|
 |
Muhafazakârlık "statüko" nun (mevcut kurulu düzenin) muhafazasından
yanadır. Muhafazakârlar, köklü reform ve değişimlere karşı şüpheyle
bakarlar. Açık toplumun temelinde yatan düşünce, klasik muhafazakârlığa
karşıdır ve değişime daha sıcak bakar. Sivil toplum düzeni, uzun bir
evrimin sonucunda oluşmuş kuralların ve kurumların ve tecrübenin önemini
inkâr etmez, aksine bunlara değer verir. Tecrübe, gelenek ve görenekler,
şüphesiz çok önemlidir, ama çoğu zaman, yenilikler hesaba katılarak
değerlendirme yapılmalıdır. |
 |
Mevcut kurumsal yapının, yani "status quo"nun tümüyle tahrip edilmeden
değiştirilmesini öneren reformist bir yaklaşım gereklidir. Özgür toplum
"reform" un önemine ve gereğine inanmakla birlikte, reformların toplumsal
yapıda ve kurumlarda deformasyona yol açabileceği tehlikesini de gözardı
etmemelidir. Reform gereklidir ve kaçınılmazdır. Ancak uzlaşmaya ve
hoşgörüye dayalı olmayan bir reform başarılı olamaz. |
 |
"Değişim",
"reform" ve barışa dayalı demokratik "devrim" isteklerinin kendiliğinden
oluşması ve halk tarafından benimsenmesi gereklidir. Siyasal ve toplumsal
kültürü dikkate almaksızın tepeden inme reform ve değişim planları
yapılamaz. Toplumu değiştirmek ve reforme etmek hiç bir zaman bir grup
entellektüele ya da seçkinci kesime bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.
Değişim ve reform "taban"ın, yani halkın istekleri sonucunda
gerçekleşmelidir. |
 |
Siyasal
karar alma sürecinde gerçekçi bir "reform" yapılması gereklidir. Siyaseti
ve kamu yönetimini yeniden yapılandıracak bir projeye acil ihtiyaç vardır.
Liberal demokrasinin temel ilkelerine dayalı gerçekçi bir reform projesi
siyasi bir devrim niteliği taşımalıdır. Bu reform, ülkenin sosyo-ekonomik
şartlarını dikkate almalı ve geleneksel değerleri tahrip etmeden
yapılmalıdır. |
 |
Değişime ve reforma karşı olanlar genellikle mevcut durumlarından ve
konumlarından memnun olan gruplardır. Bürokrasi, değişim ve reformu
savunduğu kadar, buna engel olan bir yapıdadır. Devletin ve bürokrasinin
küçültülmesi, şüphesiz devlet yöneticilerinin ve bürokratların çıkarlarına
ters düşebilmektedir. |
 |
Özgür toplum düzeninde, sözleşmecilik (contractarianism) ve bunun
gerisinde yatan kurucu rasyonalizm fikri savunulmakla birlikte insan
aklının ve bilgisinin sınırlı olduğu gerçeği ihmal edilmez. İnsanın
bilgisi esasen sınırlıdır. Dolayısıyla, tüm toplumsal yapı ve kurumların
insan bilgisi ile mükemmel bir şekilde düzenlenmesi ve planlanması mümkün
değildir. Örneğin, tüm iktisadi faaliyetlerin insanlar tarafından merkezi
planlamaya dayalı olarak düzenlenmesi mümkün değildir. İktisadi
faaliyetlerin önemli bir kısmı, insan eylem ve davranışlarının sonucu
olmakla birlikte bilinçli ve amaçlı olarak oluşturulmuş değildir. Aksine,
iktisadi faaliyetlerin bir kısmı kendiliğinden (spontan) oluşmuştur.
Örneğin, piyasa kendiliğinden oluşmuş bir düzendir. Özetle, insanlar
merkezi bir planlama bürosu ile tüm iktisadi faaliyetleri hiç bir zaman
mükemmel bir şekilde düzenleyemezler. Piyasa, kendiliğinden tabii olarak
işleyen bir düzendir. Ancak piyasa aksaklıkları ve yetersizlikleri
konusunda insanlar akıl ve bilgi yardımıyla çözüm üretebilirler. İnsanın
aklı ve bilgisinin sınırlı olması özgür toplumda uzlaşma ve sözleşmenin
önemini artırmıştır. Tüm insanlar bir bilmezlik perdesi gerisindedirler ve
bu bakımdan değişim ve reformların mümkün olduğu ölçüde geniş bir
mutabakata dayalı olarak yapılması gerekir. |
 |
Özgür toplum, pragmatizme karşıdır. Pragmatizm felsefeye, teorik ve
ampirik çalış- malara önem vermez. Pragmatizm, bir pratik uygulama
yaklaşımıdır. Pragmatizm, fikri ve felsefi temele, bilimsel bilgiye ve
ampirik çalışmalara dayanmaksızın bir görüşün ya da moda bir akımın alınıp
uygulanmaya kalkışılmasıdır. Sivil toplum, bilgiye ve özellikle bilimsel
bilgiye önem verir. |
 |
Özgür toplum dogmatizme karşıdır. Toplumsal yapının yeniden inşaasında "tabu"lar,
dokunulmaz, karşı konulmaz ve eleştirilmez olarak görülmemelidir. Özgür
toplumda her türlü itirazın ve şüphenin üstünde tutulan ilkeler
olmamalıdır. Bireyler, tabular ve dogmalar konusunda özgür düşüncelerini
açıklayarak, bu tabuların kaldırılmasını isteyebilirler. Kutsal ve tabu
ola-rak kabul edilen şeyler özgürlüğe vurulan zincirlerdir. |
|
|