LİBERAL DEMOKRASİDEN BEKLENTİLER

 

                                                                  Yazan  : William A. Niskanen

Çeviren: Melek Seferoğlu

 


 

 

 “...Bu sözleşme ile oluşturulacak olan yönetimin,

kendi karar verebilme yeteneği olup da , Anayasası

                        ve kendi güç ölçüsü olmayacağı  için bu sözleşme,

yönetimi kendisini temsil etme yeteneği verilen

sürecin son ve tek karar vericisi yapmaz.”[1]

Thomas Jefferson 1798

 

1-Giriş   :

Liberal bir toplum, demokratik yönetimle bağdaşabilir mi? Demokratik devletler saldırgan yönetimlerin dünyasında ayakta kalabilir mi ?

                 Hangi kişisel yada kollektif hareketler liberal demokrasiden olan beklentileri geliştirebilir ?

                 Birleşik devletlerin ilk 150 yılında, çok az  Amerikalı bu soruları sorsa idi, cevapta apaçık ortada olurdu. 1830 yılında Tocqueville demokrasinin dünya için güvenli olup olmadığını ve tipik bir Amerikan “evet o işler” cevabının alıp almadığını sordu.

                 50 yıl sonra James Bryce , enstitülerimiz hakkında ne düşünürsünüz sorusunun Amerika’ da ki Avrupalı gezginlere tesadüfi olarak yöneltilmiş olduğunu bildirdi.[2]  göç akını, dünya çapındaki görüşe Amerika’ nın geleceğin ülkesi olduğunu kanıtladı Amerikan deneyimi, daha iyi yada kötü olarak, Alman sosyalistlerini  Ortadoğu Cumhuriyetlerine dönüştürme fikrine sahip, Amerikan öz güvenilirliği  belki de Birleşik Devletlerin demokrasi için dünyayı kurtarmak amacıyla I. Dünya savaşına girdiği zaman doruk noktaya ulaştı. Bu zamandan beri liberal demokrasiden beklentiler içsel ve dışsal koşullarla giderek   aşındırıldı, bunların en önemlisi de komünist orduların başarılarını içeren büyük bunalım ve demokratik devletlerin hükümet rolündeki ilerleme gösteren artıştır.

                 II. Dünya savaşından bu yana oluşmuş çoğu milli devletlerin sadece çok azı anayasal demokrasiyi savundular. Dünya nüfusunun sadece % 20’ si şimdi iki düzine yada böyle yapısal demokrasi içinde yaşamaktadır.

                 Özgür bir toplumun ekonomik ve politik taslaklarının 200. yıldönümünde çok sayıda Amerikalı kurumlarının uygulanabilirliği önceki zamandan daha çok sorguluyor. Analiz talimattan önce gelmeli. Fakat bir problemin algılanması analizden önce gelmeli.

                 Amerikan politik analizi, Amerikan tecrübesinin rakipsiz başarısı sonucunda köreldi, değerini kaybetti. Problemler çoğalsa da yinede programcılık yeterli değildir. Politik bir toplum olarak, biz denizde dümensiziz, başarımızı ve gelişim sorunlarımızın sebeplerini açıklayan bir teori paylaşmıyoruz. Bu makalenin başlıca sonucu, diğer anayasal demokrasilerde ve birleşik devletlerin anayasasında temel bir kusurun var olmasıdır. Eğer bu kusur tanınıp giderilmezse, demokratik hükümet süreçleri belki de liberal demokrasi ve toplumun kaynağını yok edecektir. Sonuç olarak, liberal demokrasi için gerekli olan yapısal yenilik, dağıtım konusunu politik gündemden yapısal, anayasal gündeme geçirmeli Bazı açıklamalar bu basamakta sıralanmıştır. Bur toplum bir takım kanun ve kurallara konu olmuş insan grubu olarak tanımlanabilir. Liberal bir toplum kurallar dışındaki bireyler ve temsilcilerce, kuralların uygulanmasını mecbur kılan temsilcilerce ve bir de sadece bireylerce yapılan mecburi eylemlerin büyük bir kısmını bedelini, önemsemeyen bir takım kurallarla ve bu kuralların toplumdaki bireylere eşit uygulanmasını gerektiren bir yapıdan oluşmuştur. Liberal bir toplumdaki hükümetin ilk rolü birleşik devletler anayasasının kelimeleriyle, bize ve bizim gelecek neslimize sunulan özgürlüğün lütuflarını güvende tutmaktır. Demokrasi kuralları ve onları uygulayanları seçebilme temel hakkına sahip bir nüfusun meydana getirdiği bir toplum olarak tanımlanabilir. Liberal demokrasi ise liberal kuralların demokratik süreçlerce seçildiği bir toplum şeklidir. Liberal toplum özel bir hükümet şeklini ima etmez sadece bir çeşit hükümete ihtiyaç duyar. Demokratik bir hükümet liberal kuralların seçimini garantilemez. Bu durum değişebildiğinden, liberal bir toplum sadece çok özel koşullar altında demokratik hükümetin yerini tutabilir ve liberal demokrasi olasılığı bu koşulların tanınması ve uygulanmasına bağlıdır.

