaları konusunda motive eden hile ve aldatma avantajlarına sahiptirler. Böyle olmakla birlikte, aldatmaya daha meyilli olanlara güvenilmemekte ve de onların kendilerine karşı bağlayıcı, dürüst davranma sözü vermeleri avantajlı görülmektedir, örneğin değişik  şekillerde açık veya dolaylı güvenceler verilmesi gibi(Williamson 1985).

Birçok araştırmacı genel bir ifadeyle bilgi sorununu belirtmek için sınırlı rasyonellik terimini  kullanmaktadır. Fakat bana tanıtılan sınırlı rasyonellik, bilgisayar diliyle “hardware” sonunda olan sınırlarla ilgilenmiştir. Bilgi edinme gücünün sınırlarına olan rasyonel bir cevap, ölçülü basamaklarda, her basmakta elverişli ortamdan çok tatmin olmayı amaçlayan giderler ilerlemektedir(Simon 1957).

Kişilerin çevrelerini anlamaya yönelik çabaları, bilginin toplanma ve işlenmesinden daha fazlasını içerir. Veri, onu yorumlayan teoriler ve kalıplar süzgecinden geçirilir. Bu düşünsel kalıplar, her bireyin bilgi birikimine aittir ve onun deneyimini yansıtır(Clark 1957). Birçok toplum bilimci, davranışlardaki değişmelerin değişik çıkarlar, temel seçimler ve basamaklardan çok değişik kalıplara bağlı olabileceğini zor kabul ederler. Fakat herkes,mikro iktisatçıların kendi kurumsal yönlenmeleri nedeniyle aynı veri dizilerini farklı yorumladıklarını bilir.Tıpkı iktisadi ve politik oyuncuların günlük işlerinde olduğu gibi.

Bir teorisyenin sınırlı veri kaynağını gözönünde tutması, onun iktisattaki geleneksel yöntemlerden hareket etmesini gerektirmez; ve birçok  neo- kurumsal iktisatçı için bilgi devrimi bu noktada durmuştur. Düzenleme, iş piyasalarındaki tarama ve kira araştırması üzerine ilk yazılanlar, veri kaynağı ile ilgilidir. Benzer bir şekilde Barzel ve Cheung gibi mikro iktisatçılar kurumlar ve örgütlere yönelik olağan bir ilgiyle, işlem maliyetlerini kabul ettiklerinde geleneksel iktisadi yöntemlerle olan ilgilerini kesmediler. Barzel ve Cheung işlem maliyetlerini ölçme maliyetleri ile yakından ilişkilendirdi ve karma malların ölçümü, denetim ve uygulama çabaları hakkında düşünmek için geleneksel iktisadi araçları kullandılar. Böyle olmakla birlikte ilk neo- kurumsalcılar, yetersiz denetim altındaki davranış ve giderlerle ilgili, sözleşmelerin kullanımı, piyasa uygulamaları ve denetimleriyle alakalı uygulamaya ve işlem maliyetlerini azaltmaya yönelik kurumlarla ilgili birtakım sorular sorarak büyük bir sıçrama gerçekleştirdiler(Milgrom and Roberts 1992). Bu sorular hem iktisadi hem de politik işlemlerle ilgili olarak sorulmuştur.

Oyuncuların veri işlemek için sınırlı yeteneğe sahip oldukları düşüncesi bana göre , olumlu işlem maliyetleri tarafından üretilenlerin ötesinde ilginç önsezilere yol açmamıştır. Uygulamalar genelde düşünceyi, baskı altındaki en üst seviyeye çıkarma hareketi açısından sunulurlar. Fakat veri işleme üzerindeki alanlarla olan ilişki, bilime ve aklın nasıl işlediğine ilişkin soruları ortaya çıkarır.

Bilme ve zihni kalıplar, kurumlar, ve bunun toplumsal sonuçları arasındaki bağlantıya ilişkin soruşturma, iktisadın geleneksel yöntemlerinin ötesine geçmektedir.Bazı neo- kurumsalcılar gelişmiş bir tercih kalıbı araştırırken, evrimci ruhbilim,mantık bilimi ve bunlara bağlı alanlara yönelmişlerdir. Bu disiplinlerdeki bulgular insan beyninin tek bir karar kalıbı kullanmadığını göstermektedir ki bunu da geleneksel rasyonel tercih yöntemleri önermektedir(Cosmides and Tooby 1994. Bunun yerine, uzmanlaşmış karar kalıplarına sahip olarak ve sık sık basit davranış kurallarına dayanarak tasavvur ederler. Ayrıca geçmiş öğretiler, kişilerin yeni veriyi nasıl yorumladığını etkilemektedir.

