I. GİRİŞ
Pek çok ülkede klasik haberleşme hizmetleri
olarak niteleyebileceğimiz posta, telgraf ve telefon hizmetleri uzun yıllar
devlet mülkiyeti ve kontrolü altında sunulmuştur. Halihazırda birçok ülkede
kısaca PTT olarak bilinen Posta, Telgraf ve Telefon hizmetlerinde devlet
monopolü varlığını sürdürmektedir. Ancak zaman içerisinde posta ve
telekomünikasyon hizmetlerinin devlet tarafından sunulmasının ortaya
çıkardığı sorunların anlaşılması neticesinde bu hizmetlerde yeniden
yapılanma ve özelleştirme reformu gündeme gelmiştir. Ayrıca dünya
ekonomilerindeki globalleşme ve serbestleşme yönündeki gelişmeler de posta
ve telekomünikasyon hizmetlerinde reform ihtiyaçlarını arttırmıştır.
Bu araştırmada modern haberleşmenin iki
yönünü oluşturan posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde devlet mülkiyeti ve
kontrolünün nedenleri ve ortaya çıkardığı sorunlar ele alınmaktadır. Bu
araştırmadaki bilgiler ışığında günümüzde pek çok ülkede haberleşme
sektöründe devam eden yeniden yapılanma ve özelleştirme reformlarının
gerekçelerini daha iyi kavramak mümkün olacaktır.
II. GENEL OLARAK HABERLEŞME HİZMETLERİ
Haberleşme, canlı varlıklar arasında duygu
ve düşüncelerin birbirlerine aktarılmasını ifade eder. Haberleşme özünde
“kendiliğinden oluşmuş”, yani “spontan” bir kurumdur. Karşılıklı, yüzyüze
konuşmak suretiyle insanlar birbirlerine duygu ve düşüncelerini ifade
ederler. “Konuşmak” haberleşmenin başlangıcını oluşturmuştur. İlk insanlar,
çeşitli tehlikelerden korunmak, yiyecek ve yatacak bir yer bulmak vesaire
nedenlerden dolayı birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktarmak ihtiyacını
hissettiklerinde bazı sesleri bir araya getirerek iletişim kurmaya
çalıştılar. Zaman içerisinde belirli konuları anlatmak için daima aynı
sesleri kullanmanın gerekli olduğunu anladılar. Böylece zamanla “dil” adı
verilen kendiliğinden oluşan bir haberleşme düzeni ortaya çıktı.
Toplumların kalabalıklaşması ve toplumsal
yapının zaman içerisinde değişmesi ile birlikte yeni haberleşme teknikleri
ve yöntemleri keşfedilmeye başlandı. Örneğin, birbirlerine yakın köyler
arasında ateş yakarak dumanla haberleşme, sert zeminlere bir takım şekiller
çizerek haberleşme, Afrika yerlilerinde olduğu gibi tamtamlarla haberleşme,
Alaskalılarda olduğu gibi totem işaretleri ile haberleşme, Peruluların
düğümlü ipleri ile haberleşme gibi yöntemler insanlar arasında iletişim
kurulmasını sağladı. Zamanla insanlar arasında mübadele ve ticaretin
başlaması ile birlikte haberleşmenin önemi de artmaya başladı. Yeni
haberleşme ihtiyaçları ortaya çıkınca insanlar daha kolay, daha hızlı ve
daha ucuz haberleşmenin yollarını araştırdılar. Böylece ilkel haberleşme
yöntemlerinden modern haberleşmeye doğru gelişme kaydedildi.
Modern haberleşmenin başlangıcını Posta
Hizmetleri oluşturmuştur. Yazının icadı ve kağıdın bulunmasından sonra
insanlar yazı yazarak ve bu yazılı metinleri birbirlerine “postacı” adı
verilen kimselerle ulaştırmak suretiyle haberleşmeye başladılar.
