JOHN RANKIN:

KÖLENİN ÖZGÜRLÜK HAKKI, 1833

rankin.gif (63583 bytes)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yaratıcı alimdir ve bu nedenle evrendeki her varlığı, yaratılan varlıklar arasında özel bir yer işgal edecek şekilde yaratmış olmalıdır. Herhangi bir amaca sahip olmadan yarattığını varsaymak O’nun alim olmadığını varsaymaktır. Yine, her yaratığı diğer varlıklar arasında belirli bir yer işgal edecek şekilde yaratmışsa, önceden murad edilen yere göre her varlığın doğasını mutlaka uyarlamıştır. Belirli bir amaç için yaratmak  ve bu amaca uygun bir şekilde her şeyi uyarlamamak bilgeliğin en büyük iradesine ihtilaf oluşturacaktır. Bundan dolayı, Yaratıcı Afrikalıları köle olacak şekilde yaratmışsa onların doğalarını yaratılışlarındaki bu dizayna uydurduğunu ve onların özgür olmaları için yeterli kapasiteye sahip olmadıkları sonucuna varırız. Bu, her yaratığın murad edilen mevkiye uygun bir tabiata göre yaratıldığı düzene göre oluşmaktadır. Ancak, Afrikalıların rasyonel yaratıklar, insanlar olduğunu, insan doğasına ait orijinal bütün özelliklere sahip olduklarını ve bu nedenle özgür olmak için yeterli kapasiteye sahip olduklarını ve bu kapasitenin yaratılışlarındaki planın bir göstergesi olduğunu anlıyoruz. Özgür olma kapasitesi ile yaratılmış olmanın köle olmak için planlandığını tahayyül etmek son derece gülünç bir şeydir. Özgür olma kapasitesine sahip olmaları tek başına bizim bakış açımızı oluşturmak için yeterli bir argüman olarak düşünülebilir: kendisiyle birlikte insan doğasına ait bütün özellikleri kapsar; insanoğlunun hiçbir zaman gönüllü olarak köle olacak şekilde yaratılmadığını bildirmek için Kadir-i Mutlak tarafından gönderilen çok sayıdaki müjdeci ile de bizi aynı noktada birleştirir. İnsanlığın bütün orijinal özelliklerine sahip tüm insanlar bilgiye ve refaha ulaşmayı, itibar ve özgürlük sahibi olmayı ve bunların yanı sıra mutluluğunu tamamlaması için gerekli olan çok sayıdaki şeye sahip olmayı arzu ederler. Köleliğin, arzu edilen bu şeylere ulaşmak ve elde etmekle ne kadar tutarsızlık taşıdığını ve insanların mutluluğuna doğrudan nasıl engel teşkil ettiğini anlamayan bir kişi olabilir mi? O, bütün his ve iştiyakının akıp gideceği doğal kanalların tümünü tıkar, akılla ilgili faaliyet alanının tümünü daraltır ve kendi doğasının en güçlü niteliklerine karşı şiddeti ortaya çıkarır. O, bilimin latif yoluna girmeyi ve ruhumuzun asil güçlerini artırmak ve planlandığı gibi insanlığı itibarlı mevkie yükseltmek için gerekli olan bu bilgileri aklında saklamayı arzu edebilir mi? Bu yasaktır; azgın bir efendi ona kaşlarını çatar ve onu ümitsiz bir uğraş ve vurdumduymazlığın karanlıklarına geri gönderir. Hayat yolculuğunda kendisinin refaha ulaşması için gerekli olan bu nitelikleri elde etmeyi dilemez mi? Bütün günlerini ölene kadar çalışmakla geçirir, günleri eskiden olduğu gibi şiddetle doludur. Bu nedenle bu durumdan kurtulmanın yollarını aramak zorundadır ve kasvetli kabrine kadar bunu sürdürmek zorundadır; zira, çalışma ve eza ve cefa çekmekten tek kurtuluş yeri, orasıdır. Medeni toplumun onurlu ve faydalı sahasına yönelme eğiliminde olabilir mi? Yerde sürünen hayvanların derecesinden daha yukarıda bir dereceye talip olmak onun için bir kabahat olarak addedilir: kendisinin alınıp satılmasına ve kaprisli ve tamahkar efendilerin dikte ettirdikleri gibi eyaletten eyalete zincirlenerek götürülmesine rıza göstermek zorundadır. Evlenmeyi ve evlilikle ilgili zevklerden hisse sahibi olmayı arzu edebilir mi? Her hangi bir duygusuz efendinin iradesi onun tercihini yasaklı kılabilir ve bu durum işkence dolu bir dayakla perişan olmasına yol açabilir; feryadı ve gözyaşları kalbinin en derinindeki kısımlarına kadar işler ve yaşamının onun etrafında döndüğü pamuk ipliğini bile koparıp atacak bir hale gelir; kabaran yumuşak yüreği gözlerini açar; ancak, ne onun sevgisi kindar zalimlerin gaddar ellerinde erimeden kalabilir ne de onun garezi nedeniyle ortaya çıkan ezadan kaynaklanan incinme dindirilebilir. Ne şefkatin lisanı ile ıstırabını dindirmeye kalkışır ne de merhametin yumuşak eli ile göz yaşlarını silmeye çalışır. Bundan daha fazlasına insan bedeni ve kanının nasıl tahammül edeceğini tahayyül edemiyorum!...

Nihayet, her insan özgür olmayı arzu eder. Bu arzuyu Yaratıcının kendisi bizim ırkımızın göğsüne aşılamıştır ve bütün insanların özgür olmak üzere dizayn edildiklerinin de kesin bir kanıtıdır; insanlar yoksulluk ve hayal kırıklığı için yaratılmamışlardır. İnsanoğlunun bütün hissiyatı çok güçlü bir şekilde köle olmaya karşı gelir ve kuvvetin güçlü kollarından başka hiçbir şey esaretin boyunduruğuna insanların teslim olmasını sağlayamaz. Kardeşlerim, senin ve küçük kızının boynuna konulan esaret boyunduruğundan ve belki de  senin yaşamın için tek bir merhamet hissi bile duymayan birinin rahatı ve refahı için çalışarak bütün hayatını tüketmekten sana daha fazla ıstırap verecek şey ne olabilir? Senin kölelerinin son derece konforlu bir durumda olduklarını düşünsen de ve mevcut koşullar altında olabildiğince nazik davransan da, onların şu an içinde bulundukları koşullarda sen ve senin küçük kızın olsa sanırım senin özgürlüğünü satın almak için sahip olduğum her şeyi harcayabilirdim ve bunu yapamasaydım benim cimri ve gaddar bir kardeş olduğumu düşünmenden korkardım. Kendin için çok aziz olan bir şeyi diğer kardeşlerinden nasıl sakınabilirsin? Afrikalılar insanoğlunun bütün orijinal niteliklerine sahiptirler ve onların doğalarının ispatladığı gibi özgür olmak için yaratılmışlardır ve bu nedenle onları köleleştirmek hem adil değildir hem de gaddarlıktır.

Kaynak: C.Can Aktan ve İ.Yaşar Vural (Derleyen ve Çeviren) , Özgürlük Yazıları, Çizgi Kitabevi, 2003. (Metnin tercümesi Aktan ve Vural tarafından yapılmıştır. İzinsiz kullanılamaz.)

Michael Palumbo (Ed.), Human Rights: Meaning and History, Malabar, FL: Robert E. Krieger Publ. Co., 1982. S.158-160.