İDEAL DEVLET VE İYİ YÖNETİŞİM İÇİN İLKELER

Prof.Dr.C.Can Aktan

 

İyi bir devlet yönetimi için hangi ilkeler önem taşır? İdeal bir devlet için gerekli olan temel özellikler ya da ilkeler nelerdir? Yukarıdaki açıklamalarımızda kısmen iyi devlet yönetimi (yönetişim) için gerekli unsurları kısaca özetlemiş bulunuyoruz. Konunun çok daha iyi ortaya konulabilmesi için ideal devlette bulunması gereken normatif ilkeleri daha etraflıca ortaya koymakta yarar görüyoruz. İdeal devletin temel özelliklerini yirmi ana başlık altında özetleyebiliriz:

Devlet sosyal consensus’a dayalı bir kurum olmalıdır. Devletin meşruiyeti için ilk ve temel koşul sosyal consensus’dur. Devletin gücünün kaynağı insanlardır. Vatandaşlar, can ve mal varlıklarının korunmasının ötesinde, devlete ne tür görevler devredecekleri konusunda diyalog ve görüşmeler yoluyla uzlaşmaya çalışmalıdırlar. İnsanlar iyi bir devlet yönetimi için gerekli ilkeleri katılımcı ve uzlaşmacı yollarla tespit edebilirler. İdeal devletin bu birinci boyutunu Sözleşmeci (Contractarian) Devlet olarak adlandırabiliriz. Sosyal sözleşme teorisi, ideal devletin temellerini anlamak için son derece önem taşımaktadır.

Devlet sosyal sözleşmeye dayalı bir kurum olmalıdır. Vatandaşların üzerinde uzlaştıkları ilkelerin resmi ve yazılı bir sözleşmeye dökülmesi gereklidir. Bu, devlet ile vatandaşlar arasında bir resmi kontrat (sözleşme) yapılması demektir. Bu resmi kontrat Anayasa’dır. Anayasa, bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, bununla birlikte devletin güç, yetki, görev ve fonksiyonlarının sınırlarını çizen bir resmi kontrat hüviyetini taşımalıdır. Devletin güç ve yetkilerini sınırlamayan ve bununla birlikte vatandaşların hak ve özgürlüklerini güvence altına almayan hiç bir anayasa meşru değildir. İdeal devletin bu ikinci boyutunu Anayasal Devlet olarak adlandırıyoruz.

Devletin sahip olduğu güç ve yetkiler tek bir elde toplanmamalı; yasama, yürütme ve yargı organları arasında dağıtılmalıdır. “Kuvvetler ayrılığı” olarak ifade edilen bu ilke, ideal devletin bir başka boyutunu oluşturmaktadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin anayasada güvence altına alınması ve etkin bir şekilde uygulanması büyük önem taşımaktadır.

Devletin sahip olduğu güç ve yetkiler merkezde toplanmamalı; bir kısım güç, yetki, görev ve fonksiyonlar yerel yönetimlere ve diğer devlet birimlerine aktarılmalıdır. İdeal devletin bu boyutunu Adem-i Merkeziyetçi Devlet (Desantralize Devlet) olarak adlandırıyoruz. İyi yönetişim için idareler-arasında hem hizmet, hem de gelir bölüşümünün yapılması gerekir.

Devletin sahip olduğu “siyasi” güç ve yetkilerin çerçevesi ve sınırları mutlaka devlet anayasası içerisinde belirlenmelidir. Bireyleri, devlete karşı korumak için devletin hukuk kuralları (anayasal ve yasal kurallar/ normlar) ile sınırlandırılması gereklidir. İdeal devletin bu boyutu Hukuk Devleti olarak adlandırılabilir. İyi yönetişim tesis etmek için güç ve yetkileri hukuk kuralları ile etkin bir şekilde sınırlandırılmış devlet önem taşımaktadır.

Devletin sahip olduğu “ekonomik” güç, yetki, görev ve fonksiyonlarının çerçevesi ve sınırları mutlaka devlet anayasası içerisinde belirlenmelidir. İdeal devlet ve iyi yönetişim için mutlaka hükümetlerin harcama, vergileme, borçlanma ve para basma yetkilerinin çerçevesinin anayasal ve yasal normlarla sınırlandırılması önem taşımaktadır. İdeal devletin bu boyutunu Sınırlı Devlet olarak adlandırıyoruz.

Devlet halk egemenliğine dayalı bir kurum olmalıdır. Millet, kendini yönetecek temsilcilerini serbest seçimler yoluyla belirleyebilmeli ve yönetime katılabilmelidir. İdeal devletin bu boyutunu Demokratik Devlet olarak ifade edebiliriz. Demokratik devlet, aynı zamanda vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin etkin bir şekilde korunması demektir.

Devletin piyasa ekonomisinin işleyişine ve fiyat mekanizmasına müdahaleleri ancak gerektiğinde ve çok sınırlı düzeyde olmalıdır. Piyasa ve fiyat mekanizmasına dayalı bir devlet anlayışı oluşturulmalıdır. Devlet, mal ve hizmetleri direkt sunan değil, piyasa mekanizması aracılığıyla hizmetlerin sunulmasını kolaylaştıran bir konumda olmalıdır. İdeal devletin bu boyutunu, Katalizör Devlet olarak adlandırıyoruz.