Daha sonraları 19. yüzyıl başlarında
Amerikalı Samuel Morse’un telgrafı icad etmesiyle haberleşmede elektrikten
yararlanmak suretiyle uzak bölgelere ses iletimi mümkün oldu. Ardından 1876
yılında Alexander Graham Bell’in telefonu icad etmesiyle haberleşmede yeni
bir dönem başlamış oldu. Bu ilk buluştan sonra telefonla haberleşmede yeni
gelişmeler oldu. Manyetolu telefonlar yerine otomatik telefonlar ortaya
çıktı. Böylece santral memurları devreye girmeden direkt haberleşme mümkün
oldu. Zamanla şehirlerarasında ve ülkeler arasında telefon görüşmeleri
yapılmaya başlandı.
Haberleşme alanındaki gelişmeler ilk
fonografın bulunması, televizyon alıcıları, telsiz ve teleks
alıcı-vericilerinin devreye girmesi ve teyple telefonun birleşmesi ile
birlikte yeni boyutlar kazandı. Böylece posta hizmetlerinin dışında
Telekomünikasyon Hizmetleri ile haberleşme alanı genişledi. Dahası çağımızda
bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler bir telekomünikasyon devrimi
yaratılmasına ortam hazırladı. Bugün elektronik ve bilgisayar teknolojisi
sayesinde telekomünikasyonda her geçen gün yeni hizmetler sunulabilmektedir.
Ayrıca uydular aracılığıyla daha kolay, daha hızlı ve daha ucuz maliyetle
haberleşme sağlanabilmektedir.
Buraya kadar yaptığımız açıklamalarda
haberleşme hizmetlerinin iki yönünü oluşturan posta ve telekomünikasyon
hizmetleri alanındaki gelişmeleri kısaca özetledik. Hemen belirtelim ki
haberleşmeyi sağlayan posta, telgraf ve telefon hizmetleri esasen bir devlet
hizmeti olarak ortaya çıkmış ve devlet mülkiyeti ve kontrolü altında hizmet
arzedilmiştir. Hemen hemen tüm ülkelerde uzun yıllar posta ve
telekomünikasyon hizmetlerinde devlet monopolü varlığını sürdürmüştür. Posta
ve telekomünikasyon hizmetlerinin devlet monopolü altında sunulmasının
çeşitli sosyal, siyasal ve iktisadi nedenleri bulunmaktadır.
Ancak özellikle 1980’li yılların başlarından
günümüze değin birçok ülkede posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde devlet
mülkiyeti ve kontrolü sorgulanmaya başlanmış ve bu hizmetlerde yeniden
yapılanma ve özelleştirme uygulamaları gündeme gelmiştir. Dünya
ekonomilerindeki globalleşme ve serbestleşme yönündeki gelişmeler posta ve
telekomünikasyon hizmetlerindeki gelişmeleri hızlandırmıştır.
III. POSTA VE TELEKOMÜNİKASYON HİZMETLERİNİN
DEVLET MÜLKİYETİNDE VE KONTROLÜNDE OLMASININ NEDENLERİ
Posta ve telekomünikasyon hizmetleri uzun
yıllar dünyanın pek çok ülkesinde bir “kamusal hizmet” olarak kabul edilmiş
ve dolayısıyla kamu mülkiyeti ve kontrolü altında hizmet arzedilmiştir.
1980’li yılların başlarına değin posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hemen tamamında “devlet monopolü” söz
konusu olmuştur. Günümüzde bile halen gelişmekte olan ülkelerin büyük
çoğunluğunda “devlet monopolü” devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise
“demonopolizasyon” (monopol piyasasını ortadan kaldırma) yönünde bazı
yasal-kurumsal serbestleşme (deregulasyon) önlemleri alınmaktadır.
Devlet posta ve telekomünikasyon
hizmetlerini niçin kendi monopolüne almaktadır? Posta ve telekomünikasyon
hizmetlerinin devlet mülkiyetinde ve kontrolünde olmasının nedenleri
nelerdir? Konuyu aşağıdaki faktörlere ya da argümanlara dayalı olarak
açıklayabiliriz.