Neo-kurumsal iktisat ve akla dayalı ruhbilim, değişik çözümleme seviyelerini temsil eder- bir alan iktisadi sistemi incelerken  diğeri akla dayalı sistemi inceler- ki bu da, iki alan arasındaki bulgu aktarımını karmaşık hale sokar. Fakat neo-kurumsal iktisat akla dayalı bilmin  çözümüne katkı sağladığı bazı sorularla mücadele eder. İşbirliği ve kurallara uymasının köklerine ilişkin sürekliliği olan bir soru vardır. İşbirlikçi davranış her zaman stratejik varsayımları yansıtır mı? Veya işbirliği bazen insan grupları arasında değişen  toplumsal davranış kalıplarının etkisini yansıtır mı? Bağlantılı bir konu da işleyişi bozuk toplumsal sistemlerin uzun vadede hayatta kalması ile ilgilidir. Bir çok neo-kurumsal iktisatçı bu hatalara paralel, geleneksel iktisadi yöntemler bakımından çevrelenmiş ve çerçevelenmiş  açıklamalardan tatmin olmuşlardır. Olayın geleneksel görüşün önerdiğinden daha karmaşık olduğu savı, Sovyetler Birliğinin yükselişi ve düşüşü gerçeği, kazanıma ilişkin bireysel hesaplamaların yanı sıra konu, karmaşık  bilgi ve kalıplar içerir(Eggertsson 1997). Toplumsal değişim yorumu üzerindeki toplum bilimciler arası anlaşmazlık acaba, farklı kurumsal kalıpları veya stratejik yapay davranış kalıplarını  yansıtıyor mu?

Neo-Kurumsal İktisat ve Profesör Pangloss:

Birçok toplum bilimcinin konu ile ilgili en yaygın yanlış algılaması muhtemelen, neo-kurumsal iktisadın Prof. Pangloss’un öğretilerinin çağdaş uzantıları olduğu düşüncesidir. Bu yanlış anlama üzerine şaşkınlığa uğradım. Çünkü ben de dahil birçok neo-kurumsalcı, neden iktisadi sistemlerin başarısız olduğunu ve neden zayıf işleyen kurumsal düzenlemeleri kişilerin hoşgördüğüne ilişkin yaklaşımları araştırarak konuya eğildi. Makul insanların hangi sebeplerle neo-kurumsal iktisadın tüm kurumlarını ve örgütlerini neo-klasik anlayış üzerinde  etkili gördüğünü savunabildiklerine ilişkin iki açıklamam var. Birincisi, neo-kurumsal iktisatçıların  tercihi genellikle bazı insanların bu alanın güllük- gülistanlık birer dünya manzarası-eğer herkes iyimser bir karar alırsa sonuç oldukça iyi olur- çizdiğine inanmalarına yol açan baskılar altındaki iyimserleştirme yaklaşımı.Örneğin bacağı kırık bir kişi için iyimser tercih, bazen bacağın kestirilmesi olabilir; ya da Sovyetler Birliğindeki birçok tüketici için iyimser tercih, sabahın saat 5’inde kalkarak, marketin açılmasını  beklemek üzere kuyruğa girmesidir. Açıkçası, genel anlayışta bacağı kaybetmek iyimser bir tercih değildir.Ya da Sovyet tüketicisi normal halinde değildir. Yaklaşım sadece insanların en iyi alternatifi seçme eğilimi içerisinde olduklarını savunmaktadır.

