 |
Birey (insan) toplumda en değerli ve temel varlıktır. "Toplum", "halk", "devlet",
"millet" gibi bütünler hiçbir zaman bireyin üstünde kabul edilemezler. Birey
hiçbir kollektiviteye feda edilemez. Birey "somut" bir varlık, toplum ise "soyut"
bir gerçektir.
|
 |
Bireycilik, insanı merkez kabul eden ve insan hak ve özgürlüklerini temel
amaç olarak kabul eden bir felsefi öğretidir. Bireycilik, sivil toplum
düzeninin temel ilkelerinden birisidir.
|
 |
Sosyal düzen, insan eylem ve davranışlarının sonucunda oluşur. İnsanın
doğasını tanımadan ve anlamadan iyi bir sosyal düzen oluşturmak mümkün
değildir.
|
 |
İnsanın doğasında iyilikler ve kötülükler birlikte mevcuttur. Bireyci
felsefede, insan doğası itibariyle, kendi yararını ve çıkarını düşünen bir
varlık olarak kabul edilir.
|
 |
Sosyal düzende insanların doğuştan sahip olduğu vazgeçilemez ve devredilemez
"doğal hakları" mevcuttur. Yaşam hakkı, özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı,
baskıya karşı direnme hakkı gibi doğal haklar, devletin bir siyasi kurum
olarak henüz ortaya çıkmadığı dönemlerde dahi varolmuştur.
|
 |
Doğal haklar, devletin vatandaşlarına bahşettiği haklar değildir. Bunlar
insanın en "tabii" haklarıdır. İnsanların doğal yaşama döneminden
çıkmalarının ve siyasi toplumun egemenliği altına girmelerinin tek nedeni
doğal hakların güvence altına alınmasıdır.
|
 |
Asıl özgürlük "negatif" özgürlüktür. Negatif özgürlük; vatandaşların,
başkalarının özgürlüklerini sınırlandırmadıkları sürece bir şeyi yapmak ya
da yapmamak konusunda serbest olmalarını ve dışarıdan (devletten ve diğer
vatandaşlardan) bir zorlamanın, engellemenin ya da müdahalenin olmaması
anlamına gelir. İyi bir sosyal düzende "özgürlük" (serbestlik=hürriyet)
"sine qua non" (olmazsa olmaz) bir ilkedir.
|
 |
Hak
kavramı, hem pozitif, hem de negatif bir anlam taşır. Negatif haklar,
insanın doğal haklarıdır. Negatif haklar, devletin insanlara lutfettiği ya
da bahşettiği haklar değildir. Yaşama hakkı ve baskılara karşı direnme hakkı
gibi haklar, negatif özellikte doğal haklardır.
|
 |
Pozitif haklar, bizzat devlet tarafından vatandaşlara sağlanan haklardır.
Sosyal güvenlik hakkı ya da eğitim hakkından söz edildiğinde, bu hakların
devlet tarafından vatandaşlara sağlanması anlaşılır. Pozitif haklar, devlete
bir takım görev ve sorumluluklar yükler. Pozitif hak olarak adlandırılan
şeyler, mutlaka devletin bir takım edimler ifa etmesini ve somut önlemler
almasını gerektirir.
|
 |
Pozitif hakların (ekonomik ve sosyal hakların) kapsamının genişlemesi
devletin görev ve fonksiyonlarını arttırır. Devletin faaliyet alanının aşırı
genişlemesi ise, insanın özgürlükleri üzerinde ciddi bir tehlike oluşturur.
|
 |
Özellikle, 19. yüzyılda ekonomik ve sosyal hakların kapsamı genişleyerek
başta 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
olmak üzere bir çok ülkenin anayasalarına girmiştir. Eğitim hakkı, sağlık
hakkı, sosyal güvenlik hakkı, çalışma hakkı, eğlence ve dinlenme hakkı, iyi
yaşam hakkı, seyahat hakkı ve benzeri hakların anayasalarda yer alması,
devletin bu alanlarda önlemler alması ve ekonomiye müdahale etmesi sonucunu
doğurmuştur. Ekonomik ve sosyal hakların kapsamının genişlemesi bireysel
sorumluluk ve teşebbüs gücünü zayıflatmış, ayrıca, her şeyi devletten
bekleyen paternalistik devlet zihniyetini toplumda yaygınlaştırmıştır.
|
 |
Hak olarak ifade edilen "ideal"lere ulaşmak elbette insanlığın amacıdır.