A. Ölçek Ekonomileri ve Doğal Monopol
Argümanı
Posta ve telekomünikasyon hizmetlerinin
devlet mülkiyetinde ve kontrolünde olmasının en önemli nedenlerinden birisi
olarak ölçek ekonomileri argümanı ileri sürülmektedir. Ölçek ekonomileri,
üretim ölçeğinin büyümesine paralel olarak ortalama birim maliyetinin
azalacağını ifade eden bir iktisadi kavramdır. Ölçek ekonomileri teorisine
göre geniş çapta üretim yapılması halinde birim başına ortalama maliyetlerin
azalması söz konusu olacağından “Ölçeğe Göre Artan Getiri” hali söz konusu
olacaktır. Yani firma, maliyet tasarrufu ile daha fazla kar elde
edebilecektir. Geleneksel olarak iktisatçılar ölçek ekonomilerinin söz
konusu olduğu üretim alanlarına örnek olarak; özellikle haberleşme,
ulaştırma, elektrik, su, havagazı vesaire hizmetleri gösterirler. Daha açık
bir ifadeyle, şu örneği verebiliriz: Bir kasaba veya şehirde haberleşme
hizmetinin bağımsız bir firma tarafından sunulması mümkün olabilir. Ancak,
her kasaba ya da şehir ve telekomünikasyon hizmetini sunmak için ayrı bir
firma oluşturmaya kalkışırsa bu iktisadi anlamda etkin bir karar değildir.
Zira, telekomünikasyon hizmeti özelliği gereği tek bir firma tarafından tüm
ülkeye fayda sağlayacak şekilde sunulabilir. Bu ikinci karar iktisadi
anlamda etkin bir karardır. Çünkü, bu şekilde geniş ölçekte faaliyette
bulunma dolayısıyla birim başına ortalama maliyetlerin azalması, dolayısıyla
“maliyet etkinliği” sağlanmış olacaktır.
Öte yandan ölçek ekonomilerinin söz konusu
olduğu üretim alanlarına devlet müdahalesi söz konusu olmadığına sonuçta
piyasada kendiliğinden bir “özel monopol” ortaya çıkacaktır. Buna
iktisatçılar “doğal monopol” (natural monopoly) adını vermektedirler. Doğal
monopol ile anlatılmak istenen şudur: Eğer devlet müdahalesi söz konusu
olmaz ise ölçek ekonomilerinin geçerli olduğu üretim alanlarında büyük ve
dev özel firmalar faaliyette bulunacaklardır. Zira, belirtilen türde
hizmetlerin geniş ölçekte sunulması için büyük sermaye gerekecektir. Bu
durumda piyasada sınırlı sayıda büyük firmaların ya kıran-kırana rekabeti
söz konusu olacak ve sonuçta bir monopol piyasası geçerli olacaktır veya
özel firmalar kendi aralarında anlaşarak “merger” şeklinde bir birleşme ile
piyasada hakimiyetlerini sürdüreceklerdir. Kartel veya tröst benzeri
rekabeti engelleyen oluşumlar söz konusu olabilecektir. Özetle, devlet
müdahalesi söz konusu olmadığında sonuçta her halükarda kendiliğinden bir
monopol oluşacaktır.
Peki, bu kendiliğinden piyasada oluşacak
doğal monopolün ortaya çıkaracağı muhtemel sonuçlar neler olacaktır? Bu
durumda, monopol piyasasında, monopolcü piyasada tek satıcı olması
dolayısıyla fiyatları istediği gibi belirleyebilecek ve kaliteli mal ve
hizmet sunmaya yönelmeyecektir. Sonuçta tüketici çıkarları olumsuz yönde
etkilenecektir.
İşte başlıca yukarıda belirtilen nedenlerden
ötürü ölçek ekonomilerinin söz konusu olduğu üretim alanlarında devlet
monopolü savunulmaktadır. Devlet monopolünün haksız fiyat uygulamayacağı ve
tüketici çıkarlarını olumsuz yönde etkilemeyeceği belirtilmektedir.
Özetle, posta ve telekomünikasyon
hizmetlerinin devlet mülkiyetinde ve kontrolünde olmasının birinci ve en
önemli nedenlerinden birisi olarak ölçek ekonomileri ve doğal monopol
argümanı ileri sürülmektedir.
