MEDİNE SÖZLEŞMESİ

622

 

islam1.jpg (2020 bytes)

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla:

1.    Bu yazı Peygamber Muhammed tarafından Kureyşli ve Medineli müminler, Müslümanlar, bunlara tabi olanlara sonradan iltihak edenler ve onlarla beraber cihat edenler içindir.

2.    İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet oluştururlar.

3.    Kureyş’den olan muhacirler, kendi aralarında adet olduğu üzere, kan diyetlerini ödemeye iştirak ederler. Onlar savaş esirlerinin kurtuluş fidyelerini müminler arasındaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ölçülerine göre ödemeye iştirak edeceklerdir.

4.    Beni Avflar, kendi aralarında adet olduğu üzere, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye iştirak edeceklerdir. Müslümanların teşkil ettiği her zümre savaş esirlerinin kurtuluş fidyelerini müminler arasındaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ölçülerine göre ödemeye iştirak edeceklerdir.

(aynı maddeler, Beni Haris, Beni Saide, Beni Cuşem, Beni Neccar, Beni Amr b.Avf ve Beni Evsler için tekrarlanmıştır. Bu nedenle aynı tekrarı yazmadık.)

5.    Müminler, kendi aralarında ağır mali mesuliyetler altında bulunan hiç kimseyi bu durumda bırakmayacaklar. Kurtuluş fidyelerini veya kan diyeti gibi borçlarını iyi ve makul bilinen esaslara göre vereceklerdir.

6.    Hiçbir mümin diğer müminin mevlası (kendi ile akdi kardeşlik ilişkisi kurulan kimse) ile onun aleyhine olacak bir anlaşma yapmayacaktır.

7.    Takva sahibi müminler, kendi aralarında, mütecavize, haksız bir fiili tasarlayana, bir cürüme veya bir hakka tecavüze ya da müminler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evladı bile olsa, hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır.

8.    Hiçbir mümin, bir kafir için, bir mümini öldüremez ve mümin aleyhine hiçbir kafire yardım edemez.

9.    Allah’ın zimmeti (himaye ve teminatı) tektir. Müminlerin en ehemmiyetsizlerinden birinin himayesi, onların hepsi için bağlayıcı bir hüküm ifade eder. Zira müminler, diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin mevlası (dostu) durumundadır.

10. Yahudilerden bize tabi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara karşıt olanlarla yardımlaşmazlarsa, yardım ve desteğimize hak kazanacaklardır.

11. Sulh müminler arasında bir tektir. Hiçbir mümin Allah yolunda girişilen bir harbde, diğer müminleri hariç tutarak, bir barış anlaşması yapamaz. Bu sulh ancak müminler arasında genellik ve adalet esasları üzere yapılacaktır.

12. Bizimle beraber savaşa katılan bütün askeri birlikler, birbirleriyle nöbetleşeceklerdir.

13. Müminler birbirlerinin Allah yolunda akıtılan kanlarının intikamını alacaklardır.

14. Takva sahibi müminler en iyi ve en doğru yolda bulunurlar.

15. Hiçbir müşrik, bir kureyşlinin mal ve canını himayesi altına alamaz, hiçbir mümine bu hususta engel olamaz.

16. Herhangi bir kimsenin bir müminin ölümüne sebep olduğu kati delillerle sabit olur da, maktulün velisi rıza göstermezse, kısas hükümlerine tabi olur. Bu halde, bütün müminler ona karşı olurlar. Ancak, bunlara sadece bu kuralın tatbiki için hareket etmek helal olur.

17. Bu yazının muhteviyatını kabul eden, Allah’a ve Ahiret Gününe inanan bir müminin bir katile yardım etmesi ve ona sığınak temin etmesi helal değildir. Ona yardım ve yataklık eden, kıyamet günü Allah’ın lanet ve gazabına uğrayacaktır. O zaman artık kendisinden ne bir para ve ne de bir taviz kabul edilecektir.

18. Üzerinde ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şey, Allah’a ve Muhammed’e götürülecektir.

19. Yahudiler, müminler gibi savaş sürdüğü sürece harb masraflarını karşılamak mecburiyetindedirler.

20. Beni Avf Yahudileri müminlerle birlikte bir ümmet (toplum) teşkil ederler. Yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir. Buna, Mevlaları da dahildir.

21. Yalnız, kim haksız bir fiil irtikab ederse veya bir cürüm işlerse, o sadece kendine ve aile efradına zarar vermiş olacaktır.