Yanlış anlamanın ikinci muhtemel açıklaması daha da karmaşık. Birkaç ünlü neo-kurumsalcı sık sık neo-klasik iktisadın derin köklerine inerek sözleşmelerin iktisadi mantığı ve rekabetçi piyasalarda iktisadi örgütlenme üzerine çalışmışlar(Demsetz 1988) ve bu çalışmalarda da sık sık, belirli kurumsal düzenlemeler ve örgütlenme şekillerinin genel anlamda iyimser olduğu sonucu çıkmış ve nihayet işlem maliyetlerini en alt düzeye indirmişlerdir. Bu çalışmalarda dolaylı veya -Alchian’ın rekabet eleğine dayanmaktadır- göreli olarak  yüksek maliyetli örgüt piyasada kalamaz. Bu araştırmaların ne tür girişim üzerine oldukları konusunda açık olmalıyız. Onlar, işlem maliyetlerinin söz konusu olduğu uygun rekabetçi piyasa biçiminde örgütler teorisi ve piyasa uygulamaları bina etmeye çalışmaktadırlar. Bu çalışmalar, geleneksel iktisadın rasyonel olmayan veya piyasaları tekelleştiren girişimler olarak nitelendirdiği bu örgütlenme biçimlerinin yararlı bir tasarruf işlemine sahip olduğunu göstermiştir. Bulgular aynı zamanda bir hedef çıtası işlevi görmekte fakat neo-kurumsal araştırma programının sadece bir alt dizinini sunmaktadırlar. Mevcut araştırmanın temel sonucu, teknik olasılıklar açısından, savurgan iktisadi örgütlenmenin dışlamadan çok bir kural haline geldiğidir(Olson 1996).

Neo-Kurumsal İktisat ve Güç:

Neo-kurumsal iktisadın Prof. Pangloss’un  felsefesi üzerine  bir araştırma olduğu yönündeki eleştiriler sık sık, yaklaşımın güç dağılımını ve zengin olmak için zor kullanmayı gözardı ettiği, fakat bunun yerine gönüllü alış-verişi vurguladığı savıyla güçlendirilir. Eleştiriye göre neo-kurumsal yaklaşım, kurumları ve örgütleri belirli işlem maliyet sorunlarını çözmek üzere   ortak, birleşik çabaları olarak görür.

Neo-kurumsal iktisatçıların nadiren göç sözcüğünü kullandığı doğrudur. Gerçekten de grup olarak iktisatçılar bunu nadiren yaparlar, ama göz ardı da etmezler. Tercih dizileri, değişik oyuncu sıfatları, göreli güçlerini belirler. Eşit olmayan tercih dizilerine sahip oyuncuların kartlarını ne yönde oynadığına ilişkin çözümleme, güç üzerine bir çalışmadır ve neo-kurumsal iktisat, sadece iktisat arenasında değil, aynı zamanda yine eşit olmayan tercih dizilerine sahip oyuncuların güçlerini denediği ve iktisadi etkinlik için kurallar koyduğu politik arenadaki bir tartışmadır.

Okuyucu, gönüllü alış-verişi tüccarlar arasındaki eşit konum-eşit toplumsal duruş veya güç ile birlikte algılamamak için de dikkatli olmalıdır. Gönüllü alış-veriş, tüccarların ticaretini yaptıkları kaynaklara yönelik denetimini gerektirir. Aksi halde güçlü grup istediği malın veya hizmetin hakimi olur. Böylelikle kurumsal olarak bireylerin hiçbir kaynağı denetim altında tutmaması veya gönüllü alış-verişi yapmaması olasıdır. Fakat açıkçası ikisi arasındaki güç ilişkisi eşit değildir. Gönüllü alış-veriş eşitlik anlamına gelmez. Buna ilaveten biz  bu iki gruba verilen göreli  güç durumunun olduğunu çalışmayı düşünürsek başa döneriz ve geçmiş tercihleri ve diğer çözümleme düzeylerindeki işlemleri  başka platformda -örneğin politik tabakada- inceleriz.

Kararlılık İkilemi:

Şimdi, buna göre yukarıda bahsettiğimiz eleştiriden daha önemli bir sorun veya ikileme gelelim: neo-kurumsal iktisadın toplumsal süreçleri ve kurumsal değişimi çok fazla açıklama girişiminde bulunarak belirleme yaptığı doğru mudur? Diğer bir deyişle, iktisadi ve politik süreçleri açıklama girişimi ve hatta toplumsal değişmeler, rasyonel bireysel tercihler açısından toplumsal değişimi belirleyici yapar mı? Sadece beklenmedik olaylar mı toplumsal sistemi yeni bir denge yoluna dönüştürür? Yeni yol seçeneksizliği görüşü ayrıca, toplumsal oyuncuların eski tercihlerinin onları belirli bir senaryoya kilitlediğini ve- uzun vade hariç- onları ayıramayacakları bir yola koyduğunu sürerek kurumsal değişimdeki kararlılık anlayışını güçlendirir.