B. Çapraz Sübvansiyon Argümanı
Önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi
haberleşme hizmetleri, esasen posta ve telekomünikasyon hizmetlerini
kapsamaktadır. Bu iki hizmet özellikleri itibariyle birbirinden farklı
olmasına karşın pek çok ülkede genellikle tek bir kurum tarafından
sunulmaktadır. Posta hizmetlerinde düşük gelirli kimselerin korunması
amacıyla devlet tarafından fiyat tarifeleri maliyetinin altında tutularak
bir tür sübvansiyon uygulaması yapılmaktadır. Posta hizmetleri esasen
emek-yoğun bir hizmettir ve yüksek maliyetlidir. Buna karşın
telekomünikasyon sermaye-yoğun bir hizmettir. Posta hizmetlerinde devletin
genellikle uğradığı zarar aynı kurum bünyesinde sürdürülen telekomünikasyon
hizmetleri gelirleri ile karşılanmaktadır. Buna Çapraz Sübvansiyon (Cross
Subsidisation) adı verilir. Özetle, posta ve telekomünikasyon hizmetlerinin
devlet tarafından sunulmasının bir diğer nedeni olarak birinin geliriyle
diğerinin zararını karşılamak ve genel bütçeye yük olmamak düşüncesi ileri
sürülmektedir.
G. Yatırım Duplikasyonu Argümanı
Özellikle telekomünikasyon hizmetlerinin
birden çok kurum tarafından sunulması halinde bunun yatırımlarda
duplikasyona neden olacağı savunulmaktadır. Özellikle gelişmekte olan
ülkelerin kaynakları kıt olduğu için telekomünikasyon hizmetlerinin devlet
tarafından sunulmasının ekonomiye daha faydalı olacağı iddiası söz
konusudur.
IV.POSTA VE TELEKOMÜNİKASYON HİZMETLERİNİN
DEVLET TARAFINDAN SUNULMASININ ORTAYA ÇIKARDIĞI SORUNLAR
Önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz üzere
1980’li yılların başlarına değin dünyanın hemen her ülkesinde posta ve
telekomünikasyon hizmetlerinde devlet monopolü söz konusuydu. Bugün için de
durum bütünüyle değişmiş değildir. Telekomünikasyon hizmetlerinde devlet
mülkiyetinin ve kontrolünün ortaya çıkardığı sorunlar 1970’li yılların
sonlarına doğru iyice belirginleşmiştir. Bu sorunları kısa başlıklar altında
özetleyebiliriz.
A. Hizmet Etkinliğinin Düşük Olması
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde posta ve
telekomünikasyon hizmetlerine olan talep karşılanamamaktaydı. Örneğin, bir
telefon bağlanması için, müracaat sonrasında 10-15 yıl ve hatta daha uzun
bir süre beklenmesi gerekebiliyordu.
B. Hizmet Kapasitesinin Tam ve Etkin Olarak
Kullanılamaması
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde mevcut
santral kapasitesinin tamamı değil ancak yüzde 75 veya daha azı
kullanımdadır. Posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde kullanılan araç,
gereç ve tüm diğer teçhizatların bakımı ve onarımı zamanında ve doğru dürüst
yapılamamaktadır. Yeni abonelere kablo çekilmesi de uzun zaman almaktadır.
C. Görüşme Tamamlama Oranlarının Düşük
Olması
Gelişmekte olan ülkelerde santral ve uzun
mesafe haberleşme kapasitesinin yetersiz olması dolayısıyla telefon
görüşmeleri genellikle tamamlanamamaktadır.
D. Aşırı İstihdamın Söz konusu Olması
Devlet mülkiyeti ve kontrolünün söz konusu
olduğu tüm devlet kuruluşlarında aşırı istihdam bir diğer ifadeyle gizli
işsizlik söz konusu olmaktadır. Çeşitli hizmetler yönünden kamu ve özel
sektörü karşılaştıran ampirik çalışmaların sonuçları genel olarak bunu
göstermektedir. Posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde de durum farklı
değildir.