22. Beni Neccar Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler.

(Bundan sonra; Beni Haris, Beni Saide, Beni Cuşem, Beni Evs ve Beni Salebe Yahudileri için 21 ve 22. maddelerdeki aynı kayıtlar olduğu için tekrar zikretmedik.)

23. Cefne ailesi Salebenin bir koludur. Bu nedenle Salebeler gibi mutalaa edileceklerdir.

24. Beni Şuteybe de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. Kurallara mutlaka riayet edilecek ve bunlara aykırı davranılmayacaktır.

25. Yahudilere sığınanlar bizzat onlar gibi mülahaza olunacaklardır.

26. Yahudilerden hiç kimse Muhammed’in izni olmadan, Müslümanlarla birlikte bir askeri sefere çıkamayacaktır.

27. Bir yaralamanın intikamını almak yasak edilmeyecektir. Biri bir adam öldürecek olursa neticede kendini ve aile efradını mesuliyet altına sokar. Aksi halde haksızlık olacaktır. Allah bu yazıya en iyi riayet edenlerle beraberdir.

28. Bir savaş vukuunda Yahudilerin masrafları kendi üzerine ve Müslümanların masrafları kendi üzerinedir. Bu sahifede gösterilen kimselere harp açanlara karşı, onlar birbirleriyle yardımlaşacaklardır. Onlar arasında iyi davranma olacaktır. Kaidelere mutlaka riayet edilecek, bunlara aykırı davranış olmayacaktır.

29. Hiç kimse müttefiklerine karşı bir cürüm işleyemez. Zulmedilene mutlaka yardım edilecektir.

30. Yahudiler Müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri sürece masrafta bulunacaklardır.

31.  Bu sahifenin gösterdiği kimseler için Medine, vadisi dahil mukaddes bir yerdir.

32.  Himaye altındaki kimse, bizzat himaye eden kimse gibidir. Ne zulmedilir ne de kendisi zulmedebilir.

33.  Himaye verme hakkına sahip olanların dışında hiç kimse himaye veremez.

34.  Bu sahifede yazılı kimseler arasında zuhurunda korkulan bütün öldürme ve münazaa vakalarının Allah’a ve Rasulüne götürülmeleri gerekir. Allah sahifeye en iyi riayet edenlerle beraberdir.

35.  Ne Kureyşliler ne de onlara yardım edecekler, himaye altına alınmayacaklardır.

36.  Müslümanlar ve Yahudiler arasında Medine’ye saldıracaklara karşı yardımlaşma yapılacaktır.

37.  Şayet; Yahudiler, Müslümanlar tarafından bir sulh yapmaya veya bir sulh aktine iştirake davet olunurlarsa, bunu doğrudan doğruya aktedecekler veya ona iştirak edeceklerdir. Şayet Yahudiler, Müslümanlara aynı şeyleri teklif edecek olurlarsa, müminlere karşı aynı haklara sahip olacaklardır. Din konusunda girişilen harp vakaları müstesnadır.

38.  Her zümre, kendine ait mıntıkadan sorumludur.

39.  Bu sahifede gösterilen kişiler için ortaya konan şartlar, aynı şekilde Evs Yahudilerine, yani onların Mevlalarına ve bizzat kendilerine, yine bu sahifede gösterilen kimseler tarafından sıkı ve tam bir şekilde tatbik olunur. Kurallara mutlaka riayet edilecek, bunlara aykırı hareket edilmeyecektir. Haksız yollarla kazanç temin edenler, sadece kendilerine zarar ermiş olurlar. Allah, bu sahifede gösterilen maddelere en doğru ve en mükemmel riayet edenlerle beraberdir.

40.  Bu yazı, bir haksız fiil veya cürüm işleyenin ceza görmesine engel olamaz. Harbe çıkan da Medine’de kalan da emniyet içindedir. haksız bir fiil işlemek müstesnadır. Allah ve Rasulü Muhammed himayelerini, bu sahifeyi tam bir sadakat ve dikkat içinde muhafaza edenler üzerinde tutacaklardır.

 

  Bkz:Niyazi Kahveci, İnsan Hakları ve İslam, Ankara: TDV Yayını, 1995. S.45-49.  Medine sözleşmesinin bir ölçüde farklı bir başka Türkçe tercümesi için bkz: Ahmet Gürkan, İslam Kültürünün Garbı Medenileştirilmesi, Ankara:3, b. (Tarihsiz), s. 74-80.