Başlangıçta yol seçeneksizliği teorisi, ölçü alınan dönüşlerin belirli bir teknoloji seçiminin, nasıl farklı ve daha üstün teknolojilerin geleceğini engellemeye zorladığını gösterme girişiminde bulunmuştur(Arthur 1994). Sonradan araştırmacılar, sınırlayıcı kuralların ve bilgiye olan yatırımın , bilgi birikimi, ve gelecekteki toplumsal örgütlenmeyi belirleyen önceki sınırlayıcı kural tercihlerinin yanısıra, yol seçeneksizliğinide içerdiğini  savunmuştur(North 1990; Davit 1994).

Toplumsal kararlılık sorunu şimdiye kadar neo-kurumsal yazılarda çok az dikkat çekmiş, çünkü araştırmalar esas olarak değişik toplumsal yapıların mantığını açıklamayı amaçlamıştır. Fakat bu konudaki önemli başarı ve sistemli kurumsal politikalara olan gereksinim-örneğin eski Sovyet iktisatçıların dönüşümünü yönlendirmek için- kurumsal değişim üzerine bilgi verme amacına yönelik neo-kurumsal iktisatçılar üzerinde baskı yaratmıştır. Bu bilgi isteği, belirleyicilik, yol seçeneksizliği ve kurumsal reformlardaki özgürlük dereceleri sorunlarını doğurmuştur. Son olarak, neo-kurumsal iktisadın ekonomi politikasına  olan katkısı üzerinde durmak istiyorum.

Eski Ekonomi  Politikası Teorisinden Alınacak Dersler:

Neo-kurumsal iktisatçıların kuramsal reformlardaki rolleri üzerinde daha sistemli düşünmeleri gerekir. 2. Dünya  Savaşı yıllarında Ragnar Frisch, Jan Tinbergen ve diğerlerinin geliştirdiği eski iktisat  politikası teorisini göz önünde tutmanın yararlı olacağını düşünüyorum(Eggertsson 1997). Ekonomi Politikası teorisi, çağdaş iktisadi teorideki gelişmelere, özellikle J.M. Keynes’in teorilerıne bir cevaptı.

Tinbergen yaklaşımı (1956), sistemli kamu politikalarının araçlar dizisi ve hedefleri arasındaki ilişkiyi belirleyen ekonomi kalıbının olması  gerektiğini vurgular. Araçlar, politikacıların denetimindeki  ve hedeflerde politik amaçları temsil eden değişkenlerdir. Politika işlemi, politikacıları ve uzmanları (iktisatçıları) içine almaktadır. Politikacılar kendi seçimlerini betimlerler ve alınan önlemler için destek sağlarlar. Uzmanlar ise uygulanacak politika kalıbını belirler, araçları hedeflerle ilişkilendirir ve hedef değişkenleri en üst düzeye çıkaracak önlemleri belirlerler.

Eski ekonomi politikası teorisi, uzmanları, araçlar ve hedefler arasındaki ilişki bağlamında göreli olarak teknik bilgi avantajsina sahip görür. Kamu ve politikacılar bilgiden yoksun olmalarına rağmen, onlar iktisat makinesini onarmasını bilen mühendislerdir. Çağdaş düşünceleri yansıtmak düşüncesi ile eski politika yörüngesi, kamunun politika ölçülerine olan stratejik cevaplara izin vermemiştir. Her ne kadar Tinbergen politika yaklaşımı parlaklığını kaybetmiş  olsa da kurumsal yörüngeleri yansıtmada, kurumsal politika için hala önemli bir çağrı sunmaktadır. Başarılı reformlar için, bizim mevcut araçları saptamamız ve bunların hedeflerle nasıl ilişkilendiriliceğini belirlememiz gerekir. Şu ana  kadar neo- kurumsal iktisat, iktisat uzmanlarının tercih dizisine çok az dikkat etmiştir.

Ekonomideki Son Gelişmelerden Alınacak Dersler:

Kurumsal politika teorisi, politik makro iktisattaki, rasyonel beklenti ve makro iktisattaki ve sınırlı rasyonellik makro iktisattaki gelişmelerden etkilenebilir.