V. TELEKOMÜNİKASYON DEVRİMİ, YENİ BİLGİ
İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE POSTA VE TELEKOMÜNİKASYON HİZMETLERİNDE REFORM
İHTİYACI
Geçtiğimiz özellikle son 20 yıl içerisinde
dünyada telekomünikasyon alanında baş döndürücü bir değişme yaşanmıştır.
Yerinde bir ifadeyle son 20 yıl içerisinde tam bir Telekomünikasyon Devrimi
ortaya çıkmıştır. Telekomünikasyon alanındaki devrim teknolojik gelişmeler
ve buluşların bir sonucu olmuştur. Telekomünikasyon sektöründeki teknolojik
yenilikleri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.
1.
Analog teknolojiden, sayısal teknolojiye geçilmiştir. Geçmişte
santral ve iletim sistemlerinde analog teknikleri kullanılmıştır. Analog
iletimde, bir analog sinyalin dalga biçimi, mesafe uzadıkça bozularak
çarpılma ve kötü bir ses kalitesi verme eğilimindedir. Telekomünikasyonda
sistem dizaynına elektroniğin entegre edilmesi ile sayısal (dijital) iletim
teknikleri geliştirilmiştir. Bir dijital sinyal, hedefine düzgün ve
bozulmadan ulaşabilmektedir. Dijital iletimde aynı zamanda, dijital
sinyallerin, hiçbir araya girme (interferans) tehlikesi olmadan tek bir
iletim hattında multipleks edilerek daha büyük sistem kapasitesine imkan
vermesi söz konusudur.
2.
Devre anahtarlamadan paket anahtarlamaya geçilmiştir. Paket santral
teknikleri, data akımlarını, şebekeden bağımsız olarak daha kısa bir sürede
yönlendirebilecek küçük “bilgi” paketlerine bölerler. Fakat anahtarlama,
telekomünikasyon devriminin önemli yeniliklerinden birisidir.
3.
İletimde bakır kablo yerine optik kablo’ya doğru bir geçiş olmuştur.
Fiber optik kablolar telekomünikasyon hizmetlerinde büyük kolaylık
sağlamıştır.
4.
Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler telekomünikasyon alanına
yansımıştır. Bilgisayar ve Haberleşme birarada gerçek bir telekomünikasyon
devrimine imkân sağlamıştır.
5.
Telekomünikasyon hizmetlerinin iletimi için gerekli olan araç ve
gereçlerde (Costumer Premises Eguipment-CPE) Yenilikler ortaya çıkmıştır.
Özel otomatik santral sistemleri (Private Automatic Branch Exchange (PABX),
telefax, teleprinter, telex gibi yeni cihazlar geliştirilmiştir.
6.
Mobil ve hücresel telefon hizmetlerinde önemli gelişmeler olmuştur.
Hareket halindeki (mobil) araçlarda (gemi, uçak, karayolu taşıtları vs.)
haberleşmenin sağlanması hücresel teknoloji sayesinde daha kolay olmuştur.
Hücresel mobil teknolojisi, kamu şebekesinin telsiz bir uzantısını temsil
etmektedir. Hücresel hizmet, sabit ve hareketli (mobil) aboneler arasında
iletişim sağlayarak kamu şebekesinin imkanlarını artırmıştır. Geçmişte,
mobil radyo teknolojisi, geniş bir alanda sınırlı sayıda radyo kanalına
ulaşabilmekteydi. Hücresel teknoloji, hizmet alanını küçük hücrelere bölerek
bir hücreden diğerine geçerken kesintisiz görüşmeyi sağlamıştır. Aynı sayıda
radyo kanalı kullanarak olası mobil hizmet kullanıcılarının sayısını on
katından fazlaya çıkarmıştır. Halen deney aşamasında olan dijital hücresel
sistemler daha düşük maliyetle daha büyük tayf etkinliğine imkan
vereceklerdir.
