 |
En ilkel dinlerden en gelişmiş dinlere
kadar bütün dinlerin buluştukları ortak değerler ve amaçlar vardır: dua,
kutsal kitaplara inanç, ceza ve ödül, bayram, tören vs. ve bunları anlatan
masallar ya da efsaneler... |
 |
İlk insanlar önce
kendi kişiliklerinin dışında her yerde beliren güçlere ya da nesnelere
“mana” adını verdiler. Sonra manayı cisimlendirip “totem” adını taktılar. |
 |
Din; totemcilik, çok tanrıcılık, tek
tanrıcılık, ateizm, panteizm, deizm, doğal din şeklinde bir evrim geçirdi. |
 |
Tanrıcılık (Teizm) evreni yaratan ve
yöneten bir Tanrının varlığını savunan öğretidir. Başlangıçta pek çok
maddi varlıkları ya da manevi inançları kendine tanrı olarak seçen
insanoğlu, zamanla tek tanrıya inanmaya başladı. Panteistler ise Tanrının
“bir”liğini reddettiler. |
 |
Ateistler, hiç bir dine ve Tanrı’nın
varlığına inanmadılar. Deistler, bir dine bağlı olmamakla birlikte
içlerinden Tanrı’ya imanı eksik etmediler. Deistler, insanın kendisinin
iyiyi ve doğruyu bulabileceğini savundular. Agnostikler, Tanrı’nın varlığı
konusunda hep şüpheci oldular. |
 |
Rasyonalistler,
akıllarına güvenerek, dinin akla boyun eğmesini savundular. Anti-rasyonalistler
ise Tanrı’nın insan aklı ile kavranamayacak bir
“insan ötesi gerçek” olduğunu savundular.
|
 |
Hümanistler,
sadece duygularıyla hareket ettiler.
|
 |
Kimileri “doğal
din”den sözettiler ve tek kutsal kitap olarak doğanın yasalarını kabul
ettiler. Doğal din savunucuları, insanın, doğası gereği inanma ihtiyacı
içinde olan bir yaratık olduğunu ifade ettiler.
|
 |
Laikler ise din
ile devlet işlerinin birbirinden tamamen ayrılması gerektiği görüşünde
birleştiler ve dine dayalı ve dine destek veren devlet anlayışlarına karşı
çıktılar.
|
 |
Fanatikler ve
fundamentalistler ise gerçek kurtuluşu sadece ve sadece din alanında
gördüler.
|
 |
Bazıları kendi
aklı ile değil, başkalarının aklı ile hareket etti. Neredeyse her
söylenene inandı, ne yapıldıysa o da yaptı...
|
 |
Batıl inançlar ise
kimileri için bir din kadar kutsal bir inanç alanı oldu.
|
 |
Kimileri ise din
olmadan, insanın ahlaklı olmayacağını savundu ve ahlakın temelini dine ve
kutsal kitaplara bağladı. Ateistler buna tabii ki karşı çıktı...
|
 |
Kutsal dinlerin hepsi insanın iyiliğe
yönelmesini ve kötülüklerden uzaklaşmasını emreder. |
 |
Bu gerçeği kabul etmekle insan, kendi
inancının dışında başkalarının inancına da saygılı olmanın gerekli
olduğunu kavrayabilir. |
 |
Din konusunda kabul edilmesi gereken temel
ilke şu olmalıdır: |
 |
Din, İnsan ile Tanrı(sı) arasındaki özel
bir ilişkidir. Hiç kimsenin bir başkasının inançlarına müdahale etme,
inanç ve ibadetlerini sınırlama ya da yönlendirme hakkı yoktur.
|
 |
Herkesin başkalarının inanç alanlarına
saygılı ve hoşgörülü olması gerekir. |
 |
Devlet de insanların temel inanç
alanlarına müdahale etmemelidir. Din, devletin temeli olmamalı ve devlet,
dinsel kurallar ile yönetilmemelidir. Devlet, dini yönetmeye ve dini
düzenlemeye kalkışmamalıdır. Devlet ile din arasındaki ilişki
“tarafsızlık” ilkesine bağlı olmalıdır. |
 |
|