Doğanın
değişmez bir kuralı ya da kanunu vardır: Değişim... Bu evrensel kural "evrimsel
değişimi" ifade eder. Devrimsel değişim ise insanoğlunun bilinçli plan ve
faaliyetleri sonucunda gerçekleşir. Bugün çok hızlı
değişimlerin yaşandığı bir çağda yaşıyoruz. Teknolojik, ekonomik, siyasal,
sosyal, kültürel vb. alanlarda çok önemli değişimlerle karşı karşıya
bulunuyoruz.
Böylesine hızlı
değişimlerin yaşandığı bir dünyada statükonun ve toplumda geçerli kural ve
kurumların değişmeksizin aynı şekilde kalması elbette düşünülemez.
Mevlana Celaleddin
Rumi'nin daha 13. yüzyılda söylediği "dünle birlikte gitti cancağızım ne
varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım." sözü bu açıdan son
derece anlamlıdır.
O halde ne
duruyoruz!... Kendimizi, alışkanlıklarımızı, eski değer yargılarımızı ve
inançlarımızı neden sorgulamıyoruz?.. Neden hep şikayet ediyoruz... Değişimi
istiyoruz, ya da istiyor görünüyoruz, sonra da değişime direniyoruz!... Neden
geleneklerin esiri oluyoruz? Neden statükonun tiranlığı altında eziliyoruz? Neden
statükoya direnemiyoruz?
Yoksa değişimin bize
sağlayacağı yararlardan endişe mi ediyoruz? Reformun "deform"a
dönüşeşeğini mi düşünüyoruz.
Tüm bu
anlattıklarımız hakkında daha geniş bilgi sahibi olmak istiyorsanız lütfen
Değişim Kütüphanesi'ni ziyaret ediniz. |