Politik makro iktisat açıkça, politikacıların kişisel amaçlarını,davranışlarını etkilediğini ve politik baskıların yapabilecekleri işleri sınırlandırdığını kabul eder(Alesina 1995). Eski iktisat politikası teorisi yetkililerin adaleti ve toplam zenginliği dengeleyici olarak görülen bir toplumsal refah işlevini en üst düzeye çıkardığını varsayar.

Rasyonel beklenti makro iktisadı, politikacılar ve onların  yönelttiği kamu arasındaki stratejik etkileşimleri ortaya koymaktadır. Kendi basit formülüyle rasyonel beklenti makro iktisadında, yetkililerin ve kamunun doğru politik kalıplara sahip olduğu varsayılır(Lucas 1990). Örneğin kamunun, beklenmeyen olaylar karşısında nasıl hükümetin politikasını değiştirdiğini bildiği ve bundan da yararlandığını varsayar. Politikada yer  alan kamu stratejilerinin görüşü, kurumsal politika teorisinin göz ardı etmediği önemli bir sezgidir.

Son olarak sınırlı rasyonellik makro iktisadı, stratejik etkileşimleri kabul eder. Fakat hem yetkililerin hem de kamunun mükemmel olmayan politika kalıplarına sahip olduğunu savunur. Her iki grup da toplumsal sistemi tam olarak anlamamıştır. Sınırlı rasyonellik makro iktisadı, politika kalıplarının gelişimini  etkilemek amacıyla çağdaşlaşmaya vurgu yapar(Sargent 1993). Teori oyuncuların tatmin edici sonuçları getiren politika kalıplarına varabileceğini ya da zayıf toplumsal sonuçlara yönelik  doğrudan kalıplar ve stratejiler geliştirebileceğini kabul eder.

Kurumsal Politika Üzerine Düşünceler:

Kurumsal reform tavsiye edenler makro iktisat politikası kavramından sınırlar ve fırsatlar ile ilgili birkaç şey öğrenebilirler. Bunların ilki, politika elitinin doğru tercihlerini oluşturma, mevcut araçlar dizisi belirleme ve mevcut araçların hedeflere ulaşmasını sağlama gereksinimidir. Uzmanlar şunları da sormalılar? Politik işlem nasıl tercihleri sıralar? En elverişli politika kalıpları ne kadar güvenilirdirler? Açık hedefler amaçlansa mı  ya da yönlendirilmiş deneyimsel işlemler başlatılsa mı daha iyi olur? Ve esnek kurumları elde etmek için ne kadar çaba sarf etmeli ve ne kadar tatmin edici olmayan reformları tersine çevirme hakkına sahip olmalıyız?

Uzmanlar politika kararlılığını hesaba katmalı ve çabalarının boşa gittiği durumları önceden görmelidirler. Onların özgürlük dereceleri koşullarla birlikte değişecektir. Uzmanlar güç kazanırsa, rolleri göreli olarak büyük olur. Uluslararası  kredi kuruluşlarından kredi alma tehditler altında tavsiyeleri desteklendiğinde olacağı budur. Politik kalıplar denendiğinde, uzmanlar kendi özel çözümlerini-bırakınız yapsınlar politikası- merkezi planlamayı, serbest ticareti, sanayii politikasını, belirli özelleştirme veya düzenleme yöntemlerini öne sürerek olayları etkileyebileceklerdir. Çelişkili olsa da politika kalıpları orta dereceli hedefler olmuştur. Son olarak uzmanların rolü, toplumsal sistemlerin bağlı oldukları kalıpları boşa çıkardıklarında göreli olarak büyük olur(Eggertsson 1997a). Büyük darboğaz (1929) gibi olaylar, Sovyet sisteminin çöküşü ve sanayideki yapılanma rejiminin başarısızlığı, farklı kalıplar sunan uzmanlara olan gereksinimi artırmıştır.