 

 

 

2. Demokratik Leviathan

Serbest demokrat politikaların sonuçları nelerdir ? Bu sonuçlar temel demokratik süreçleri korumayla tutarlılık gösteriri mi ? 18. yüzyılın İskoç tarihçisi Alexander Fraser Tytler, bizim geçici ilgilerimizi ümitsiz bir kısa notla belirtti:

Demokrasi daimi hükümet şekli olarak var olmaz. O sadece oy kullananların                                   çoğunluğu kamu hazinesi dışında kendi kendilerine oy kullanabileceklerini keşfedene kadar var olabilir. Bu dakikadan itibaren, çoğunluk daima kamu hazinesinden kendilerine en çok faydayı sağlamayı vaat eden adaylara oy verir, bu sonuçla demokrasi daima gevşek  mali politika üzerine yıkılır sonda bunu diktatörlük ve monarşi takip eder.[3]

 

Tytler’ in sonucunun, modern demokrasilerin tarihinden önce gelen klasik Yunanistan'da ki demokratik denemelerin analizi üzerine oturtulması çok ilginçtir.

                 Liberal demokrasiye ilk dahili hareket totaliter demokrasidir. Bizim amacımız olarak, totaliter demokrasi oy kullananların veya temsilcilerinin çoğunluğunun etkili anayasa koşulunu imtiyazdan yada seçim kurallarından başka şeye devirebildiği bir hükümet şekli olarak tanımlanabilir. Daha önceki makalelerde, son on yılın başlıca pratik olayının etkili anayasadaki gözle görülebilir değişiklik olduğunu delil göstermiştim.[4] Bizim kurumlarımızın demokratik karakteri, açıkça ona zarar verilemez olduğunu oligarşik tehlikelere kanıtladı.  Liberal toplum için gerekli hükümet güçleri ve fonksiyonları üzerindeki sınırlılıklar yinede demokratik süreçlerce oldukça hızlı bir şekilde yok edildi.                           

                 Göç edebilme fırsatı tabi ki ortak bir dil ve kültürün olduğu, nüfus ve sermaye hareketleri üzerinde hiçbir kontrolün olmadığı federal bir birlik içindeki yerel bir hükümet veya eyaletin performansı üzerinde en çok disiplini sağlar.

                 Göç edebilme fırsatı A.B.D. gibi aile ilişkilerinin ve özel sermaye sahipliğinin önemli olduğu geniş zengin bir ulusun hükümeti üzerinde en az disiplini sağlar. Bununla birlikte çoğu ekonomik ve sosyal fenomenin göçü daha çekici bir seçenek ve A.B.D. hükümeti üzerinde daha etkili bir disiplin haline getirecek şekilde değiştiği görülmektedir. Diğer ülkelerde artan ilgili gelir, İngilizce konuşan uluslar arası kültürün yayılması, ulaşım masraflarının azalması, aile bağlarının erozyona uğraması ve sermaye piyasasının artan etkinliği, hükümet hareketleri, bu etkilerin bazılarını dengeler; diğer ülkelerin performanslarındaki azalma ve hareket kontrollerinin yayılması göç seçeneğinin disiplinini azaltır. Göç ve sermaye ihracatı üzerindeki kontroller maalesef demokratik hükümetler için çok çekicidir ve bu tip hareketler bütün hükümetlerin performanslarını azaltır. Liberal hükümet uluslar arasında kamu yararınadır.ve nüfusla sermaye hareketlerindeki uluslar arası anayasanın bazı şekilleri bütün hükümetlerin performansını artırabilir.