Hücresel mobil teknolojisinde bir mesaj
hareketli araçtan bir antene gönderilir, bu anten de özel bir hücresel
santral ofisine bağlıdır. Sistemler doğrudan başka bir sistem abonesine ya
da kamu şebekesine iletilirler; burada mesaj, aranılan tarafın telefonuna
gönderilir. Hücresel şebeke içindeki ya da hücresel şebekeyle kamu şebekesi
arasındaki bağlantı, mevcut anahat şebekesinden kapasite kiralanarak ya da
mikrodalga gibi ayrı bir iletim tesisi kurularak sağlanabilir.
7.
Dijital kaplama şebekelerinin kurulması telekomünikasyonda önemli
kolaylıklar sağlamıştır. Birçok gelişmekte olan ülkede, kamu şebekesi, iş
çevresinin giderek artan data ve ses iletişimi karşısında yetersiz
kalmaktadır. Bir çözüm yolu, iş çevresinden kullanıcıların spesifik
ihtiyaçlarını karşılamak için bir dijital kaplama şebekesi kurmaktır.
Dijital kaplama şebekesinin arkasında yatan düşünce, iş dünyasına
müşterilerin ulaşabilmesi için modern bir dijital anahat şebekesi kurmaktır.
Bütün şehirlerarası ve yerel santral şebekesinin yerine dijital santraller,
firmaların müşterilerinin yoğunlaştığı yerlere yakın stratejik noktalara
yerleştirilirler. Bu kullanıcılar, sıkışık yerel şebekeyi atlayarak doğrudan
dijital santrall ere bağlanırlar. Dijital santrallar, tahsis edilmiş ve
yüksek hızlı anahat tesisleri yoluyla ülke çapında birbirlerine bağlanırlar.
8.
Çağrı Sistemi (Paging) de telekomünikasyon devriminin bir parçası
olmuştur. Çağrı sistemi, tek yönlü bir mesaj sistemidir. Bu yolla
görüşmeciler belirli bir frekansa ayarlanmış spesifik paging alıcılarına
mesajlar iletebilirler.
9.
Özel uydu iş şebekeleri de telekomünikasyonda yeni bir çağ
yaratmıştır. Özel uydu iş şebekeleri, ortak bir uydu şebekesi kullanan
üçüncü taraflara, esnek, noktadan noktaya ulusal ve uluslararası kapsamlı
hizmet sunarlar. Tipik bir özel uydu iş şebekesi başlıca üç öğe içerir:
Uydu, uzak yeryüzü istasyonları ve ana yeryüzü istasyonu, yani merkez.
Merkez, uzak istasyonlar arasındaki bağlantıları kontrol ve idare eder. Uzak
istasyonlar tipik olarak Very Small Aperature Terminals (VSAT-Çok Küçük
Menfez Terminalleri) kullanırlar.
10.
Teleportlar da telekomünikasyon endüstrisinde yeni bir hizmettir.
Teleportlar esas olarak ses ve veri haberleşme trafiği için uluslararası
geçitler (gateway) görevini üstlenmektedirler.
11.
Teknolojik buluşlar ve yenilikler telekomünikasyon sektöründe Katma
Değer Şebeke Hizmetlerini (Value Added Network Services: VAN Services)
yaygınlaştırmıştır. Telex, telefax, videotex, telepating gibi hizmetler VAN
hizmetlere örnektirler.
Bu açıklamalardan sonra telekomünikasyon
hizmetlerinde yukarıda özetlediğimiz yenilikler ve gelişmelerin ortaya
çıkardığı sonuçları ortaya koymaya çalışalım.
Önemle belirtelim ki telekomünikasyonda yeni
teknolojiler maliyetleri önemli ölçüde düşürmüştür. Yeni data iletişim
teknolojileri, telekomünikasyonda üretim, bağlama, iletim ve santral
ekipmanının işletilmesi maliyetlerini önemli ölçüde azaltmıştır. Bu
gelişmeler ile birlikte telekomünikasyonda geleneksel ölçek ekonomileri ve
doğal tekel argümanı da önemini kaybetmiştir.
Ölçek ekonomileri argümanının bu şekilde
önemini yitirmesi devletin telekomünikasyon alanındaki monopol konumunun
sorgulanmasına neden olmuştur. Önemle belirtelim ki telekomünikasyon
hizmetlerinde ölçek ekonomileri ve doğal monopol argümanının bu şekilde
önemini kaybetmesi ile birlikte rekabetçe piyasa yapısı tartışılmaya
başlanmıştır.