Hem makro hem de mikro düzeyde toplumsal sistemlerdeki aralıklı buhranlar ve bunun sonucundaki bireysel belirsizlik, çağdaş toplum biliminin hakkında çok az şey bildiği, heyecan verici ve önemli bir konudur. Toplumsal sistemlerin zaman içindeki dinamiklerini, , düzenli sanayiler, iş piyasaları, ulusal sağlık programları veya merkezi yönetimli ekonomiler gibi kurumsal çevrelerde birbirini etkileyen kamu ve özel oyuncular tarafından gözden geçirilen politika kalıplarıyla birleşik olarak görebiliriz. Politika kalıpları etkileşimleri, davranışlarda değişiklere ve gittikçe performansı yükselten veya düşüren kurumlarda ayarlanmalara yol açar(Lindbeck 1995). Kurumsal değişimin zaman içindeki dinamikleri, Smith, Malthus, Ricardo, Marx, Schumpeter ve diğerlerinin cesur çabalarına rağmen toplum bilimin çözülmemiş en büyük bilmecesidir.

Son olarak, eğer geçici de olsa,  politik kararlılık sorununu unutur ve ilgililerin kanunun önerilerimizi beklediğini varsayarsak tavsiyemiz ne olmalıdır?  Bu konuya yönelik dört önerim var:

(1)              Birçok formel kurumsal düzenleme bilgi sınırlılığını  ve işlem maliyetlerini hesaba katılmadan tasarlandı. Bu düzenlemeler yeniden değerlendirilmelidir.

(2)              Uygun zamanda merkezi yönetim oyunun genel kurallarını koymalı; oyuncuların temel sınıflarını seçmeli;bilgi kaynağını artırmak için düzenlemeler yaptırmalıdır.; örneğin uluslararası işbirliğini kolaylaştırarak yurt dışından bilgi toplama maliyetini azaltma amacına yönelik  kurumsal düzenlemelerin ayrıntıları ilgili etkinlik içinde yer alan kişiler       arasında deneme-yanılma yöntemiyle  ortaya çıkarılmalıdır(Ostrom 1990).

(3)              Politik riskler, yüksek ölçüde verimli kurumsal reformları sık sık engeller(Weingast 1994). Politik riskler yüksek olduğunda reformlar için alınacak önlemler  desteği gereken kişilerce güvenilir bulunmaz. Destek yoktur, çünkü kişiler baştakilerin önlemleri tam olarak uygulayabileceklerinden şüphe ederler veya tüm sağlanacak yararların politik liderler ve yandaşlarına gideceğini umarlar ya da beklerler. Önerilen reformları güvenilir kılmak için yollar bulmak suretiyle  uzmanlar kurumsal reformlar üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilirler. Örneğin, bürokrasinin reformların altını oymasını engelleyen veya baştakilerin sözlerini yerine getirmeme eğilimlerini caydırıcı hale getirecek önlemler tarafından  güvenilirlik sağlanabilir.

(4)              Uzmanların alt düzey kurumların, norm ve toplumsal değerlerin gücünü kabul etmesi gerekir. Önemli  düzeyde alt düzey sınırlayıcı kuralları belirlemeleri ve imkan varsa formel kuralları ve uygulamalarını egemen toplumsal normlarla düzenlemeye çalışmaları zorunludur. Normlar, politik amaçlarla tutarlı olduğunda kararlaştırılan formel kurallar tanıtılarak uygulanmalıdır. Merkezden uzaklaşmış kural koyma usulleri, fırsatları ve alt düzey kurumları tanımada formel  kurallara göre           daha avantajlı  kılar(Cooter 1996).

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BİBLİYOGRAFYA

 

-         Alchian, A.A. 1950. Uncertainity, Evolution and Economic Theory. Journal of Political Economy 58: 211-21.

-         Alesina A. 1995. Elections, Party Structure, and The Economy. In Modern Political Economy: Old Topics, New Directions, Ed. J.S. Banks and E.A. Hanushek, Cambridge and Newyork: Cambridge University Pres.

-         Allen, D.W. 1991. What Are Transaction Costs? Research in Law and Economics 14: 1-18.

-         Alt, J.E. and Shepsle, K.A. (eds.) 1990. Perspectives on Positive Political Economy. Cambridge: Cambridge University Press.

-         Arthur W.B. 1994. İncreasing Returns and Path Dependence in The Economy. Ann Arbor: University of Michigan Pres.

-         Banks, J.S. and Hanushek, E.A. 1995. Modern Political Economy. Old Topics, New Directions. Cambridge and Newyork: Cambridge University Press.

-         Barzel, Y. 1989. Economic Analysis of Property Rights. Cambridge: Cambridge University Pres.