Ancak her şeyi "hak" olarak görmeye başlayınca bu devletin aşırı büyümesi ve
genişlemesi tehlikesini de beraberinde getirir.
|
 |
İnsan doğası itibariyle özgür yaratılmıştır. Ancak insan, eylemlerinde ve
davranışlarında sınırsız bir özgürlüğe sahip olamaz. Özgürlüğün,
başkalarının hakları ve özgürlüklerini ihlal etmeyecek bir şekilde
kullanılması gerekir.
|
 |
Devletin varoluş sebebi, insanın doğal haklarının ve özgürlüklerinin
korunmasıdır. Güvenlik, adalet ve yargı gibi hizmetleri üstlenecek bir
minimal devlet, özgürlüklerin güvence altına alınması için gereklidir.
Devletin varlığı, özgürlüklerin korunması için bir zorunluluktur.
|
 |
Birey, "toplumsal sözleşme"ye dayalı olarak oluşturulmuş olan devletin ve
yasaların koyduğu emir ve talimatlara uymak durumundadır. Bu bireyin
özgürlüğünün ortadan kalkması ve onun köle durumuna getirildiği anlamına
gelmez. İyi bir sosyal düzende insanın insan tarafından ve insanın devlet
tarafından köle olarak kullanılması ve sömürülmesi kabul edilemez. İnsan,
özgür doğmuştur ve özgür yaşamalıdır.
|
 |
İnsan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı, korunduğu ve
gözetildiği sosyal düzen liberalizmdir. İnsanlık tarihi "hak ve özgürlükler"
konusunda verilen mücadelelerin tarihidir.
|
 |
Bugün temel insan hakları ve özgürlükler olarak kabul edilen şeyler liberal
doktrinin ve felsefenin ürünüdürler. Temel insan hak ve özgürlükleri tabii
hukuk felsefesiyle yeşermiştir. Hak ve özgürlükler konusunda verilen
mücadeleler sonunda İnsan Hakları Bildirgeleri ortaya çıkmıştır.
|
 |
Sivil toplum düzeninde özgür bireyler duygu ve düşüncelerini serbestçe ve
bir baskı altında kalmaksızın ifade edebilirler. İnsanların fikir ya da
düşünce özgürlüğü hiçbir şekilde cezalandırılamaz. İnsanların konuşma
özgürlüğünü, bir takım gerekçeler göstererek sınırlamak doğru değildir.
İnsanlar şiddete başvurmadıkları sürece serbestçe düşüncelerini ifade
etmelidirler.
|
 |
Bireyler dinlerini seçmekte, dinin vecibelerini yerine getirip, getirmemekte
tamamen serbesttirler. Kimse dini inancını zorla başkalarına empoze
ettiremez. Devlet ya da hiç bir kurum ya da kimse başkalarının ibadet
yapması için baskı yapamaz. Sivil toplum, din devletine ve dinî ahlâkın
zorla uygulanmasına karşıdır. Sivil toplum, iman ve itaat mistisizmini
savunan bir dini ahlâkı reddeder. Herkesin dini inancı kendisi ile Tanrı(sı)
arasındadır.
|
 |
Basın, yayın ve diğer kitle iletişim araçları faaliyetlerini serbestlik
içerisinde sürdürmelidirler. Sivil toplum, özgür basın ve yayını savunur.
Tüm medya araçlarının basın ve yayın faaliyetlerinin dürüst, gerçeğe dayalı
ve topluma karşı bir sorumluluk duygusu taşıyacak tarzda yapılması gerekir.
|
 |
Siyasi özgürlükler ve ekonomik özgürlükler bir bütündür. Siyasi hakların ve
özgürlüklerin mevcut olmadığı, buna karşın ekonomik hak ve özgürlüklerin
mevcut olduğu bir ülkede sivil toplum düzeninden söz edilemez. Seçme ve
seçilme hakkı, fikir özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğünün sınırlı olduğu
bir toplumda piyasa ekonomisi uygulanabilir. Ancak böyle bir toplumu sivil
toplum düzeni olarak nitelemek mümkün değildir. Bunun tam tersi de sözkonusu
olabilir. Siyasi özgürlükler mevcut iken, ekonomik özgürlükler sınırlı
olabilir ya da hiç olmayabilir. Böyle bir toplumu da sivil toplum düzeni
addetmek mümkün değildir.
|