Dünyada “globalleşme” ve “serbestleşme”
eğilimleri posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde reform ihtiyacını daha da
belirginleştirmiştir. Dış pazarlarda rekabet edebilmek için modern
telekomünikasyon altyapısına olan ihtiyaç artmıştır.
Öte yandan daha önceki açıklamalarımızda
belirttiğimiz üzere devlet mülkiyeti ve kontrolünün ortaya çıkardığı
sorunlar (aşırı istihdam, hizmet etkinliğinin ve kapasitesinin düşük olması
vb.) da telekomünikasyon sektöründe reform ihtiyacını artırmıştır.
VI.POSTA VE TELEKOMÜNİKASYON HİZMETLERİNDE
YASAL-KURUMSAL SERBESTLEŞME VE ÖZELLEŞTİRME
1980’li yılların başından itibaren posta ve
telekomünikasyon hizmetlerinde reform ve yeniden yapılanma ihtiyacının bir
sonucu olarak çeşitli ülkelerde yasal-kurumsal bazı düzenlemeler yapılarak
“demonopolizasyon” yönünde bazı kararlar alınmış, bazı ülkelerde ise bunu
takiben özelleştirme uygulamaları söz konusu olmuştur.
Yasal-kurumsal serbestleşme, posta ve
telekomünikasyon hizmetlerinde devlet monopolünün kaldırılması, piyasaya
giriş ve çıkışların serbestleştirilmesi ve devletin sektöre dayalı ve
dolaysız müdahalelerinin mümkün olduğu ölçüde azaltılmasını ifade
etmektedir. Yasal-kurumsal serbestleşmenin temel amacı rekabetçi bir piyasa
yaratmaktır. Yasal-kurumsal serbestleşme yönünde alınacak karar ve yapılacak
uygulamalar ile rekabetçi bir posta ve telekomünikasyon piyasası oluşturmak
mümkündür. Rekabet sonucunda ise aşağıdaki sonuçların elde edilmesi söz
konusu olabilecektir.
1.
Maliyet Etkinliği (Efficency):
Yasal-kurumsal serbestleşme sonucunda daha az maliyetle üretimde bulunmak
mümkün olur. Zira, rekabet baskısı altında firmalar en az maliyetle en çok
üretimi elde etmeye çalışmak zorundadırlar. Buna Ekonomik Etkinlik adı
verilir. Bunun dışında rekabet sonucu yeni teknolojilerin geliştirilmesi
imkan dahilinde olacağından Teknolojik Etkinlik de söz konusu olacaktır.
Teknolojik etkinlik bir birim başına daha fazla çıktı elde etmek demektir.
2.
Hizmet Etkinliği (Effectiveness):
Hizmet etkinliği tüketicinin en fazla doyuma ulaşacağı kaliteli mal ve
hizmet sunmak demektir. Rekabet sonucunda en başta tüketicinin seçme
özgürlüğü söz konusu olacaktır. Tüketici kendisine en iyi hizmet sunma ve en
çok fayda sağlayan mal ve hizmeti satın almaya yönelecektir.
3.
Çeşitlilik (Diversity):
Yine rekabetçi bir piyasada üreticiler bir veya birkaç ürün piyasaya sunmak
yerine çok sayıda ve türde mal arz edeceklerdir. Mal ve hizmetlerdeki
çeşitlilik rekabetin bir sonucu olmaktadır.
4.
Yeni Teknolojik
Buluşlar: Rekabet sonucunda
firmalar maliyet ve hizmet etkinliği için AR-GE harcamalarını artıracaklar
ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine çaba sarfedeceklerdir.
5.
Yeni İş Alanlarının
Açılması: Yasal-kurumsal
serbestleşme politikası ile piyasaya giriş ve çıkışın serbest olması
sonucunda yeni iş alanlarının açılması söz konusu olabilecektir. İş
alanlarının genişlemesi, istihdam sorununa da katkıda bulunacaktır.