-         Clark, A. 1997. Economic Reason: The Interplay of Individual Learning and external Structure. In The Frontiers of The New Institutional Economics, ad. J.N. Drobak and J.V.C. Nye, San Diego, CA: Academic Pres.

-         Coase, R.H. 1937. The Nature of The Firm. Economica 4:386-405.

-         Cooter, R. 1982. The Cost of Coase. Journal of Legal Studies 11: 1-33.

-         Cooter, R. 1996. Decentralized Law For a Complex Economy: The Structural Approach to Adjucating The New Law Merchant. University of Pennsylvania Law Review 144-1643-96.

-         Cosmides, L. And Tobby, J. 1994. Beter Than Rational: Evolutionary Psychology and The Invisible Hand. American Economic Review, Papers Proceedings 84(2): 327-32.

-         David, P.A. 1994. Why Are Institutions The “Carriers of History”? Path Dependence and The Evolution of Conventions, Organizations and Institutions. Structural Change And Economic Dynamics 5: 205-20.

-         Demsetz, H. 1988. The Organization of Economic Activity, 2 Vols. Oxford: Basil Blackwell.

-         Denzau, A.T. and North, D.C. 1994. Shared Mental Models: Idelogies and Institutions. Kyklos 47:3-31.

-         Eggertsson, T. 1990. Economic Behavior and Institutions. Cambridge and Newyork: Cambridge University Pres.

-         Eggertsson, T. 1997a. When The State Changes its Mind: The Puzzle of Discontinuity in Government Control of Economic Activity. In Privatization At The Turn of The Century, Ed. H. Giersch, Berlin: Springer.

-         Eggertsson, T. 1997b. The Old Theory of Economic Policy and  the new institutionalism. World Development 25: 1187-1203

-         Furubort, E. G.and Pejovich, S. 1972. Property rights and economic theory: a survey of recent literature.Journal of  Economic Literature 10: 1137-62

-         Hutchins, E. 1995. Cognition in the Wild. Cambridge, MA: Harvard University Pres.

-         Kuran, T.1995.Private Truths, Public Lies: The Social Consequences of Preference Falsification. Cambridge, MA: Harvard University Pres.

-         Lindbeck, A. 1995.Welfare state disincentives with endonegenous habit and norms. Scandinavian journal of economics: an analytical review. Oxford Economic Papers 42: 293-316

-         Milgrom,P. and Roberts,J.1992.Economics,Organization,and Management. Englewood Cliffs, NC: Prentice Hall.

-         North, D.C.1990.Instutitions, İnstitutional Change, and Economic Performance, Cambridge: Cambridge University Pres.

-         North, D.C.1993.Economic performance through time.Nobel Memorial Price Lecture, reprinted in Empirical Studies In Insitutional Change,L.J.Alston,T.Eggertsson and D.C. North,Cambridge: Cambridge University Pres,1996.

-         Olson, M.,Jr.1996.Big bills left on the sidewalk: why some nations are rich, and others poor. Journal of Economic Perspectives 10: 3-24

-         Ostrom, E.1990.Governing the Commons: The Evolution of Institutions For Collective Action.Cambridge: Cambridge University Pres.

-         Sargent,T.J.1993.Bounded Rationality in Macroeconomics. Oxford: Oxford University Pres.

-         Scott,A.1983.Property rights and property wrongs.Canadian Journal of Economics 16: 55-73

-         Simon,H.A.1957.Models 0f Man.New York: Wiley.

-         Stiglitz,J.E.1994.Whither Sacialism? Cambridge.M.A:MIT Pres.

-         Tinbergen,J.1956.Economic Policy: Principles and Design.Amsterdam: North-Holland.

-         Wingast,B.R.1994.The political impediment to economic reform: political risk and enduring gridlock. Working Paper,Hoover Institution, Standford University, CA.

-         Willianson,O.E.1985.The Economic Institutions of Capitalism: Firms,Markets,Relational Contractings.New York: The Free Ajans.

-         Witt,U.(ed.)1993.Evolutionary Economics. Aldershot: Edward Elgar.

 

 

 


 

* Bu makalenin orjinal başlığı ve referans bilgileri aşağıdaki gibidir: Thrainn Eggertsson, “Neoinstitutional Economics”, The New Polgrove Dictionary Of Economics and The Law, Volume:2, pp. 665-671.