Devlet, özel teşebbüslerin daha iyi ve etkin bir şekilde sunabilecekleri mal ve hizmetleri üretmekten kaçınmalı, bunun yerine piyasa ekonomisinde oyunun kurallarını tespit etmelidir. İdeal devletin bu boyutunu, Hakem Devlet olarak adlandırabiliriz. Devlet, ancak özel teşebbüslerin yetersizliği sözkonusu olduğunda ekonomik faaliyetleri üstlenebilmelidir. Bunun dışında, devletin piyasa ekonomisinde “oyununun kurallarını” tanzim etmesi (örneğin, rekabet hukukunu oluşturması) ve oyunun kurallarını ihlal edenleri cezalandırması (anti-tekel ve anti-tröst yasaları vs. önlemler) dışında oyuna direkt olarak müdahale etmemesi gerekir. İyi hakemlik yapan devlet, en iyi devlettir.

Devlet yönetiminde açıklık/şeffaflık sağlanmalıdır. Vatandaşların devlet yönetimi hakkında bilgi edinme ve bilgiye ulaşabilme haklarının anayasal ve yasal normlarla güvence altına alınması gereklidir. İdeal devletin bu boyutunu Açık Devlet ya da Şeffaf Devlet olarak adlandırıyoruz.

Devletin varlık sebebi (raison d’ étre) bireylerin haklarının ve özgürlüklerinin korunmasıdır. Kutsal olan devlet değil, insandır ve onun hak ve özgürlükleridir. Özetle, ideal devlet, Özgürlükçü ve Bireyci Devlet anlayışına dayalı olmalıdır.

Devlet, dinsel kurallara bağlı olarak değil, bireylerin özgür düşünceleri ile oluşturdukları hukuk kuralları ile yönetilmelidir. Din ve devlet işleri birbirinden tamamen ayrılmalıdır. Devlet, aynı zamanda tüm dinlere karşı tarafsız(nötr) bir konumda olmalı ve hiç bir dini resmi olarak desteklememelidir. İdeal devletin bu boyutunu Tarafsız Laik Devlet olarak adlandırıyoruz.

Devlet, insanlar arasında cinsiyet, ırk, din, dil, etnik köken farkı gözetmeyen bir kurum olmalıdır. Bir ülkedeki tüm dinlere, dillere, ırklara ve kültürlere aynı ölçüde saygı duyulmalı ve eşit davranılmalıdır. İdeal devletin bu boyutunu, Çoğulcu (Plüralist) Devlet olarak adlandırabiliriz.

Devlet, tüm vatandaşlarının her türlü sorunlarını çözecek bir kurum değil, gözetilmeye ve korunmaya muhtaç kimselere yardım ve destek sağlayacak bir kurum olmalıdır. Paternalist devlet (baba devlet) anlayışının değil, Sorumlu Devlet anlayışının benimsenmesi gereklidir.

Devlet, gelir ve giderleri prensip olarak birbirine denk olan bir kurum olmalıdır. Devlet yönetiminde mali disiplinin ve mali sorumluluk ahlakının bir gereği olarak kamu harcamaları ve gelirleri arasında denklik sağlanmasına gereken özen gösterilmelidir. Bunun için bütçe denkliğinin -ve hangi hallerde bu denklikten vazgeçilebileceğinin- anayasada ve yasalarda açık olarak yer alması gereklidir.

Devlet, uluslararası siyasi ve ekonomik ilişkilere önem veren, uluslararası rekabete kenetlenmeyi ve dünya ekonomisi ile bütünleşmeyi hedef alan bir kurum olmalıdır. Dünyadaki küreselleşme trendi bu yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. İdeal devletin bu boyutunu, Global Devlet ya da Küresel Devlet olarak adlandırıyoruz.

Devlet evrensel değerlere sahip bir kurum olmalıdır. Her ülkenin ve milletin sahip olduğu kültür, gelenek, örf ve adetlere şüphesiz saygı duyulması gerekir. İyi yönetişim için yerel/bölgesel/milli değerlerle birlikte evrensel/global değerlerin ilke olarak alınması ve benimsenmesi gereklidir. İdeal devletin bu boyutunu, Evrensel Değerlere Dayalı Devlet olarak adlandırıyoruz.

Devlet, yönetiminde liyakat sistemi (merit system) geçerli olmalıdır. Kamu görevlilerinin istihdamında kayırmacılık değil, bilgi, beceri ve yeteneğe dayalı liyakat sistemi uygulanmalıdır. Özetle, meritokratik Devlet anlayışı kurumsallaştırılmalıdır.

Devlet, katılıma dayalı bir kurum olmalıdır. Vatandaşların, devlet yönetimine katılımını özendirecek tekniklerin (referandum, halk girişimi, halk vetosu, geri çağırma hakkı vs.) uygulanmasına önem verilmelidir. Yarı doğrudan demokrasi, halkın yönetime katılmasını sağlayacak yegane siyasal sistemdir. İdeal devletin bu boyutu, Katılımcı Devlet olarak adlandırılabilir.

Devlet yönetiminde kalitenin artırılması ve geliştirilmesi için Toplam Kalite felsefesinin benimsenmesi ve uygulanması gereklidir. İdeal devletin bu son boyutunu Kaliteli Devlet olarak adlandırıyoruz. Daha iyi bir devlet için ilk yapılması gereken; devletin görev ve fonksiyonlarının çerçevesinin ve sınırlarının çizilmesidir. İkinci aşamada devletin, toplam kalite ilkelerini uygulama konusunda kararlı olması şarttır. Devlet yönetiminde, hem insan kalitesinin, hem de sistem kalitesinin birlikte ve eşanlı olarak gerçekleştirilmesi hedeflenmelidir.

© C.C.Aktan, 2002