|
|
21.
yüzyıla doğru dünyada ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanda birçok
değişimin yaşandığı görülmektedir. Bu değişimlerin en önemlisi bilgi
teknolojilerinde ortaya çıkan gelişmelerdir. |
|
Geçmişte sanayi devriminin etkisiyle ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel
alanda yaşanan değişimler bugün “bilgi devrimi” olarak da ifade edilebilen
bilgi teknolojilerindeki gelişmeler ile yaşanmaktadır. Bilgi
teknolojilerinin değişimi ekonomik alanda tarım, sanayi ve hizmetler
sektörleri ve alt sektörlerinin tümünü, sosyal alanda eğitimi, sağlık
hizmetlerini, iletişim ve ulaşım altyapısı olmak üzere insanın
verimliliğini ve refah düzeyini etkileyen tüm sosyal yatırımları ve
toplumların kültür düzeyini etkisi altına almaktadır. |
|
Bilgi
teknolojilerinin gelişimini sağlayan temel unsur, insan sermayesidir.
Gelişmiş ülkeler kalkınmalarının başlangıcında ve devamında insan
faktörüne verdikleri önem ve önceliğin yanısıra insana yatırım
politikalarının sürekliliği sayesinde de bugünkü ileri teknolojik gelişme
düzeyine ulaşmışlardır. |
|
Sanayi
toplumu sonrası yeni şekillenmekte olan ve tüm dünya ekonomilerini etkisi
altına alan gelişme aşaması “bilgi toplumu”dur. |
|
Bu
aşamanın gerisinde kalan ülkelerin gerek ulusal alanda ve gerekse
uluslararası alanda gelişme şansı çok azdır. Bu nedenle, tüm dünya
ekonomilerinin bilgi teknolojilerindeki gelişmeleri yakından izlemeleri ve
söz konusu teknolojilerin üretimi yönünde çaba göstermeleri gerekmektedir. |
|
Sosyo-ekonomik gelişme sürecinde toplumlar; ilkel toplumdan tarım
toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna, günümüzde ise sanayi
toplumundan bilgi toplumuna geçiş şeklinde farklı gelişme aşamaları
geçirmişlerdir. İnsanlık tarihinde iz bırakan bu aşamalardan birincisi,
insanları ilkel yaşamdan toprağa ve yerleşik düzene bağlayan tarım
toplumuna geçiş, ikincisi tarım toplumundan kitlesel üretimin, tüketimin
ve eğitimin önemli olduğu sanayi toplumuna geçiş, üçüncüsü ise kitlesel
refahın, bilginin ve nitelikli insan sermayesinin önem kazandığı bilgi
toplumuna geçiştir. |
|
Bilgi
toplumundaki gelişmeler, kısa sürede üretim ve verimliliğin artmasına yol
açarak, yeni teknolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri de
teşvik etmiştir. Bilgi toplumundaki tüm bu gelişmeler diğer dünya
ülkelerini de kısa zamanda etkisi altına almış ve uluslararası alanda
ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel entegrasyonu, yani “globalleşme”yi
beraberinde getirmiştir. |
|
Bilgi
toplumu; yeni temel teknolojilerin gelişimiyle bilgi sektörünün, bilgi
üretiminin, bilgi sermayesinin ve nitelikli insan faktörünün önem
kazandığı, eğitimin sürekliliğinin ön plana çıktığı, iletişim
teknolojileri, bilgi otoyolları, elektronik ticaret gibi yeni gelişmeler
ile toplumu ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan sanayi toplumunun
ötesine taşıyan bir gelişme aşaması olarak tanımlanabilir.
|
|
Sosyo-ekonomik gelişme sürecinde başta insan faktörü ve bilgi olmak üzere
tüm alanlarda yapısal değişimi gerekli kılan, sanayi toplumunun uzantısı
olarak ortaya çıkan bilgi toplumu, “bilgi ekonomisi”, “sanayi-sonrası
toplum”, “bilişim toplumu”, “bilgi çağı” ve benzeri şekillerde ifade
edilmektedir. Ayrıca, sosyo- ekonomik gelişme sürecinde tarım devrimi
“birinci dalga”, sanayi devrimi “ikinci dalga”, enformasyon devrimi veya
bilgi toplumu ise “üçüncü dalga” olarak nitelendirilmektedir.
|
|
Üçüncü
dalga, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanda yeni bir yaşam biçimi
getirmektedir. |
|
Bilgi
sürekli olarak büyümekte ve bu süreçte üç konu önem taşımaktadır: |
Şüphecilik:
|
Bilginin
büyümesi karşısında şüpheci olmak gerekir. Mutlak doğru yoktur. Her
önermeyi şüphe ile karşılamak gerekir. Şüphecilik (agnostizm), insanın
evrendeki olayları, olguları ve nesnelerin nedenlerini ve oluşumunu
tamamen bilemeyeceğini ifade eden öğretidir. |
Subjektivizm/Relativizm
|
Bilginin
büyümesi karşısında subjektif düşünmek gerekir. Doğru ve yanlış, kişiden
kişiye değişir. |
Instrumentalizm:
|
Bilginin
büyümesi karşısında instrumentalist düşünmek gerekir. Bilimin belli bir
durumda en uygun neden ve sonuçların araştırılmasını sağlamaktan başka bir
objektif gerçekliği yoktur. Bilimsel yasalar, teori ve kavramlar birer
araçtan (instrument) başka bir şey değildir. |
|
Özetle,
gerçek, tek ve mutlak değildir. |
|
Gerçek
aynı zamanda ebedi değildir. Dünyadaki değişime paralel olarak yeni
doğrular ve gerçekler ortaya çıkabilir. |
|
Deneycilik bilgiye deneylerle varılabileceğini ileri süren öğretidir. |
|
Ancak,
her şeye deneylerle ulaşılamaz. Bazı şeyler deney-üstü (transcendental)dür.
Bazı şeyler ancak sezgiyle bilinebilir ve duyular üstüdür. |
|
Tanrı’nın varlığının bilinemez ve deney-üstü olması gibi... |
|
Bu örnek
bize insan bilgisinin sınırlarını göstermektedir. |
|
Bilgi, tek başına
yeterli değildir. Daha doğru değerlendirmeler yapmak için bilginin tecrübe
ile bütünleşmesi gerekir.
|
|
Tecrübe olmaksızın
bilgi, sadece “teorik bilgi” olarak kalır. Bilgi denendikçe ve
uygulandıkça elde edilen tecrübeler çerçevesinde oluşan “pratik bilgi”
daha anlamlı ve yeterli bir değerlendirme ölçüsüdür.
|
|
|