ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN HEGEMONYASI


COŞKUN CAN AKTAN & İSTİKLAL Y. VURAL


 

Çok uluslu şirketler genel merkezi belli bir ülkede olduğu halde, faaliyetlerini bir veya birden fazla ülkede kendi tarafından koordine edilen şubeler, yavru şirketler veya bağlı şirketler aracılığıyla ve genel merkez tarafından kararlaştırılan bir işletme politikasına uygun olarak yürüten büyük şirketlerdir. Bu şirketlerin yatırım, üretim, araştırma faaliyetleri ve personel politikası ile ilgili stratejik kararları ana merkezin bulunduğu genel merkezde alınmaktadır (Büyükuslu ve Kutal, 1996,29vd.) 

Globalleşme ve serbest ticaret ile birlikte çok uluslu şirketlerin de giderek büyüdükleri görülmektedir. Çok uluslu şirketlerin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaptıkları yatırımların bu ülkelerdeki istihdam ve ekonomik kalkınma üzerinde olumlu katkılarının olduğu şüphesizdir. Ancak bunun yanısıra globalleşme ve serbest ticaret neticesinde çok uluslu şirketlerin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ucuz işgücünü kullanarak emeği sömürdükleri ve aynı zamanda doğa ve çevre üzerinde tahrip edici sonuçlara sebebiyet verdikleri iddia edilmektedir.[i]

Çok uluslu şirketlerin sahip olduğu gücün ne derece büyük olduğunu Tablo X-9’daki veriler yardımıyla açıklamaya çalışalım. Tablodaki verilere göre çok uluslu şirketlerin 1 yıl içerisinde gerçekleştirdikleri satış hasılatı toplamı bazı ülkelerin GSYİH’sı ya da GSMH’sından daha büyüktür. Örneğin, Endonezya’nın 1994 yılında gerçekleşen GSYİH’sı 175 dolardır. Oysa sadece General Motors adlı Amerikan şirketinin aynı yıl içerisindeki satış hasılatı toplamı 169 milyar dolardır. Bu gerçekten çok uluslu bir şirketin inanılmaz bir güce sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

1994 yılı verilerine göre Türkiye ve Danimarka’nın GSYİH toplamı ayrı ayrı  yaklaşık 150 milyar dolar civarındadır. Oysa bir Amerikan otomotiv şirketi olan Ford şirketinin 1994 yılında gerçekleşen yıllık satış hasılatı 137 milyar dolardır.

IBM, Unilever, Nestle, Sony gibi dev çok uluslu firmaların gücü bir çok devletin sahip olduğu katma değerden çok daha büyüktür. Yapılan tahminlere göre 1994 yılında en büyük 5 çok uluslu firmanın satış hasılatı toplamı 871 milyar dolardır. Oysa tüm az gelişmiş ülkelerin aynı yıl içerisinde gerçekleşen GSYİH tutarı sadece ve sadece 77 milyar dolardır. Tüm Afrika ülkelerinin GSYİH toplamının 246 milyar, tüm Güney Asya ülkelerinin ise 451 milyar dolar civarında bir katma değer yarattıkları tahmin edilmiştir.

Bu ölçüde devasa güce sahip bulunan çok-uluslu şirketlerin merkezi birkaç ülkede odaklanmaktadır. Tablo-X-9  ‘a bakıldığında dünyada çok-uluslu şirketlerin önemli bir kısmının ABD, Avrupa ve Japonya’daki şirketler olduğu anlaşılmaktadır.

 

Tablo X-9: Globalleşme ve Çok Uluslu Şirketlerin Genişleyen Gücü

(Milyar Dolar 1994)

 

Ülke ve Şirketin Adı

Toplam GSYİH

Toplam Şirket Satışları

Endonezya

        General Motors

174,6

 

168,8

Türkiye

Danimarka

       Ford

149,8

146,1

 

 

137,1

Güney Afrika

       Toyota

       Exxon

       Shell

123,3

 

111,1

110,0

109,8

Norveç

Polonya

       IBM

109,6

92,8

 

 

72,0

Malezya

Venezuela

Pakistan

      Unilever

      Nestle

      Sony

68,5

59,0

57,1

 

 

 

49,7

47,8

47,6

Mısır

Nijerya

43,9

30,4

 

En Büyük 5 Çok Uluslu Şirket

 

871,4

Az Gelişmiş Ülkeler

76,5

 

Güney Asya

451,3

 

Afrika

246,8

 

Kaynak: UNDP, Human Development Report, 1997, s. 92.

 

 

Globalleşme sürecinde şirket birleşmeleri ve şirketlerin el değiştirmesi işlemlerinin de giderek yoğunlaştığı görülmektedir. Herhangi bir işletmenin başka bir işletmenin gerçekleştirdiği faaliyet veya işlerin bir kısmı veya tamamı üzerinde kontrol sağlaması ya da diğer işletmeyi satın alması olarak tanımlanabilecek şirket birleşmeleri ve satın alma faaliyetleri  global düzeyde 1990 yılında 150 Milyar Dolar iken 1999 yılında 720.1 Milyar Dolara yükselmiştir. (UNCTAD,2000:108.)

Ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda dış ticaret ve yabancı sermaye alanlarında gerçekleştirilen serbestleştirme faaliyetleri[ii], ülke düzeyinde sermaye piyasalarının serbestleştirilmesi ve deregülasyonu ve özelleştirme uygulamaları ve ar-ge maliyetlerinin ve risklerin artması ve yeni bilgi teknolojilerinin devreye girmesi gibi teknoloji ile bağlantılı değişiklikler sonucunda global düzeyde şirket birleşmeleri ve şirketlerin el değiştirmesi faaliyetleri artmaktadır. Firmalar, globalleşmenin getirdiği rekabet baskısının üstesinden gelebilmek için ulus-ötesi üretim faaliyetlerini diğer araçlara göre hız ve müseccel varlıklara erişim açısından daha avantajlı olan şirket birleşmeleri ve şirketlerin el değiştirmesi yoluyla gerçekleştirmektedirler. Bunun yanı sıra, firmalar, yeni piyasalara erişme, piyasada güç ve üstünlük sağlama; oluşan güç birliği yoluyla verimliliklerini artırma; işletme büyüklüğünü global düzeyde etkin olacak düzeye çıkarma; ortaya çıkan riskleri yayma ve yeni fırsatları değerlendirmek amacıyla bu faaliyetlere girişmektedirler. (UNCTAD, 2000:16.) (Bkz:UNCTAD, 2000,154.)

Şirket birleşmeleri ve şirketlerin el değiştirmesi, teknolojik kapasite ve yeteneklerde değişiklik yapmaksızın firmalar arasında üretim faaliyetlerini yeniden tahsis ederek maliyet tasarrufu meydana getirebilir (üretimin rasyonelleşmesi), üretim miktarında toplamda bir artış oluşturarak ortalama maliyetleri azaltabilir (ölçek ekonomileri), maddi ve gayri maddi müseccel ya da gizli varlık ve bilgilere erişimi (taşma etkisi) ve ar-ge’ye yönelik kaynakları artırabilir (teknolojik ilerleme), bazı ara malları ve faktör fiyatlarında ve sermaye maliyetinde tasarrufa yol açabilir (satın alma ekonomisi) ve firma içi verimsizliği ve ataleti (yönetimsel verimsizlik-X-inefficiency[iii]) ortadan kaldırabilir. (Roller et all. 2000.) Ancak, şirket birleşmeleri ve şirketlerin el değiştirmesi sonucunda piyasada bir veya bir kaç firmanın tekel veya oligopol oluşturması sonucu rekabette azalmaya yol açar.

1990’lı yıllarda “şirket evlilikleri” ve “şirket satın alımları”nın çok yaygın bir hal aldığı görülmektedir. Sadece 1997 yılında uluslar arası alanda şirket birleşmeleri ve satın alımları için 1.6 Trilyon Dolar harcama yapıldığı tespit edilmiştir. Birleşme ve satın alma anlaşmalarının 58’inin bedeli bir milyon dolardan daha fazla olmuştur ve çoğu mal ve hizmetler, telekomünikasyon, sigorta, yaşam bilimleri ve medya alanlarında gerçekleşmiştir. (Ellwood, 2002:56.) 


 

[i] Çok uluslu şirketler konusunda detaylı bilgi için bkz: Çam, 1987; Büyükuslu ve Kutal,1996; Arıboğan,1996; Srange, 1989;Aysel Tokol., “Çokuluslu Şirketler ve Endüstri İlişkilerine Etkileri”, http://www.isguc.org/atokol2.htm

[ii] 1991-1994  döneminde dolaysız yabancı yatırımları düzenleyen kanunlarda dünya çapında 1035 değişiklik yapılmış; 1980 yılında 818 olan dolaysız yabancı yatırımları teşvik eden iki taraflı yatırım anlaşmaları 1999’da 1856’ya yükselmiş ve 1980’de 719 olan çifte vergilendirmeyi önleyen anlaşma sayısı 1999 sonunda 1982’ye yükselmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. UNCTAD, World Investment Report 2000: Cross-border Mergers and Acquisitions and Development, Tablo 3.

[iii] Büyük firmalarda, hissedarlar firmanin işlerini çekip çevirecek ve firmanın faaliyetlerini kontrol ve denetime alacak profesyonel yöneticileri işbaşına getirmek durumunda kalırlar. Bu durum firma sahipleri (hissedarları) ile kontrol ve denetimin devredildiği yöneticiler arasında asimetrik enformasyon probleminin ortaya çıkmasına yol açar. Sonuçta, yöneticiler firmanın karını maksimize etmekte başarısız olurlar ya da bu konuda isteksizce davranırlar. Firma içi nedenlerle ortaya çıkan bu duruma yönetimsel verimsizlik-X-inefficiency denir.


Kaynak: C.Can Aktan ve İstiklal Y. Vural, Globalleşme : Fırsat mı, Tehdit mi? , İstanbul: Zaman Kitap, 2004.