 

3. Anayasal Tartışma

Anayasal demokrasimiz hakkındaki problemler nasıl gelişti ? Buradan nereye gideriz ?

                 Anayasal demokrasinin en önemli güncel problemleri iddia ediyorum ki anayasal değişimin ekstra anayasal sürecinin bir sonucudur. Demokrasilerin ulusal hükümetleri, kararlarını etkileyen politik süreçlere karşılık olarak , kendi güçlerini tanımlamaktadırlar. Kendi anayasasını tanımlayan demokratik bir hükümetin  olası problemleri çoktandır bilinmektedir. Seth Lov, James Bryce’ ye yazarken şu gözlemlerde bulunmuştur:

 

Bütün insanlar siyasi olarak eşit olduğunda bütün insanlar bir ülkenin hükümetinde görev almayı severek istediğinde, A.B.D.’nin deneyimi her şeye gücü yeten bir parlamentonun tehlike altında olduğunu gösterir. A.B.D. toplumun bütününe tamamen güvenerek elde ettiği başarı ölçüsünü seçmiştir. Ama yazılı anayasalar ulusta ve eyaletlerin her birinde öncelikle bireyi , eyaleti ve ulusu çoğunluğun üzerindeki düşüncesizce yapılmış hareketlerden korur. Kanunlar çoğunluk tarafından koyulup, yine çoğunluk tarafından kaldırılabilir, ama çoğunluk bir anda hükümetin insanlarla olan temel ilişkisini değiştiremez. Amerikan anlayışına göre , feodal dönemden demokratik periyoda geçiş periyodu süresince çok değerli İngiltere’ nin her şeye gücü yeten parlamentosu, bir şekilde A.B.D.’de gerekli olduğu belirtilenlerle  aynı etkiyi yaratmanın her konuda yetkinlik uğraşları arsında yer alıp almadığı kontrol edilmediği sürece, eyalet için tehlike dolu bir araç olabilir.[5]

                

                 19. yüzyılın sonlarında ne Low ne de Bryce anayasal değişikliğin resmi anayasal bir süreci konusunda alınan karar yüzünden A.B.D.’de gelişmekte olan aynı programlarla ilgilenemediler.

                 Bir asır sonra , sayılı federal harcama güçlerinde bir değişiklik olmaksızın, A.B.D. federal hükümeti sınırsızdı. Kongre hiçbir resmi anayasal temele dayanmayan transfer, , bağış ve düzenleme programlarının sayısını hızla arttırdı.  1965’ten bu yana süren yerel yasama akımı sayılı güçler bakımından gerçekleştirilememiştir. 10. yasa değişikliği yazık ki, federal güçlerin yayılmasının önünde sadece bir bariyer olmuştur.. “her konuda yetkin bir parlamento” hakkındaki Low’un bütün kaygısı anayasal demokrasinin çıkış yerinde gerçekleşmiştir.

                 Amerikan tarihinin çoğu için, liberal anayasal teori ve herhangi bir hükümet tarafından temsil edilmeyen güçlerin uygulanması boş ve geçersizdir. Bir çok alıntı bu geleneği gösterir:

                 ....... her ne zaman genel hükümet temsil edilmemiş güçleri göz önüne alırsa , hareketleri otorite dışı, boş ve güçsüz olur. [6]

                                                                                              Thomas Jefferson 1798

                 ............  federal hükümet güçleri  (eyaletlerin parti oldukları sözleşmeden sonuçlanan, bu sözleşmeyi oluşturan aracın sade anlayışıyla sınırlanan, artık geçerli olmayan) bu sözleşmede sayılan bağışlar tarafından yönlendirilir.[7]