Buraya kadar yasal-kurumsal serbestleşmenin
yararlarını kısaca özetlemeye çalıştık. Yasal-kurumsal serbestleşme
sonrasında amaçlanan rekabetçi piyasadan beklenen sonuçların elde edilmesi
için özelleştirme büyük önem taşımaktadır. Özelleştirme en geniş anlamda
devletin yaptığı hizmetlerin özel kesim tarafından sunulması demektir.
Posta ve telekomünikasyon hizmetlerinin
özelleştirilmesinde başlıca aşağıdaki yöntemler söz konusu olabilir:
1.
Devlet mülkiyetinde olan posta ve telekomünikasyon kuruluşunun özel
sektöre satışı yapılabilir.
2.
Posta ve telekomünikasyon hizmetlerinin bir kısmı özel kesime ihale
yoluyla yaptırılabilir. Örneğin, devlet posta ve telekomünikasyon kuruluşu,
telefon rehberliğinin düzenlenmesi ve basımı işini ihale yoluyla özel firmalara
yaptırılabilir.
3.
Posta ve telekomünikasyon hizmetlerinde kullanılan araç, gereç ve
teçhizatın üretimi ve satışında özel firmalara izin verilebilir. Hemen
belirtelim ki uzun yıllar dünyada telekomünikasyon kuruluşlarının ihtiyacı
olan teçhizat ve donanım bizzat devlet tarafından üretilmiş ve bu alanda
özel sektöre izin verilmemiştir.
4.
Bir diğer özelleştirme yöntemi de özel telekomünikasyon şebekelerinin
kurulmasına izin verilmelidir. Örneğin, mobil telefon ve çağrı cihazı
hizmetleri pekala özel şebekeler aracılığıyla sunulabilir.
5.
Devlet belirli bölgelerde posta ve telekomünikasyon hizmetlerini
imtiyaz (franchising) yöntemi ile özel firmalara devredebilir veya
kiralayabilir. Bu yöntemde devlet sadece imtiyaz sözleşmesinde yazılı
şartlar dahilinde özel firmanın kontrol ve denetimini yapar.
6.
Devlet yap-işlet-devret yöntemi ile bazı posta ve telekomünikasyon
hizmetlerinin kurulup, belirli süre işletilmesini yerli ve yabancı firmalara
verebilir.
KAYNAKLAR
ADIE, Douglas, K., “Privatizing, Divesting and Deregulating
the Postal Service” in Calvin A Kent, Entrepreneurship and the Privatizing
of Government, New York: Quorum Books, 1987.
AKTAN, Coşkun Can., Kamu Ekonomisinden Piyasa Ekonomisine
Özelleştirme, İzmir, Aklıselim Matbaası, 1992.
--------, “The Methods of Privatization: A Survey” Yapı Kredi
Economic Review, 1 January-1993
AMBROSE, William
W., Paul R. Hannemeyer and Jean-Paul Chapon, Privatizing Telecommunications
Systems-Business Opportunities in Develeping Countries-World Bank,
International Finance Corporation, Washington DC: 1990.
BENITEZ, Rodolfo, Privatization of Telecommunications
Services, Panama: PTTI Publication, 1992.
OECD, Performance Indicators for Public Telecommunications
Operators, Paris: 1990.
--------, Working Party on Telecommunication and Information
Services Polices, The 1992/3 Communications
Outlook, Paris: 1992.
--------, Communications Outlook, 1990, Paris: 1990.
ROTH, Gabriel, The Private Provision of Public Services in
Developing Contries, Oxford University Press, 1987.
SAVAS, E.S., Privatization, The Key to Better Government, New
Jersey; Chathan House Publishers, 1987.
VICKERS, John and George Yarrw, Privatization and the Natural
Monopolies, London: Public Policiy Centre, 1985.
--------, Privatization-An Economic Analysis-, London: The
MIT Press Camridge, 1988.
WELLENIUS, Björn, Peter A. Stern, Timothy E. Nulty and
Richard D. Stern, Restructuring and Managing the Telecommunications Sector,
(A World Bank Symposium), Washington DC: 1989.