                                                                                              James Madison 1798

                 ............. onun oluşturduğu hükümet, araçların önlemlerine göre uygulanmak için şekillendirildi, o zaman güçler kabul edildi..........; bu güçlerden üstün olan hareketlerin kendisi de boş ve geçersizdir. [8]

                                                                                              John Calhoun 1832

                 ............. eğer ikincil oluşum ona uygulanan güçleri aşmayı denerse diğer amaçlar için veya diğer koşullar altında  (yüksek bir otorite tarafından belirlenenler dışında) kurallar koyarsa bu kurallar kanun değildir, boş ve geçersizdir. Bunlara itaat edilmemesi veya vatandaşlar tarafından herhangi bir şekilde göz önünde tutulmaması gerekir, çünkü  onlar kanun değildir.[9]

                                                                                              James Bryce 1888

                 Bu geleneğin özü şudur: Anayasa dili açıktır. Ve her vatandaşın “aracın sade anlamı ve niyetini”   yorumlama hakkı vardır. Anayasal demokrasinin aslı şudur: Bütün insanlar öncül otoritedir ve hükümet insanlarla hükümet arasındaki ilişkiyi tanımlayan temel kanuna göre ikincildir.

                 Bu geleneğin geçmişine karşı anayasa  (Kongre, başkanlık ve federal mahkemeler) tarafından oluşturulan bir çok kurum nasıl etkili anayasayı değiştirmek için neredeyse sınırsız olan gücü üzerine alabilecek duruma geldiler ? Bu kurumlardan herhangi birinin güçleri diğer federal kurumların “kontrol ve dengeleri” tarafından başarıyla sınırlandırılmıştır ama görünüşe göre bu kurumların birleştirilmiş güçleri üzerinde hiçbir etkili limit yoktur. Amerikan siyasi tarihi hakkındaki bilgilerim, beni şu sonuca götürecektir; Bu problem Amerikan anayasasındaki önemli bir eksikliği yansıtmaktadır. Bu öyle bir eksikliktir ki daha genel bir kabule ve eksikliğin düzeltilmesine uyan şartların gerektirdiği, geçmişteki bir davranışta yeniden çözülmüş olan periyodik problemlere bizi götürmektedir.  bu problemin anayasadaki bir açığı, bu açığı tanıma ve düzeltme sorumluluğunu başkasına yıkan, durumun gerektirdiği bir şekilde geçmişte geçici olarak çözen başka problemlere yol açan açığı yansıttığı sonucuna vardım.

                 Özetle anayasa federal hükümet tarafından temsil edilmemiş güçlerin olduğunun varsayılması konusunda anayasal bir test yapılması için yeterli bir süreç sağlanamaz. Anayasa  bir kongre tarafından önerilen herhangi bir yasa değişikliği üzerindeki konsensusun test edilmesi için yeterli bir prosedür sağlar. Madison’un “birleşik cumhuriyet” görünüşünü yansıtırken, anayasa ayrıca federal hükümete cumhuriyetçi bir hükümet modeli ve her  eyalette bireylerin medeni haklarını garantileyecek güç sağlar. Bir birey veya eyaletin federal bir davanın anayasanın uygunluğunu test edebileceği tek prosedür, bir davada federal mahkemelerin önüne getirilmiştir. Büyük mahkemenin kongrenin veya başkanlığın davaların yada mahkemenin kendi kararını birleştirmeye yetkisiz veya isteksiz olduğu konular üzerinde anayasal bir test yaptıracak bir prosedür yoktur. Anayasa, mahkemeyi resmi anayasal değişiklik sürecinden yoksun olan anayasal konuların tek hakemi olarak kurar. Bizim “birleşik cumhuriyetlerimizin” anayasası asimetriktir: Eyaletlerin dörtte biri artı, birindeki yasama kollarının bir oyu resmi bir yasa değişikliğini engelleyebilir. Aynı sayıdaki eyaletin etkili anayasada bir değişiklik öne sürerek resmi anayasal bir test dayatması için uygun bir prosedür yoktur.

                 Bu asimetrinin çözüm prosedürü Magna Carta kadar eskidir, ve cumhuriyetimizin başlangıcından bu yana Amerikan politik teorisinde arka planda sürekli mevcuttur.; partilerin anayasal sözleşmeye olan oranı , davaların resmi anayasal bir denetimini sağlamak için sözleşme tarafından oluşturulan hükümet davalarını birleştirebilmelidir. Magna Carta’ nın 61. maddesi 25 imtiyaz koruyucu hüküm oluşturur. Bunlardan herhangi 4 tanesi imtiyaz ihlallerinin en önemlisini bildirir, eğer 40 içinde çözülmezse , konuyu diğer koruyuculara taşır.[10] Bu ünlü madde , muhtemelen Stephen Langton’ın katkısı, kraliyetini öncelik haklarını savunanlar tarafından sürekli saldırılara maruz kalmıştır, kral gücü ele geçirdiğinde imtiyazın daha sonraki  versiyonlarından çıkarılmıştır.

            Jefferson ve Madison tarafından yazılan Kentucky ve Virginia kararları, 1798’de benzer bir prosedür oluşturmaya çalışmıştır. Bu kararlar konsensus kavramını açıklamıştır.yeniden dağıtımcı cin şişenin dışındadır ve hiçbir istekli düşünce insanları ödün vermeksizin oy verme haklarından transfer hizmetlerini bırakmalarına ikna edemez. Anayasal bir konsensus statükoya dayanmalıdır. Bu nedenle federal hükümetin güçlerini sınırlamak için yapılan herhangi bir anayasal reform, bence transferler ve vergiler üzerindeki anayasal bir anlaşmayla eşleştirilmelidir. Yeniden dağılımın miktarı ve karakteri yani bir anlamda ahlak ve etkililik perspektifiyle “hak” bu durumda ilgisizdir. Gerekli dağılım hem anayasal süreçte hem de yeniden dağılımcı konularda anayasal bir konsensus sağlayacak olandır. Liberal demokrasi beklentisi hem anayasal değişiklik hem de yeniden dağılımcı konuları politik gündemden anayasal gündeme geçirmeye bağlıdır. Ne tory şüphecileri (bir muhalif parti) ne de romantik demokratlar haklı değildir; demokrasi başarı ve başarısızlığa mahkum değildir. Siyasi bir topluluk olarak ortak geleceğimiz kendi eserimiz olacaktır.

 


 

* J.M. Buchanan, Richard E. Wspner (eds), Fiscal Responsibility in a Constitutional Democracy,Leila-Boston= Martinus Nishoff 1978

[1] Thomas Jefferson, “The Kentucky Resolution,” The Annals of America, Vol. 4, (Encyclopedia Brittanica, Inc., 1968) , p.62. 

[2]  James Bryce, The Amerikan Commonwealth, Vol.l, (London: Macmillan, 1888), p.1.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[3]  Quoted in Sir John Glubb, Soldiers of Fortune, 1973, pp.229-230

[4]  William A. Niskanen “Public Policy and the Political Process,” Graduate School of public Policy Working  Paper No. 29, June 1975, Berkeley, California.

[5] James Bryce, “The American Commonwealth, Vol.1., (London: Macmillan ,1888), pp.567-568.

[6]  Thomas Jefferson, “ The Kentucky Resolution.” The Annals ofrica, Vol. 4, (Encyclopedia Brittanica, Inc., 1968), p. 62.

[7]  James Madison, “ The Virginia Resolution ,” “ The Annals of America, Vol. 4, (Encyclopedia Brittanica, Inc., 1968), p.66,

[8]  John Calhoun, “Adress to the People of the United States, “ The Annals of America, Vol.5,(Encyclopedia Brittanica, Inc.,1968),p.577.

[9]  James Bryce, The American Commonwealth, Vol.1, (London: Macmillan,1888),p.326

[10]  Encyclopedia Brittanica (1972 Edition), Vol.16,p.579.